21 Mayıs 2014 Çarşamba

Sahilimi İstiyorum

Bir zamanların dillerden düşmeyen sloganıydı bu. Ve galiba en çok da Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz Beyin hoşuna giderdi. Zira AK Parti'ye transferinde ve bir Yusuf Ziya Yılmaz efsanesinin yaratılmasında; bu sloganın çok faydası olmuştu. Kentin önündeki kömür depoları kaldırılmış, Yelken Kulüp başka yere nakledilmiş, gerçi temizleyen ve temizleten Samsun Belediyesi değildi ama liman içi tarak gemileriyle temizlenmiş ve halk fuar içinde sahille buluşmuştu. Fikirden uygulamaya kadar projeye emek verenler, ter akıtanlar unutuldu, biraz da zamanın Sam-Sev yönetiminin gayretleriyle proje Yusuf Beyin şahsına maledildi.

Yusuf Ziya Beyin dostları, ki bir kısmı benim de dostumdur, “Güzel olmadı mı?” diye soracaklar biliyorum; onlar sormadan ben söyleyeyim: Güzel oldu. Benim derdim güzele karşı çıkmak değil güzelin aynı zamanda yasal ve doğru olmasını istemektir. Ne yazık ki Sayın Yılmaz kimi zaman “Ben yasanın kalıplarına sığacak adam değilim” anlayışıyla kanunları zorlamaktan çekinmemekte kim zaman da “Seçimi ben kazandıysam doğruyu ben bilirim” anlayışıyla yanlışta direnebilmektedir. Başka bir ifadeyle “inada ve ben bilirim” anlayışına teslim olmadığı taktirde, son derece faydalı olabilecek enerjisi ve kararlılığı çoğu kez onarılmaz zararlara da sebebiyet verebilmektedir.  

Samsun’un “altın kumsalları” ve “Kuş Cenneti” şimdi “kendisinden başkasını dinlemez, dinlese de itibar etmez” anlayışın tehdidi altındadır. Bu kentte yaşayan insanlar olarak bir kısım sahili kazanırken; çok daha büyük ve asla geri kazanılamayacak kumsalları kaybetmekle karşı karşıyayız. O kumsallar bizim değil, o kumsallar gelecek nesillerin. Oluşmasında en ufak bir katkımız yok ama yanlış uygulamalarla kaybolurlarsa, tüm günahı bize ait olacak.

Ben Atakent’te yaşıyorum. Bir kumsalın her gün nasıl an be an öldüğünü dehşetle izliyorum. Taşlaşma ve ölüm santim santim Atakum’a doğru yayılıyor. Derdim kaybolana ağıt yakmak değil toplumun dikkatlerini kaybolmak tehlikesiyle karşı karşıya olan çok daha büyük bir alana çekmek. Atakum’dan Bafra Kuş Cenneti’ne kadar 55 kilometrelik alandaki kumsalları ve su basar ormanlarını bekleyen tehlikeye odaklanmak. Ve nihayet Kuş Cenneti gibi sessizliğe, doğallığa ihtiyaç duyulan bir alana otomobillerin egzoz gazları ve motor gürültüleriyle girmek düşüncesine hayretimi ve isyanımı dile getirmek.

Bir süredir Samsun dışındayım. Bu proje geçen hafta Samsun Büyükşehir(Bütünşehir) Belediye Meclisi’nce onaylanmış! Bu ne telaş, bu acele niye? Sayın meclis üyelerinin kaçı o uygulamayı yerinde gördü acaba? Kaçı konunun uzmanlarıyla görüştü? Kaçı bu uzmanların görüşlerine kulak verdi?

Sayın Kemal Vehbi Gül, bu kentte çok işler yaptı hem de kimi zaman bağımsız bir belediye başkanı olarak iktidara rağmen yaptı. Bugün yaptığı onca doğru unutuldu sadece yanlışları konuşuluyor. Bilmem hangi bulvarın önünü kesen hangi apartmana verdiği inşaat izninden dolayı acımasızca eleştiriliyor. İşin garip tarafı da eleştirenler arasında iktidar ve ikbal günlerinde Kemal Beyi hararetle alkışlayanlar hiç de az değil. Dilerim ki Sayın Yusuf Ziya Yılmaz da başkanlıktan ayrıldığı gün sahili halka açan insan olarak değil binlerce yılın oluşturduğu alın kumsalları katleden insan olarak anılmasın. Yanlış yapılan binayı ya da binaları yıkmak kolay ama kaybolan tabiatı yerine koymak imkansız.

/Osman KARA
21.05.2014

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder