20 Mayıs 2014 Salı

19 Mayıs Şehrinin Hüznü

Ulu Önder, Amasya Tamimine ‘’Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır’’ diye yazarken, bu inanca 19 Mayıs 1919’da çıktığı samsun’da sahip olmuştur. Zira Ulu Önderimiz 19 Mayıs 1919’dan daha sonra geldiği Samsun’da, ’’ Ben Samsun'u ve Samsun halkını gördüğüm zaman memlekete ve millete ait bütün tasavvurlarımın, kararlarımın herhalde yerine getirilebilir olduğuna bir defa kuvvetle inanmıştım. Samsunluların hal ve durumlarında gördüğüm gözlerinde okuduğum vatanseverlik, fedakârlık, ümit ve tasavvurlarımı müspet bir inanca götürmeye, yeter olmuştu’’ demiş ve doğum tarihi ve gününü 19 Mayıs olarak açıklayarak bizi onurlandırmıştı. O nedenle Samsun Atatürk’ün Şehridir. Biz bununla övünürüz haklı olarak. Futbol takımımızın göğsünde arma olarak Atatürk’ün resmini taşır. Başka hiçbir futbol takımına bu onur verilmemiştir. Dün bu kutlu günün 95. yıl dönümüydü. Buruktuk.

Soma’da ihmal sonucu 301 canımız toprak oldu. Bu büyük acıyla kavruldu yüreklerimiz. Ülkemiz büyük bir matem yaşadı. Hükümetimiz 3 günlük yas ilan etmişti. Yas biteli üç gün oluyor ama hala matemdeyiz. Kolay unutulur bir durum değil elbet, bu matem daha uzun süre devam edecektir. Etmelidir de. Yüreklerimizi yakan bu büyük acı nedeniyle bu büyük bayramı layıkıyla kutlayamadık. Soma’nın yüreklerimize düşen acısı henüz sönmemişken Süper Lig’in kapısını aralamış olan futbol takımımız o eşikten geçemedi maalesef.

Tarihin gördüğü büyük bir haksızlığa uğratılmıştık. 20 bin Mersinliyi tribünlere alan irade bir avuç kadın ve kızımıza sövülmesine çanak tuttu. İşin garibi Atatürk’ün şehrine reva görülen bu çağdışı uygulamaya bu şehrin ileri gelenlerinin seyirci kalmasıydı. ‘’Susuyoruz diye bizi uysal koyun sanmasınlar’’ diye söylenir ya. Biz edepli insanlarız. Uğradığımız bu büyük haksızlık karşısında ortalığı karıştırmayıp susup buna seyirci kalmışsak, sanmasınlar ki uysal koyun olduğumuz içindir. Gösterdiğimiz bu vakur davranışın açıklanabilir yegane nedeni bu şehrin insanların fıtratında bulunan efendiliktendir. Bu durumun sorulacak bir hesabı varsa eğer bu şehir, elbette bunun hesabını soracaktır.

Öyle başkalarının yaptığı gibi söverek ve sayarak değil ama. Bu içine düşürüldüğümüz utancın hesabını bu şehrin insanları demokratik yollardan elbette soracaktır.  Hesap sorulmazsa zaten, bir hakkım var mı bu şehir üzerinde bilmem ama varsa hakkım helal değildir. Demem o ki: Her bakımdan kötü günler geçiriyoruz. Bir gün elbet kader bize de gülecektir. Bir bilen de ‘’Son gülen iyi güler’’ demiş.

/Ragıp GÖKER
20 Mayıs 2014

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder