Samsun. Enerji kaynağıdır. Gıda deposudur. Köprüdür. Lokomotiftir. Başka. Belirleyicidir. Elbette dahası var. Olmalıdır
da. Bütün bunlar doğru tespitlerdir. Böyle
sözleri duyunca ne diyoruz? Samsun uyanmayı bekleyen bir devdir. Bu da doğru. Daha
ileri gidelim mi?
Cazibe merkezidir. Tamamda. Bak işte doğru olmasına
doğru olan bu sözü söylemek için daha erken. Peki, ne zaman olacak bu. Üretimde
süreklilik yakalandığı zaman. Konuşulanlara bakıyorum. Lügatlerdi ne kadar
güzel kelime varsa bulup konuşmak istiyorlar. İşte bunun adına edebiyat
deniliyor. “Edebiyat parçalama” deyimi
de buradan gelse gerek. Zaten edebiyat parçalaya parçalaya Samsunu
parçaladıklarının farkındalar mı bilemiyorum. İcraat nerede? Kişinin lafına değil işine
bakıyorlar.
Samsuna kaç müteşebbis çağırdınız? Ne kadar
kolaylık getirdiniz. Yardımcı olabildiniz mi?
Gelinceye kadar ayağının altına kırmızı halı çektiğiniz müteşebbislerin
geldikten sonra o halıları ateşe mi verdiniz? Onları hangi güçlüklerle karşı
karşıya bıraktınız. Adamları nasıl bin pişman ettiniz. Hiç bunları düşüneniz
oldu mu?
Olmuştur elbette.
Samsun her alanda uyanmayı bekleyen bir devdir. Fakat biz o devi cılız
ellerimizle boğuyoruz. Yani birilerinin bencilliğine kurban gidiyor. Anlayabiliyor
musunuz? Bugüne kadar böyle gelindi bari bundan sonra toparlanalım. Asıl birlik
zamanı şimdidir.
Öyle anlattılar ki Samsunu. Her tarafı güllük
gülistanlık gösterdiler. Kim yaptı bunu. Tuzu kuru olanlar. Yani ununu eleyip
eleğini asmış bulunanlar. Bir de bunlardan gıdalananlar. Tekrar açalım
defterleri. Kitabın ortasından okumaya
başlayalım. Ezberleri bozalım. Samsunu gerçeğe ve geleceğe taşıyalım.
İşti buna inanmak istiyorum. İnansam. İnansak. Ah bir inanabilsek. Güvensek
bir güvenebilsek… Beni anlayanlar çoktan anladılar bile…
/Ahmet SEVEN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder