14 Şubat 2014 Cuma

Samsun’da Kaybolan Halk Zanaatları

Zanaat; deneyim ve ustalık gerektiren, üretime dayalı ve aynı zamanda geçim kaynağı olarak görülen iş olarak tanımlanabilir. Zanaatkâr ise, ürettiği malda estetik kaygıdan ziyade emeğinin karşılığını maddi olarak alabilmeyi düşünen kişidir. Sanattaki estetik önceliğin yerini; zanaatta, ekonomik kazanç ve geçim kaygısı almaktadır. Yine zanaatta, fabrikasyon üretimin aksine, bir ürün nicelik bakımından daha az üretilmekte ve nitelik açısından farklılık göstermektedir. Halk zanaatları; kültürün daha çok maddî boyutuyla ilgilidir ve bizlere toplumun geçmiş ve günümüzdeki ekonomik durumunu, estetik anlayışını, gelişmişlik düzeyini, tarihi birikimini, sanatsal değerlerini ve yaşam tarzını somut olarak yansıtan veriler sunmaktadır.

 Anadolu’nun yüzlerce yıllık tarihi derinliklerinden gelen Türk halk zanaatları; ilgisizlik, kaynak ve istihdam yetersizliği yüzünden bugün yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Bu durum Samsun için de söz konusudur. Ancak Vezirköprü ilçemizde bu zanaat kolları bir müddet daha yaşayacak gibidir. Bugün Samsun’da, birçoğu son demini yaşayan halk zanaatı kollarından bazıları şunlardır: Ağaç işlemeciliği, ayakkabıcılık, bakırcılık, bıçakçılık, demircilik, dokumacılık (çulhacılık), halıcılık, kalaycılık, kaşıkçılık, nalbantlık, nalıncılık, örücülük (hasır ve sepet örme) saraçlık, semavercilik, semercilik, süpürgecilik, tenekecilik, urgancılıktı vs.

Samsun şehir merkezindeki Demirciler yokuşunda bugün ancak bir tane demirci ustası mesleğini sürdürebilmektedir. Unkapanı civarındaki semerci, nalbant, saraç ve süpürgeci de günümüzde yok artık. Bu zanaatkârlardan bugüne yalnızca Cumhuriyet Caddesi’ndeki mütevazı dükkânında kırk yıldır tezgâhta kilim dokuyan Faik Çalışkan (62); emeklilikten sonra ağaç işlemeciliğine başlayan ve Kadıköy Mahallesi’ndeki evinin alt katında ağaçtan kağnı, öküz, koyun vs. maketleri üretip satışa sunan Mehmet Pak (72) ve yirmi iki yıldır ağaca şekil veren, ürettiği malları Saitbey Mahallesi 100. Yıl Bulvarı kenarında doğrudan halka arz eden Kamil Altıntop (77) amcamız kalmıştır.

Gelecek kuşaklarla aramızda bir köprü kurulması bağlamında bu kültürel kalıtlar işlevsel hale getirilmesi çok önemlidir. Bunun için öncelikle yapılması gerekenler kanaatimizce şunlar olmalıdır:
1. Konu ile ilgili alan araştırmasının yapılması:
Bütün il, ilçe, belde ve köylere yönelik bir saha taraması yapılarak, yöremize ait sürdürülebilir halk zanaatları, kaynak kişileriyle birlikte tespit edilmelidir. 

2. Üretimin teşvik edilmesi ve sağlanması:
Bunun için, bazı zanaatkârların bir araya getirildiği ve zanaat ürünlerinin hem üretildiği, hem sergilendiği hem de satışa sunulabildiği zanaatkârlar ya da el sanatları çarşısının oluşturulması gereklidir. Bizim böyle bir çarşı için önereceğimiz mekân; şehrimizde bulunan ve tarihi dokusunu kaybetmemiş olan Taşhan’dır.

3. Üretilen malların sergilenmesi ve satışı:
Bu çarşıda üretilen tüm ürünlerin satışı yine burada yapılabilmelidir. Ürünlerin satışından elde edilecek gelir, burası için önemli bir maddi kaynak sağlayacaktır. 
Şehirlerimize ait hatıra eşyaların da satışa sunulacağı bu çarşı, her şeyden önce kent turizmine de bir hareketlilik getirecektir. Yöresel yemeklerin ikram edilebileceği; ayrıca çayhane ve nargile evinin de bulunabileceği bu çarşı, şehre gelen yerli ve yabancı turistlerin ilk uğrak mekânlarından biri olacaktır.

4. Mini bir Folklor ve Etnografya müzesinin oluşturulması: 
Yine bu çarşı bağlamında, burada üretilen ürünlerin genç kuşaklara tanıtılacağı, eğitim kurumlarının ve araştırmacıların ziyaret edebilecekleri bir müzenin oluşturulmasına ihtiyaç vardır.
Sonuç olarak; bu zanaat kollarını şimdilik tespit etmek, kayıt altına almak, müzecilikte kullanımını sağlamak; böylelikle gelecek kuşaklarla arada bir bağ oluşturmak; hatta bu ürünlerin turistik amaçlı da olsa üretilmesini teşvik ederek ülke ekonomisine katkıda bulunmak, hepimizin görevi olsa gerektir. Sevgiyle kalın, aziz okuyucularım.

/Bekir ŞİŞMAN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder