23 Şubat 2014 Pazar

Bir Kitap: İlk Çağdan Osmanlılara SAMSUN -2

Prof. Dr. İbrahim Tellioğlu, eserinin “ÖNSÖZ”ünde şöyle diyor: “ Arkeologların yaptığı çeşitli araştırmalarla şehrin İlk Çağı aydınlatılmaya başlanmıştır. Ancak Roma, Selçuklu ve Canik beylikleri devrinde Samsun’un durumuyla ilgili çalışmalar bir elin parmaklarını geçmez.  Haliyle şehrin tarihinin bu kısımları aydınlatılmaya muhtaçtır. İlk ve Orta Çağ’da kentin tarihi derli toplu olarak ortaya konamadığı için kamuoyunda öyle bir bilgi kirliliği ortaya çıkmıştır ki belgelerden elde edilen gerçekler, sıkça tekrarlanan yanlışlıklarla Samsun tarihini öğrenenlere şaşırtıcı gelebilmektedir. Sonuçta tarihî gerçeklerle hayal mahsulü söylentiler birbiriyle karışmaya başlamıştır.”

Prof. Dr.Tellioğlu’nun her cümlesine dikkat ediniz, amma, bilhassa bir cümlesine-lütfen- biraz daha dikkatle bakınız: “ ...kamuoyunda öyle bir bilgi kirliliği ortaya çıkmıştır ki belgelerden elde edilen gerçekler, sıkça tekrarlanan yanlışlıklarla Samsun tarihini öğrenenlere şaşırtıcı gelebilmektedir.” “ Sıkça tekrarlanan yanlışlıklar...” ; düşünmeden ve mes’uliyetsizce, bizi, zora sokan çelişkilerdir. “ Düşünmekten”, uzak oluşumuzun en bâriz delili de-maalesef- budur. Yazık!..

Bu hususta, burada, iki örnek arzedeceğim. Bu örnekleri, daha evvel, basın yoluyla, birçok defa, kamuyla paylaştığım için, sâdece hulâsa edeceğim.  Şubat 2008’de basılan Samsun Rehberi adlı kitapta “ Acem Tekkesi” şöyle anlatılıyor. Noktası ve virgülüyle aynen naklediyorum:  “Tekke, Hançerli mahallesi,100.Yıl Bulvarı üzerinde. Cephesi bulvara bakıyor. Bodrum kat hariç, tek katlı, kareye yakın planlı, kırma çatılı ve kagir bir yapının birinci katına bulvar yolundan çift taraflı tas merdivenle çıkılıyor. Bu katta bir hol ve bu hole açılan mutfak, oda ve büyük bir ayın salonu var. Ayin salonundan bir merdivenle inilen bodrum kat boş ve birinci katın ahşap döşemesini taşıyan ahşap direkler göze çarpıyor. Bodrum kat pencereleri basık kemerli ve duvarları oldukça kalın. Bina İranlı bir şahsın imiş, sonradan hazineye geçmiş. Tekkede her yıl ayinler yapılırmış. Burada bir yatır olduğu ve dini yönden de kutsal sayıldığı ifade ediliyor. “ ( Bknz: sy.63-64)

İşte, size, “ miş” ve “ mış” ile, “ sayıldığı” ile, Samsun tarihi (!) hakkında kaynak(!) bilgiler!.. Ne yazık ki; bu cümleler, Prof. Dr. Tellioğlu’nun ifade buyurduğu gibi , Eylül 2011’de, Samsun Valiliği tarafından basılan “ Türkiye Samsun” adlı kitabın 68. ve 69. sayfalarına da aynen nakledilmiş/ kaydedilmiştir.

İkinci olarak vereceğim örnek, yine hakkında defalarca yazdığım ve benimle yapılan mülâkatlarda çokça  mevzû ettiğim “Taşhan” ile ilgilidir. Yukarıda sözünü ettiğim 2008 tarihli Samsun Rehberi’nin  59. sayfasında , Taşhan’ın “ XVll. yüzyılın sonlarına doğru “ ; 2011 tarihli “ Türkiye Samsun” kitabının 63. sayfasında ise, 1508 dolaylarında inşa edilmiş “ olduğu beyan edilmektedir.  Halbuki; T.C. Vakıflar Umum Müdürlüğü Arşiv Ve Yayınlar Dairesi Başkanlığı, 1862 No’lu defterin 9. sahife ve 3 sırasında kayıtlı Samsun İline tabi (Mahmud Bini Ali paşa) Vakfına ait 914 tarihli arabca vakfiyesinin çıkarılan tercümesi” ne göre hesap yapıldığında görülecektir ki, Taşhan’ın, inşâ/yapılma tarihi ne “ XVll. yüzyıl sonları”  ve ne de “ 1508 dolayları” dır. “ Sonları” ve “ dolayları”ndaki, umursamazlığa da dikkat çekmek zorundayım. Senelerin vurdumduymazlığı ile binbir tahribata uğrayan, Osmanlı-Türk mîmârî usûlüyle inşâ edilen bu güzîde  eserin  VAKFEDİLİŞ TARİHİ: 1509’dur.

Ne hazîndir ki, 1509’da vakfedilen bu eserin ne zaman, kaç yılda ve kimler tarafından yapıldığı hâlâ tespit edilememiştir.  Bu devirde, bu imkânlarla ve göz göre göre!..Alın size, tarihe sahip çıkmak!!! Ve yine, ne vahimdir ki, bu “ TAŞHAN” hakkında, 1997’den beri , en az “ on beş “ yazı yazdığım hâlde, o, hâlâ harabe hâlinde bekliyor.. Yazık! Yazık! Bin defa, milyon defa yazık!..  Başta İlkadım Belediye Başkanı Necattin Demirtaş ile Prof. Dr. İbrahim Tellioğlu olmak üzere,  “ bu  örnek esere” emeği geçen herkesi tebrik ediyorum. Emeklerinin, aslâ ve aslâ zâyi olmayacağını, geleceğe ışık tutacağını düşünüyorum.

Samsun’a kazandırılan her eserin Türkiye’ye; Türkiye’ye sunulan her hizmetin de, merhale merhale,  bütün Türk Dünyası’na bir köprü teşkil edeceğini arzu ve ümidini taşıyorum. Hakikî ilmin rehberliğinde, el ele, gönül gönüle bulundukça aşılamayacak/aşamayacağımız engel yoktur!
  
/M.Halistin KUKUL

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder