23 Şubat 2014 Pazar

Ulusoy Un Dünya Markası Olmuş.. Ne Güzel Değil Mi?..

Bizim kuşaktan olup da başarıyı yakalamış kişilerle ilgili her hangi bir haber duyduğumda inanın heyecanlanıyorum.  Fahrettin Ulusoy’un yeni bir yatırım yapacağı haberini duyunca da aynı duyguları yaşadım.  Bendeniz, bir gazeteci olarak tamamen tüketime dönük yatırım yapanları zerre kadar sevmiyorum.  Buradan açık açık da yazıyorum işte.  Onlar benim gözümde Samsun’a yatırım yapanlar değil.!  Olsa olsa Samsun’luları söğüşleyenler olabilir.  Hele hele son yıllarda kentin her bir yanını saran dev alış veriş merkezleri yok mu ya..  Bir de bunları “Samsun’a şöyle yatırım getirdik.. böyle yatırım getirdik.. kentimiz kalkınıyor” diye satanlara da oldum olası gıcık olu-yorum.!

 Alış-veriş dünyamızın olmazsa olmazları olarak bildiğimiz küçük esnafımız bugün sürünme noktasında..  Neden?  Her neyse konuyu saptırma-yalım.  Fahrettin Ulusoy’dan bahsedeceğim bugün..   Geçen gün daha çok KOBİ’lerden haber veren bir dergi elime geçti.  Sayfalarını çevirirken Fahrettin Ulusoy’un bugün Afrika ülkeleri dahil dünyanın 24 ülkesine un ihraç eden bir konuma geldiğini öğrendim.  Gerçekten içim sevinçle doldu.  İşte dedim;  Yatırımcı böyle olur. Kent’inin vatandaşının cebinden parasını söğüşleyebilecek yatırım yerine dünya ülkelerine ihracat yaparak ülkesine döviz kazandırıyor…

Biraz Bilgi…
Ulusoy Un’u hangi şartlar altında kurup bu günlere getirdiğini bildiğimiz dostumuz Fahrettin Ulusoy’la ilgili bilgileri dergiden alıntılayarak aktaralım: “- İSO 500 listesine sık sık giren Samsun’lu Ulusoy Un’un kurucusu Fahrettin Ulusoy, yeni bir yatırıma başlıyor. Bu, 24 ülkeye gerçekleştirilen 60 milyon doları aşkın ihracatın ve şu anda Tekirdağ ile Samsun’da yer alan tesislerle günlük toplam 900 tona ulaşan öğütme kapasitesinin artması anlamına geliyor. Ulusoy, 22 milyon liralık yatırım ve 1.000 ton kapasiteyle kuracakları fabrikayı gelecek yıl üretime geçireceklerini söylüyor.  Günhan ve Erhan Ulusoy’un 2’nci kuşak olarak yönetime geçtiği ve 210 kişilik istihdam yaratan şirketin temellerini atan isim Halit Ulusoy. 1960’lı yıllarda Samsun’da zahire ticareti yapan Ulusoy, çocuklarına da ticaretin inceliklerini öğretmeye başlatır.

Ancak, oğullardan Fahrettin Ulusoy, bir an önce kendi kanatlarıyla uçmak istemektedir. Bu yüzden 1969’da kendi zahire dükkânını açar. Adeta gecesini gündüzüne katarak çalışır. Ve 1980’de Karadeniz’deki en önemli gıda tedarikçisi olarak anılmaya başlar. Üretime karar verme tarihi 1989 olur.  Ve Samsun’da un fabrikasının temelini atar. Yurtdışına ilerlemesi çok sürmez.

Bugün üretimin yüzde 60’a yakınını ihraç eden Fahrettin Ulusoy, ihracata başlamalarındaki en önemli neden olarak dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın ‘Gidin, dünyayı gezin’ sözlerine dikkat çekiyor ve ekliyor: “Biz de gezmeye başladık. 1990’larda SSCB’nin dağılmasıyla iki günlük sakallar, ayaklarımızda kauçuk ayakkabı ve parkayla dolaştık. Çünkü, diğer türlüsü tehlikeye davetiyeydi. İhracata önce buralardan başladık. 2000’lerin başı, pazarlarımızın daha da geliştiği dönemler oldu.” Bugün, yani 2013’te artık elinde çantayla dolaşan Fahrettin Ulusoy değil, onun profesyonel yurtdışı ekibi.

Ulusoy’un tecrübesi ekibin enerjisiyle birleşince Uzakdoğu ve Afrika ülkelerinde toplam 24 ülkeye ihracat yapılmaya başlamış. Bu arada Ulusoy’un bu ülkelerin bazılarında patentini aldığı markalarla faaliyet gösterdiğini belirtmek gerekiyor. Mesela Endonezya’da Harapammas markasıyla yer alması gibi… Türkiye’nin en büyük beyaz un üreticilerinden Fahrettin Ulusoy’a Başbakan Erdoğan’ın beyaz un’a yönelik eleştirilerini soruyoruz:

“İsrafı önleme yönünde olumlu, ancak siyah ekmek ısrarını çok isabetli bulmuyorum” diyor ve sorunun beyaz undan değil, düşük kalite buğday unu ve buna bağlı ekmek yapımında kullanılan katkı maddesinden kaynaklandığını vurguluyor. Ulusoy’a göre, iyi kalite bir buğdayda gluten yüzde 30-35, protein yüzde 12.5 ve sedimantasyon yüzde 50’lerde olmalı. Bu tip buğdayla üretilen undan yapılan ekmekte hem kabarma hem de lezzet sorunu olmuyor. Ancak, bu kalitedeki unun fiyatı diğerlerine göre yüzde 25 daha yüksek olduğundan piyasa bunu tercih etmiyor.”
 ………

Bendeniz, Fahrettin kardeşimizin çalışma hayatındaki heyecanını seviyorum. Bir diğer yanı da yatırımda kolaycılığa kaçmayarak zoru başarmasıdır. Bir başka deyişle “kendin pişir kendin ye”nin dışında çaba gösteri-yor. Ben, “kendin pişir kendin ye”yi Samsun’da her köşe başında son yıllarda biten AVM’ler için kullanıyorum. Fahrettin Ulusoy gibi yatırımcı işadamlarımızın Samsun’da çoğalması ve buradan dünya ülkelerine uzanmaları ne güzel değil mi? Bir Samsun’lu olarak gurur duydum. Başarılar diliyorum….

/Ferruh ÇETİN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder