16 Şubat 2014 Pazar

İlaç Sektöründe Yaşananlar

Gazetemizin hasbel kader köşe yazarı olarak İstanbul’da ikamet etmem nedeni ile, bazı konulara yakinen şahit olmakta ve kalemimiz elverdiği sürece okuyucularımız ile paylaşmaktayız. Bu konulardan birisi de Türkiye’de gündem oluşturan İlaç sektörü ile yaşananlardır. Bilindiği üzere ilaç sektöründe yerli ve yabancı pek çok üretim tesisi faaliyet göstermektedir. İlaç sektörü pazarında ise en önemli yeri SGK almaktadır.

Kişi olarak devlet kurumlarındaki yolsuzluklar ile ilgili hassasiyetimi bilen işyerime ve evime çok yakın konumdaki Göztepe SSK bünyesinde çalışan bir dostum geçen yılın başlarında “ağabey biliyorsun ben Göztepe SSK’nın ambarlarında çalışıyorum. Hergün depolarımızdan bir iki kamyon malzeme çıkıyor, nereye gidiyor ne oluyor bilemiyoruz” demişti.

Aradan yaklaşık 4-5 ay geçti Göztepe SSK depolarına baskın yapıldı ve sonrasında çok önemli yolsuzluklar ortaya çıktı. SSK bünyesinde görev yapan birkaç il müdürü ve depo yetkilisi hakkında soruşturmalar açıldı. Bilindiği üzere SSK’da yine geçtiğimiz günlerde “hurda reçete” yolsuzluğu ortaya çıkmış ve bu metot ile de kurum bünyesindeki yolsuzluk çarkının tüm birimleri kapladığı ortaya çıkmış idi.

Yolsuzluğu ortaya çıkaran yine kamu görevlileri idi. Görevlerine atanır atanmaz beklide bir ihbar sonucunda ilk olarak hurda malzemelerin atıldığı depoları incelemeye almışlardı. İlk durak ise ikamet ettiğim ve ofisime yaklaşık 500 mt. Mesafede bulunan Göztepe SSK depoları idi. Göztepe SSK’nın depolarını incelemeye aldıklarında 2 kamyon hurda malzemenin çıkışının olduğu ancak karşılığında herhangi bir tahsilatın olmadığı tespit edildi. Göztepe SSK’dan sonra İstanbul’da bulunan tüm SSK kurumlarının depolarındaki defter kayıtları incelemeye tabi tutuldu. Sonuçta 160 kamyon hurdanın depolardan çıktığı ancak kayıtlarda satışlarının yapıldığına ilişkin bir bilgi bulunmadığı tespit edildi. Yani, SSK’da görev yapanlar kurumun hurdalarını satarak devleti zarara sokmuşlardı. İşi kılıfına uydurmak için ise göstermelik ihale yaptıkları tespit edildi. 50 kamyon hurda çıkmış ise, 10 kamyon hurda malzemenin satışını gösterip 40 kamyon hurda bedelini ceplerine indirmişlerdi.

Kamu kurumları içinde en fazla yolsuzluğun yaşandığı kurumların başında gelen SSK’da yaşanan skandalları önleyebilmek gelecekte de mümkün olamayacaktır. SSK’da yaşanan gerçek yolsuzlukları tespit edebilmenin yolu sadece depo giriş çıkışlarını kontrol ederek hurda malzemelerin satılıp paralarının kasaya girip girmediğini tespit etmek aysbergin sadece üstüdür.

SSK bünyesindeki suistimallerin gerçek yüzünü görebilmek için, Türkiye’de üretim yapan yerli ve yabancı ilaç fabrikalarının defterlerinin incelenmesi gerekir. Büyük bir ihtimalle bu firmaların en büyük müşterisi SSK’dır. Nitekim geçtiğimiz günlerde Roche firmasının piyasaya satmış olduğu ilaçların 3 katını SSK’ya sattığı tespit edilmiş ve 2 üst düzey yöneticisi tutuklanmıştır.

İlaç sektörünün de elbette pek çok pazarlama stratejileri bulunmaktadır. Pazarlama stratejilerinin başında ise, ilaç tanıtımına değil doktor tanıtımına ağırlık vermeleri gelmektedir. Çünkü reçeteyi yazan doktor. Doktor tanıtıldığında dolaysıyla ilacın tanıtımı da sağlanmış olmaktadır. Ayrıca orijinal ilaç firmalarının yanı sıra oluşan ve jenerik ilaç firmaları olarak anılan işletmelerin de pazardaki rekabeti kızıştırmaları sonucunda doğal olarak kurum bünyelerinde “kazanç için her yol mübah” mantalitesini doğurmaktadır.

İlaç sektörü üzerinde oynanan oyunların açılımı, insan hayatı ile kumar oynamaktır. Son yıllarda türeyen çeşitli grip türleri, literatüre yeni giren hastalıklar ilaç sanayinin pazarlama stratejilerinin bir sonucu olarak hayatımızda yer alıyor veya alacak ise, insanlığın en önemli belası olan kanser vakalarının önlenmesine yönelik bir teknoloji bugüne kadar üretilemiyor ise bir şeyleri sorgulamak gerekir.

Bu nedene SSK kurumlarında yaşanan birkaç münferit olayları küçümsemek, hurda satışı veya bir başka göstermelik yolsuzluk hadiseleri ile örtbas etmemek gerekir. Çünkü tezgah ilaç sektöründe dönmektedir. Bu sektörün de direkt olarak muhatabı insan sağlığı ve hayatı olduğu için “her yol mübah” mantalitesinin en son hakim olduğu sahalar olmalıdır.

/Süleyman SALUR
16 Şubat 2014

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder