Samsun çevre ve doğanın kirlenmesine göz yumarak sanayileşme ile tarım kenti olma arasında karar vermelidir, diyerek güya ölümü gösterip sıtmaya razı olmamızı sağlayacaksınız.
Haftada bir gün köşe yazısı yazmanın zorluklarını hiç bu kadar hissetmemiştim. Zira geçen haftanın önemli bir haberini ya da olayını yazmak istediğim halde gününde köşeme aktarmaya çalıştığımda ya olay güncelliğini kaybetmekte ya da başka gelişmeler içerisinde gazeteci tabiri ile güme gitmektedir. Bu bakımdan “demiri tavında dövme” diğiniz zaman istediğiniz sertlikte ve kıvamda bir çelik elde etmeniz imkânsız olmaktadır…
İşte bu ve buna benzer zorluklarla beyniniz zonklamakta, fikir ve düşünce sancıları içerisinde kıvranan bir ben ortaya çıkmaktadır. Bu çile içerisinde işkence çeken bendeniz ise asıl mana ve öneme haiz bir yazı yazmakta zorlanmaktayım…
Haftada 2 veya 3 kez yazmak istediğim halde zaman bulamamam nedeniyle yine “beyin zarımdaki kan sülükleri” ile boğuşmaktayım. Sırf yazmak için yazı bana göre olmadığından bu hafta kısa başlıklarla derdimi sizlere anlatmaya çalışmanın zorluklarını yaşıyorum…
Bölgede ve yaygın basında ortaya konulan genel manzarayı kısa kısa analiz ederek bir netice elde etmek mümkün olabilir mi, bir bakalım…
Önce Samsun’dan birkaç haberde taşı gediğine koyalım dilerseniz. İktidar partisinin il yönetiminde AKP'li meclis üyelerinin birbirleri ile yaptıkları tekmeli, yumruklu kavgada önce 2 üye Disiplin Kurulu'na verildi, asıl kavgaya sebep olan ise verilmediği için 21 Yönetim Kurulu üyesi istifa tehdidinde bulundu. Bir hafta sonra ise malum kişi de ihraç talebi ile kurula verilince konu şimdilik kapandı ama AKP'de sular durulmadı. Kavga şimdilik soğutulmaya çalışıldı. Ancak 3. kişinin korunmasının hemşehrilik içgüdüsü ile yapıldığı açıkça anlaşıldı…
Bir başka olay, belden aşağı ve uçkura dayalı ifadelerle yazılan yazılarla insanların haysiyeti ile oynamanın Samsun’da prim yapmayacağını anlayan kişilerin “maymunun cevizi ölçüp” de yeme noktasına gelmiş olmasıdır ki, lakin yenilen cevizler nasıl çıkacaktı? İşte burası merak konusu olmaya devam edecekti…
Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve kurulan yeni ilçelerin Belediye Başkanlığı için adaylık kavgaları şimdiden başladı. Bu noktada yapılan beyanatlar ise özellikle Yusuf Ziya Yılmaz üzerinde yoğunlaşmıştı. Neymiş efendim, Başkan iktidarı bırakıp da başka yerden aday olamazmış. Başkanın böyle bir düşüncesi var mı, bilmiyorum. Ama siz, AKP' liler olarak gazete manşetleri yerine bu konuyu aranızda görüşemez misiniz? Düğün değil, bayram değil, bu koklama niye? Hem Yusuf Ziya Yılmaz’ın AKP'den aday yapılmayacağı haberlerini yayacaksınız, hem de başka yere gitme diye feryat edeceksiniz. Bu çelişki değil mi?..
Ayrıca, ahlak ve fazilet için siyaset yapan bir kadro olduğunuz iddiasını yayacaksınız, sonra da ahlaksızlık yapanlara sırf aynı siyasi partili olmak adına arka çıkacaksınız. Başka siyasi kadrolara da en ağır saldırılarda bulunacaksınız. Aynısı size yapıldığında ise feryat edeceksiniz. Buna ne buyrulur?..
Samsun önümüzdeki 20 yıl içerisinde tersaneler kenti olacak. Samsun çevre ve doğanın kirlenmesine göz yumarak sanayileşme ile tarım kenti olma arasında karar vermelidir, diyerek güya ölümü gösterip sıtmaya razı olmamızı sağlayacaksınız. Peki, istemezsek ne olacak; bunu hiç düşündünüz mü? Hani 2004 yılında 3 ay içinde tersane kurulacaktı. Vuslat 20 yıl sonraya mı kaldı?...
Yeniden görüşmek ümidi ve dileğiyle...
/Lütfi Keskin
11.03.2008
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder