14 Şubat 2014 Cuma

Kadının Adı Da Var, Heykeli De!

Geçen hafta, biri İstanbul'da, diğeri Mısır'da iki muhteşem olay yaşandı ve ülkemizden bütün dünyaya bir kez daha medeniyet ışıkları saçıldı.

Birincisi, Fenerbahçe'nin cezası dolayısıyla sadece kadın ve çocuklara açık oynanan bir futbol müsabakasını kırkbinin üzerinde bir taraftar topluluğu izledi ve lisanı üslupla bütün dünyaya "Türk kadını özgürdür" mesajını verdi.

İkincisi, "Arap Baharı" ile savrulan Mısır'ı ziyaret eden sayın başbakan, "müslüman bir lider, laik bir ülkeyi mükemmel biçimde yönetebilir" diyerek Arap ülkelerine "laikliği seçmelisiniz" mesajını verdi.

Gurur duymamak mümkün mü? Başı açık – kapalı, genç – yaşlı, evli – bekar, sarışın – esmer, on binlerce sporsever bayanın saçtığı medeniyet ışıltısı ve muhafazakar kimliği ile bilinen bir Türk Başbakanı'nın "laiklik tavsiyesi" Atatürk Türkiyesi'ne ne kadar da yakıştı!
***

Aslında sayın başbakanın sözleri, Türkiye'den Mısır'a ilk "medeniyeti ıskalamayın" tavsiyesi değil. Gelin, bütün dünyada bir numaralı "özgürlük sembolü" olarak gösterilen devasa bir figürün Osmanlı sarayında başlayan, Fransa'da inşa edilen ancak Mısır yerine Amerika'da vücut bulan muhteşem öyküsüyle şaşırtayım sizi. Bunun için ondokuzuncu yüzyılın ortalarına doğru şöyle bir uzanmamız gerekiyor...
***
Takvimler 1854'ü gösterirken, Osmanlı sarayında, o dönemin "çılgın projesi" olan "Süveyş Kanalı" en revaçta tartışma konusuydu. Akdeniz'den Uzakdoğu ve Hindistan'a giden bir kısa yol  açılması o dönem en çok Fransızlar'ın işine geliyordu şüphesiz. İngilizler ise, açık denizlerdeki ezeli rakiplerine avantaj sağlayacak bu projeyi durdurmak için Osmanlı sarayına büyük baskı yapıyordu. Osmanlı sarayının projeyi onaylamak konusunda ağır kalması üzerine Mısır valisi Sait Paşa, Ferdinand de Lesseps isimli bir Fransız mühendise işe başlaması için izin verdi. Lakin Sultan 1. Abdülmecit'in projeyi onaylamaması ve maddi sebeplerden dolayı işler çok yavaş ilerledi.

Sultan, tam yedi sene sonra Ihlamur kasrında veremden öldüğünde proje halen tastik bekliyordu. Ağır aksak giden kanal inşaatı, iki yıl sonra Sait Paşa'nın vefatıyla beraber tamamen durma noktasına geldi. Lakin projenin kaderi, denizciliğe meraklı olan yeni Sultan Abdülaziz'in işe sarılması ve yeni Mısır valisi İsmail Paşa'nın da sahiplenmesi ile değişti. 19 Mart 1866'da imzalanan ferman ile proje onaylanmakla kalmadı, Padişah bizzat devreye girerek devasa kanalın finansman sıkıntısını da giderdi.

Lakin sözünü ettiğimiz medeniyet ışığı, kanalın kendisi değil, Akdeniz'a açıldığı Port Said Limanına konacak muhteşem kadın heykeliydi! Bu heykel, hem Osmanlı'yı hem Mısır'ı temsil edecekti. Bu yüzden Mısır'ı temsîlen firavunlar dönemi kıyafetlerini giymiş kadın heykelinin başında, 7 iklimin padişahı olan Osmanlı Sultanını temsilen 7 kıta ve 7 denizi simgeleyen 7 sivri uçlu bir taç olacaktı. Elinde de bir meşale tutacaktı. Sultan Abdülaziz Han, heykelin yüzünün batıya dönük olmasını istedi. Zira elindeki ışığı doğudan batıya götürdüğünü, ışığın, medeniyetin, uygarlığın, doğudan yükselip batıyı aydınlattığını simgelemesini istiyordu padişah.

Heykelin parası bizzat Sultan Aziz Han tarafından ödendi. Sipariş, Fransa'nın meşhur heykeltıraşlarından Frederic Auguste Bartholdi'ye verildi. Frederic Bartholdi, Fransa'daki atölyesinde çalışmalara başladı. Heykelin bakır ve çelikten oluşan iskeletini ve mühendislikle alâkalı kısımlarını, Paris'teki kendi adıyla anılan kuleyi yapan Gustave Eiffel ile birlikte tamamladı. Heykele Singer dikiş makinelerinin kurucusu Isaac Singer'in dul eşi Isabelle Eugenie Boyer modellik yaptı.

Lakin Mısır Valisi İsmail Paşa tutucu birisiydi. Müslüman Mısır halkının bu kadın heykelini hoş karşılamayacağını söyledi ve tüm ikna girişimlerine rağmen heykelin dikilmesine izin vermedi. Kasım 1869'da Süveyş Kanalı büyük bir törenle hizmete açılırken muhteşem kadın heykeli, parası ödendiği halde Fransa'da bir depoda akibetini bekliyordu.

Bütün bunlar yaşanırken Amerika ile Fransa arasındaki ilişkiler pek sıcaktı. İki ülke birbirlerine sürekli jestler yapmakla meşguldü. Fransız hükümeti, heykeltraş Bartholdi'ye ABD'ye hediye edilmek üzere büyük bir kadın heykeli sipariş edince depodaki heykele yeniden gün doğmuştu. Zira bir iki küçük ilave dışında sipariş edilen heykel, depodakinden pek farklı değildi! ABD'nin özgürlüğünü sembolize edecek bu büyük anıtın bir eline hukuku temsil eden bir kitap, öteki eline özgürlüğü temsil eden bir meşale tutuşturuldu, yüzü de değiştirilerek Bartholdi'nin annesi Charlotte işlendi. Daha sonra 350 parça halinde Amerika'ya taşındı. New York limanının önündeki bir adacığa dört ay süren bir çalışma ile monte edildi ve 28 Ekim 1886'da törenle açıldı. Yüzü ise Abdülaziz Han'ın arzusnun tersine batıya değil, doğuya bakıyor!

Evet... Bugün tüm dünyanın bildiği o muhteşem özgürlük anıtından söz ediyoruz! Eğer Osmanlı sarayının Mısır için düşündüğü o muhteşem kadın heykeli, Amerika'ya değil de Süveyş Kanalı'nın önüne konsaydı acaba bugün Mısır, çok daha özgür, demokrat, kadın haklarına saygılı bir ülke olmaz mıydı? Karar size ait...
***

Bu arada, malum, Samsun'da da büyükçe bir kadın heykeli var artık... Amazon heykeli, bir süredir Batıpark sahillerimizi süslüyor. Lakin özgürlük anıtının aksine arkasını denize dönmüş duran bu heykelin, evrensel vizyonu  eksik gibi sanki... Eski Yunan mitolojisinde anlatılan bir efsaneye hayat vermek kadar, "amazon kadını" figürünün modern evrensel kültürdeki izdüşümü olan "mücadeleci kadın" imgesi öne çıkarılsa idi keşke... "Kadın hakları" gibi uluslararası bir temayla güçlendirilen bir "amazon kadını heykeli" Samsun'a daha çok şey katabilir. Kimbilir, belki bunun için geç kalınmış değildir.

Mesela, bu heykelle birlikte Samsun'un bürokrasisi ve özel sektördeki beş altı üst düzey göreve kadın idareciler getirilse, her yıl bir kadın filmleri festivali düzenlense, bu anlamda uluslararası bir kongre tertiplense, kadınlar arası bazı spor organiasyonları kente getirilse, her sene birkaç defa medyada bu heykelin önünde çekilmiş "kadın temalı etkinlik" fotoğrafları yer alsa...  Atatürk'ün kentine de çok yakışır, değil mi?

25.09.2011
/Mümin BOZKURT

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder