Başlığa açıklık getirmek için köşe yazarı Vahap
Munyar’ın, geçen hafta Pazartesi günü Hürriyet Gazetesinde ki köşesine aldığı
bir yatırım öyküsünden alıntıları sizlerle paylaşmak istiyorum.. “FG Tekstil’in kurucusu Fuat Gözaçan, geçen
yıl yenilenen teşvikleri inceledi, ekibine talimat verdi: 6’ncı bölge
kapsamındaki illerden birine yatırım yapmak istiyorum. Ekibi 6’ncı bölgede en
çok yatırım çeken illeri sıraladı. Gözaçan, haritada parmağını Doğu’daki en
uzak illerden birine koydu:
- Iğdır’a gidiyoruz.
FG Group geçen yıl haziran ayında 2 milyon Euro’ya
denim ( Spor, iş ve kışlık giyim eşyalarında kullanılan kalın bir kumaş türü.)
hazır giyim fabrikasını kurdu. 220’ye ulaşan çalışanlarının yüzde 58’inin çoğu
kadınlardan oluştu. Personelin yüzde 7’si de, tersine göçle Iğdır’a geri döndü.
Iğdır’da üretime kısa sürede ısınan Fuat Gözaçan, bir yandan, “2017’ de buradaki cirom 100
milyon Euro’ya çıkmalı” hedefini koydu, diğer taraftan kentteki 6 işletmeyle
dernek kurdu:
- Güvenilir, Sürdürülebilir ve Çevreci Üretim
Derneği (GÜÇDER).
GÜÇDER Başkanı olarak Iğdır, Ağrı, Kars ve Ardahan
illerini kapsayan Serhat Kalkınma Ajansı’na (SERKA) gitti: - Bu 4 ili insana ve
çevreye saygılı tekstil-hazır giyim üssü haline getirebiliriz.
SERKA’nın Yönetim Kurulu Başkanlığını yürüten Kars
Valisi Eyüp Tepe, Gözaçan’ın çabalarından memnuniyet duydu. SERKA’nın
Koordinatörü Burak Aydoğdu, Gözaçan’la birlikte kolları sıvadı. Dünya denim
piyasasının önemli merkezi Amsterdam’ın belediyesinden o pazara girişte destek
sözü alındı:
- Ardahan örme, Ağrı penye ve triko, Iğdır denim,
Kars non-denim üretim merkezi olabilir. 4 bin 500 kişiye istihdam
yaratılabilir.
Tiflis demiryolunun yapımının sürdüğünü anımsattı:
- Bu demiryolu, bölge ile ülkemizi Orta Asya ve
Çin’e bağlayacak. İhracat için önemli bir yol daha devreye girecek.”
Bu sözler size ne anlatıyor bilemem ama bana çok
şey söylüyor. Bu yazıyı paylaşmamın nedeni de, hemen her fırsatta gündeme
taşımayı sürdürdüğüm “Samsun’un tüm Karadeniz Bölgesi’nde teşvik yasası
kapsamına alınmayan tek il oluşunun yarattığı sorunlara” Bir kez daha dikkat
çekmek içindir. Iğdır neresidir? Iğdır hava şartlarından, coğrafi durumuna ve
Türkiye’nin en uç köşesinde olmasına kadar bir dolu olumsuz şartlara sahip bir
ilimizdir. Buna rağmen, Türkiye’nin çok önemli sanayi ve ticari işletmelerine
sahip bir işadamı nasıl olurda, riske girip Iğdır’a yatırım kararı alır?
İşte, yukarıda alıntı yaptığım köşe yazısında sorunun
cevabı net bir şekilde verilmektedir. Yazıda da görüleceği gibi, bir işadamı
yeni bir yatırım için ekibine yer seçimi ile ilgili talimat verirken, ön şart
olarak Teşvik olanaklarından yararlanan il olmasını istemektedir. Bunun anlamı,
teşvik olanakları bulunmayan illerin yatırım almasının hiçbir şansı yoktur. Bu
yatırma benzer bir yatırım hikâyesini de, 10. 11. 2013 tarihli Hedef Halk
Gazetesi’nde “Samsun’un Örnek Alması Gereken Girişim” Başlığı altında
yayınlanan köşe yazımda, Kale Seramik’in girişimci Erzurumlu bir işadamının
çabası ve Erzurum’un teşvik avantajına sahip olması nedeniyle Erzurum’a büyük
bir yatırım yaptığını anlatmıştım.
Teşvik konusunda, Samsun’a yapılan büyük haksızlığa
her platforma isyan ediyor ve gündeme taşımayı sürdürüyorum. Önce ki hafta T.
İş Bankası tarafından Samsun’da ikincisi yapılan, “ İŞLE BULUŞMALAR SAMSUN
TOPLANTISI’NIN” Son bölümünde ki “Yorum ve soru” kısmında ve yine geçtiğimiz
hafta, AKS TV’ de ki canlı yayınlanan bir programa katıldığımda da söz konusu etmiştim.
Hemen her fırsatta bu konuyu gündeme taşımamdan
sıkıldığını anladığım bazı dostlarım, “Sanayi bölgelerin de bir metrekare arsan
yok. Yatırım yapmaya çalışan bir sanayici de değilsin. İyi bir işin var. O
halde ikide bir bu konuyu neden kaynatıyorsun? Derdin ne?” Diye soruyorlar.
Önce bana sorulan sorulara açıklık getirerek, bu
soruya takılan tüm dostlarımı aydınlayım;
•Teşvik Yasası kapsamını genişleten yasa tasarısı
2004’de gündeme geldiğin de, SAM-SEV Başkanı olarak seksen sivil toplum kuruluşu
ile ortak platform oluşturmuş ve Samsun’un bu yasa kapsamı dışına itilmesine
karşı çıkarak çok önemli çalışmalar yapmıştık.
•Milletvekillerimizin verdikleri sözün arkasında
durmamasını, yerel yöneticilerimizin bu kentin ortak çıkarlarına sahip çıkmamasını
bir Samsun insanı olarak içime sindiremiyorum.
•Çevrem de işsiz dolaşan, kapı- kapı yalvararak iş
arayan lise ve üniversite mezunu işsizler içimi sızlatıyor.
•İş bulamadıkları için başka kentlerde çalışmak
zorunda kalarak Samsun’a dönemeyen üniversite mezunu gençlerimiz nedeniyle,
Samsun’un genç kuşağını sürekli kaybetmesi ile emekli ve işsizler kenti haline
dönüşmesinden Samsun adına kaygılanıyorum.
•“Kentte yaşayan insanların bazı sorumluluklar
yüklenmesi gerektiği “ Şeklinde açıklanan, “ Kentlilik Bilincine” sahip bir
Samsunlu olarak, Samsun’a karşı sorumluluklarımı yerine getirmeye çalışıyorum.
Bu nedenler
yeterli olur mu? Bilmiyorum.
Şimdi
ben de tüm Samsunlulara soruyorum.
•Her türlü haksızlığı kabullenerek ve suskun
kalarak nereye varacağız?
•Samsunlular olarak 1950’ den beri hep iktidar
olan partilere en yüksek oranda milletvekili vererek kent çıkarları adına
siyasetin istediği doğruları yaptığını sanan bir il değil miyiz?
•İktidarlardan yana tavır koyduğumuz halde, hangi
iktidar dönemin de iktidarlardan yeterince destek gördük?
•Bu gün iktidarda olan hükümetin Başbakanı olarak
Sayın Tayyip Erdoğan’ın, hemen her gün onlarca tesis açtığı ve İstanbul’da ki
büyük işadamlarını yatırım yapması için yönlendirdiği illerden birisi neden
değiliz?
•Bizim milletvekillerimizin Sayın Başbakan’a ve
Hükümete hiçbir etkisi neden olamıyor?
•Cumhurbaşkanımızın kendi ili Kayseri’ye taşıdığı
işadamları ile sürekli yeni yatırımlar yaptırmasını görmüyor musunuz?
•Önemli bir işadamını Samsun’a yatırım için özendiren
bir işadamımız veya meslek kuruluşumuz var mı?
•Samsunspor’un parasızlık ve yönetici bulamamaktan
düştüğü perişanlık sizleri üzmüyor mu?
•Yıllardır Samsun’da kazanıp yatırımlarını İstanbul
veya diğer büyük kentlere taşıyan önemli iş adamlarımızın Samsun’dan kaçışı ve
ara sıra da olsa, Samsun’u hatırlayıp kendi kentlerine yatırım yapmaması sizi
rahatsız etmiyor mu?
•Samsun, Teşvik Yasası ve Cazibeli Kentler dışında
bırakılırken, Samsunspor haksızlıklara uğrarken, çok sayıda Bölge müdürlüğü
Samsun’dan kopartılırken, istihdam yaratan sanayi kuruluşları yerine hiçbir
kentin kabul etmediği kirli yatırımlar Türkiye’nin en verimli tarım alanlarına
yapılırken, “NEDEN?” sorusunu kendinize sordunuz mu?
•Üniversite ve diğer seçme sınavların da Türkiye
sıralamasın da otuzuncu sıralara, gelişmiş iller sıralamasın da ilk altıdan
otuz altıncı sıraya düşerken, sessiz kalan milletvekillerimizin ve kent
yöneticilerimizin tavrı, sizleri “NEDEN?” Diye düşündürmüyor mu?
İşte, bu soruların hepsinin cevabı, yukarıda
alıntılar yaptığım yazıda gizlidir. Kısacası tüm bu olumsuzlukların nedeni, bu
kentin tam anlamıyla sahipsiz oluşundandır. Samsun’un “SAHİPSİZ BIRAKILMASININ”
nedenini de, “SAMSUN’UN BİR KENT
İRADESİNE” Sahip olmamasın da aramamız gerektiğine inanıyorum..
“KENT İRADESİ” ise, bir kentin tüm sorunlarını
sahiplenen, herhangi bir kurumu haksızlığa uğradığında tüm milletvekillerinin,
kent yöneticilerinin, başta Ticaret ve Sanayi Odası Başkanlığı olmak üzere tüm
sivil toplum kuruluşları ile kentinin çıkarları doğrultusunda ortak tavır
sergileyecek bir söylem ve eylem birliğine sahip olmasıdır.
Lütfen söyleyiniz. Bunlar Samsun’da var mı? Bu
yapıya ve sorgulama anlayışına sahip miyiz? Üzülerek söylemek isterim ki, bu
soruları vicdanlarımızı rahatlatacak şekilde cevaplayamadığımız ve gereğini
yapmadığımız sürece, Samsun’un yarınlarının bugünden daha iyi olmasını
beklememeliyiz. Lütfen! Kendimizi sorgulayalım ve cevaplarını araştıralım
diyerek, güzel bir hafta diliyorum.
/Sadi SUBAŞI
16 Aralık 2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder