23 Şubat 2014 Pazar

Askıda Ekmek

Şanlı ecdâdımız, bizlere o kadar güzel miraslar bırakmıştır ki, onlarla ne kadar iftihar etsek azdır. Bunlardan biri de, “ askıda ekmek” an’anesidir. Türkçe’mizde , ekmekle ilgili pek çok tâbir olmasına rağmen, belki de en sık kullanılanı “ Ekmek arslanın ağzında” dır. Tabiî ki, bu söz, arslanı avuçlarının içine alanlar için değildir.

Günümüz Türkiye’sinde ve dünyâda milyonlarca insan, maalesef, açlık içinde kıvranmaktadır. Yine maalesef ki, hiçbir devlet de buna çâre bulamamıştır. Zâten; devletin elinde bulunan “ sosyal yardım “ adlı müesseseler veya vakıflar, bunu alıp götürmektedir. “ Personel masrafı” denilen malî harcamalar, yapılması düşünülen yardımlardan az mıdır sanılıyor? Hani; “ Bir elin verdiğini öbür el duymayacak” tı. Yapılan âşikâr yardımların da, başka “ niyet”lere mâtûf olduğu defalarca gün yüzüne çıkmıştır. Yüce Allah, Kur’ân-ı Kerîmde şöyle buyurur: “ Eğer sadakaları açıkça verirseniz, bu sadaka (riyâ olmamak şartıyla) ne iyi, ne güzeldir! Ve eğer onları gizler de fakirlere öyle verirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır.” ( Bakara, 271)

Peygamber Efendimiz de, bu hususta şöyle buyururlar: “ Gizli sadaka, azîz ve celle olan Allahü teâlânın gazabını teskin eder.”

Bunları niçin yazıyorum, îzâh edeyim: Bahsettiğim gibi, Türk kültür ve medeniyetinde “ su” ve “ ekmek” dâimâ azîz bilinir ve bu durum asla lâfta kalmaz. Ben, bu ikisine, bir de “ kâğıda” karşı olan hürmetimizi eklemek istiyorum. Tabiî ki, son zamanlarda, bu üçüne olduğu gibi, hemen hemen hiçbir millî kültür değerimize de arzu edilen seviyede hürmet gösterildiğini söyleyemem. Bu sebepledir ki; atalarımız, târih boyunca, “ su”yu temsilen “ çeşme”, “ ekmeği” temsilen  “ aşevleri/imârethâneler” ve “ kâğıdı” temsilen de “ kütüphâneler” inşâ ederek, yolculara, talebelere, kimsesizlere, karşılıksız hizmet vermişlerdir. Bilinmelidir ki; hizmet etmek, hizmet edilmekten çok üstündür.

“ Askıda Ekmek” de, bunlardan bir şûbedir ki, geçen zaman içinde, câmilerdeki “ sadakalık” ve umûmî mânâda da “ yardım sepeti”nin bir başka uygulamasıdır. Böylece; bir elin verdiğini, diğer el görmeden hizmet yürütülmüş; “ Kendisi tok yatarken, komşusu aç yatmamış”tır. Bu hususta, Samsun İlkadım Belediye Başkanı Necattin Demirtaş, gayretli bir çalışmayla, takdîre şâyân bir faaliyete imza atmıştır. Bir kâse çorba ve bir ekmekle karınlarını doyuracak nice garibanımız bundan istifâde edecektir/etmektedir. Evindeki çoluk çocuğunun yolunu gözlediği- derdini başkalarına söylemekten imtinâ eden nice gururlu vatandaşımız, bu yolla geçimine katkı sağlayacaktır.

İnanınız ki, ben, buna en çok sevinenlerden biriyim. Bence, ekmeğin “ rengi” ile uğraşmaktan önce düşünülecek husus budur. Şüphesiz ki, ekmekteki israfımız felâket denecek derecededir ve âcilen de, ilgililer tarafından tedbîrinin alınması gerekir. Tabiîdir ki, israfı önleme işi, devletindir ve öncelikle de, bunu kendisi yapmalıdır. Resmî ve hususî dâvetlerdeki, yatılı okullardaki, kışlalardaki, hastahânelerdeki…israf, nasıl önlenecekse önlenmelidir. Sâde vatandaş, zâten –mecbûren- tasarrufunu yapmaktadır.  Yâni; “ İsraf etmeyin!” sözü, yanlış yere söylenmektedir. Önce, bunun bilinmesi lâzımdır.

 Üçyüzbini aşan ilçe nüfûsu ve kırk bini aşan üniversite öğrencisinin bulunduğu bir şehirde, “ Bir kâse çorba ile bir ekmeğin” ne mânâ ifade edebileceğini çok iyi bilirim. Ve yine; otuz senelik meslekî hayatımın yirmibeş yılını geçirdiğim üniversite hocalığım sırasında, nice kız/erkek öğrencimizin 50 g(ı)ram beyaz peynir ve çeyrek ekmekle öğün geçiştirdiklerini de bilirim.

Bu sebeple; İlkadım Belediye Başkanı Necattin Demirtaş’a takdirlerimle birlikte teşekkürlerimi de sunmak istiyorum. İmkânı olan ve gücü yetenin, “ iki ekmek alıp, 3 ekmek parası ödemesi”, bu hayrı işlemesi için yeterlidir.

/M.Halistin KUKUL

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder