Şehir içi trafiğinin ve biraz da dikkatsizliğin
aczine uğrayarak İngiltere’nin Birmingham uçağını kaçırdıktan sonra, şans
faktörünün de yardımı ile Birmingham’a 2 saat otobüs mesafesi bulunan
Manchester kentine birkaç saat ara ile uçak bulabildim. Anlatmak istediğimiz
elbette uçağa yetişememe hikayesi değil. Trafik keşmekeşini önleyebilecek tek
alternatifin şehir için raylı sistem, metro veya metrobüs olduğunu, büyük
kentte yaşayan bir Samsun’lu olarak bir kez daha tespit etmiş bulunmaktayız. Bilindiği
üzere kentimizde de işlevini sürdüren hafif raylı sistem projesi üzerinde pek
çok fırtınalar koparılmış idi. İstanbul caddelerindeki reklam panolarında “Her yere ve her yerde metro” ifadeleri,
Türkiye’nin en büyük metropolünün gelecekte trafik anlamında rahat bir nefes
alacağını işaret etmektedir.
Samsun’da ki hafif raylı sistem zarar edebilir.
İşletmede sorun olabilir. Güzergahı, konumu ve kentte yarattığı veya
yaratamadığı katma değer elbette tartışılabilir. Ancak sistem kentin her yönüne
ulaşılabilecek bir konuma getirildiğinde, üzerinde geçmişte ve bugün yapılacak
olan eleştiriler bir kez daha gözden geçirilmelidir. Subaşı, Çiftlik, Irmak,
Kadıköy, Bulvar Yolu, gibi ana arterler ve bağlanan yollardaki trafik
keşmekeşinin önlenebilmesi için Amerika’yı yeniden keşfetmek gerekmemektedir.
Şehir planlamacılarının vereceği reçetelere itibar edildiğinde ve projelere
siyasi rozetler iliştirilmediğinde trafik karmaşası bir yana her türlü sorunlar
kolaylıkla çözümlenebilecektir.
Kentteki imar çarpıklığı cinayeti zaten kentimizin
en önemli handikabıdır. Meclislerdeki tartışmaların odağını ise imara açılacak
yerler konusu oluşturur. İmar mevzuatları bazen siyasi çıkarlar ve bazen de
şahsi çıkarlara alet edilir. Yeni yerleşim yerleri oluşturulurken, burada
yoğunlaşacak insan kalabalığı ve dolaysıyla araç trafiği hiçbir zaman nazarı
itibara alınmaz. Kentte adı sanı ve gücü yerinde olan müteahhitler çeşitli ayak
oyunları ile ruhsatlarını alır ve işe koyulurlar.
Projeler üretilir ve tartışma başlar. Çünkü
üretilen projelerde bir konsensüs sağlanmamıştır. “ben yaptım oldu” mantığı hep
egemen olmuştur. Kentin sorunlarına aşina olan mimarlar ve şehir planlamacıları
bir proje için menfi görüş bildirdiklerinde ise, eleştiri yapan kişilerin
yakasındaki veya yakasının arkasındaki siyasi kimliği ön plana çıkarılır.
Kentsel dönüşüm çerçevesinde üretilen ve üretilecek
projelerde de kesinlikle tüm mesleki ilgili kurum ve kuruluş temsilcilerinin
görüşleri alınmalı ve ortak akıl üretilmelidir. Kentin geleceğine ilişkin
projeler masaya yatırıldığında, o masanın etrafında doktor, eczacı veya
marketçi değil şehir planlamacıları ve mimarlar oturmalıdır.
Belediye başkanlığı seçimleri sürecine girildiği bu
günlerde, aday adaylarının kentin sorunlarına bakış açıları, üretecekleri
projelerin kentte ne tür bir katma yaratacağı, kısaca konulara hakimiyeti çok
önemlidir. Partizan zihniyetler ile genel başkanların aday gösterecekleri
kişilerin sadece siyasi ehliyetlerine bakılarak karar verilmemelidir. Manchester
ve Bırmıngham gibi İngiltere’nin önemli kentlerinde, özellikle mimarı anlamda
uzun vadeli projeler üretilmiş, kentin mimarisi ile ilgili en küçük bir detay
dahi gözden kaçırılmadığı gözlemlenmiştir. Samsun’un da coğrafi ve fiziki
konumu her tür gelişime ve modernizasyona açıktır. Sahil bandı ile turizm
potansiyeli ile, tarihi ve kültürü ile çağdaş Samsun’u yaratabilmek için,
çağdaş fikirler üretebilen beyinlere ihtiyacı vardır.
/Süleyman
SALUR
07 Ekim 2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder