15 Mayıs 2014 Perşembe

19 Mayısa Doğru -II

Mustafa Kemal Paşa görevlendirmeyi aldıktan sonra, iptal korkusu ile hareketini hızlandırdı. O gece Şişlideki evinde, Miralay Kazım, Hüsrev (Gerede), Muzaffer (Kılıç), Cevat Abbas ile evrakları tasnif ederken, telefondan istenildiği haber verildi. Paşa’nın evinde telefon olmadığı için, Diyarbakırlı Benli Kazım Paşanın evinden telefona çağırıyorlardı. Merak ederek gitti, telefondaki ses Anafartalar’dan beri tanıdığı biri idi ve heyecanla şu haberi veriyordu;

-“Paşam beni dinleyiniz. Sizi, Kara Denizde batıracaklardır. Geminiz torpillenecektir. Haber gizlidir. Benden bahsetmemenizi rica ederim. Size nasıl bağlı olduğumu bilirsiniz. Arz-ı keyfiyet ederim.”

Eve döndüğünde arkadaşlarına heyecanlanmamaları için hiç bir şeyden bahsetmedi. Fakat, endişe içinde idi. İngilizler istemiş olsalardı kendisini tevkif edebilirlerdi. Tevkifi değil ölümü isteniyordu. Bir an bile tereddüt etmedi. Zira, İstanbul’da kalsa zaten öldürülecekti. Onu, Anadolu’daki görevi bekliyordu. Arkadaşlarına “Biraz daha acele edelim” dedi. Kimseye haber vermeden gitmek istiyordu. Akaretlerdeki Annesi, kız kardeşinin ellerini ve yüzlerini öperek, onu geçirmeğe gelmemelerini söyleyerek vedalaştı.

Ertesi günü, rıhtımda kimse yoktu. Hatta, Bandırma Vapuru bile, Kız Kulesi açıklarına demirlemişti. Mustafa Kemal ve arkadaşları sandallarla gemiye ulaştılar. Gemiye çıktıkları zaman, gemi kaptanı İsmail Hakkı Bey’i kenara çekerek görevlerini söyledi. Bunun üzerine kaptan “Eyvah, ben Kara Denize çıkmış değilim. Ayrıca pusulamız da bozuk” dedi. Bunun üzerine, Mustafa Kemal Paşa “Korkma, zaten normal rotada gitmeyeceğiz. Gemiyi karaya oturtmamak üzere, olduğu kadar sahilden gideceğiz. Eğer, bir hücum olur ise, lütfen gemiyi karaya oturtunuz” diye emir verdi. Bunun üzerine, kaptan “Emriniz olur, Paşam. Siz istedikten sonra emriniz başımın üzerine” der.

Bandırma Vapuru demir alırken, üzerinde İngiliz bayrağı dalgalanan bir tekne gemiye yaklaştı. Bu işgal güçlerinin aldığı bir karardı ve gemiler denize açılmadan önce kontrol ediliyorlardı. Gemiyi ve gemidekilerin hüviyetlerini kontrol ettiler ve kendilerine haber vermeden hareket etmemelerini söyleyerek ayrıldılar. Bir süre bekledikten sonra, haber gelmeyince Paşa, kaptana hareket etmesini emretti.

Boğazdan açılınca ihtiyar Bandırma Vapuru, Kara Deniz’in dalgaları ile boğuşarak sahile paralel olarak ilerliyordu. Ertesi günü, M. Kemal Paşa arkadaşlarına telefon ile aldığı haberi verdi. Bunun üzerine arkadaşları “Anadolu’ya, ülkeyi kurtarmak için gidiyoruz ama, bir silahımız bile yok” dediler. Bunun üzerine O, “Biz iman ve kurtuluş için ümit götürüyoruz, bu her şeydir. İstanbul’da kalıp zillet altında yaşamaktansa,  Kara Deniz’de ölmeği yeğlerim” dedi. Ertesi gün, hiçbir olay olmadı. M. Kemal Sinop’ta karaya çıkarak, kara yolu ile Samsun’a ulaşmak istedi. Yalnız, yolun uzun ve kötü olması sebebi ile, yine deniz yolundan devam kararı aldı. Nihayet, 19 Mayıs 1919 günü, emektar Bandırma Vapuru sabahın erken saatlerinde Samsun önlerinde demir atmıştı. Mustafa Kemal ve arkadaşları bugün İlk Adım Anıtının bulunduğu yerdeki iskeleden Samsun’a ayakbastılar. Bu ilk adım, gelecekte kurulacak olan Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ilk ve en önemli adımı idi. Mustafa Kemal ve arkadaşlarının Samsun’a ayak basmalarından iki saat sonra bir İngiliz hücum botunun Samsun açıklarında demir atması, pek de olağan durum değildi.

Allah yine Türk Milletinin yanında olarak, onun kurtarıcısının önünü açmıştı. İşte, Samsun’da doğan güneş, sadece Türk Milletinin değil, bütün mazlum milletlerin kendi kaderlerini kendilerinin tayin edebileceklerinin işaretidir. Bu adım ve mücadele 29 ekim 1923'e kadar devam etti ve Amasya Tamiminde olduğu üzere, Türk milleti kaderini kendisi tayin etmiş ve hiç bir güç bunun üzerinde olamamıştır.19 Mayıs Samsunda bir başkadır, burada doğan güneş bütün ülkeyi sarıp sarmalayarak istiklâle susamış ülkeyi, istiklâline kavuşturmuştur. Bayramımız kutlu olsun. Saygılarımla.

/Osman ECEVİT
15.05.2014

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder