Bir kentin kaderini o kenti yönetenlerle, siyaseten
temsil edenler belirler. Halka düşen görev ise, kendisini gerçekten temsil
edebilecek ve yüreği o kent için çarpan yöneticileri ve siyasetçileri
seçmektir. Ancak ülkemizde ki seçim sistemi ve siyasi partiler kanunu ne yazık
ki, bu yönde halkın önünü kesiyor. Seçmeni, siyasi parti liderlerinin
belirlediği adaylara oy vermek zorunda bırakıyor. Benim geriye dönük bilebildiğim elli yıllık dönem
de Samsunlu seçmen, bu seçim sistemi içerisinde doğru gibi gözüken bir tavır
sergilemiştir.
Geçmişten bugüne, Samsunlu seçmenler kendi
adaylarını seçme şansının olmadığı ortamda, hemen her dönem seçim kazanan
partiye en çok milletvekilini vermiş ve Samsun’u bir anlamda iktidara
getirmiştir. Bu tercih, Samsun’a iktidarın olanaklarını sunmasını
gerektirirken, Samsun hiçbir dönemde bu desteğin karşılığını alamamıştır. Zaman
zaman bakanlar da çıkartmış olmasına rağmen, sürekli olumsuzluklar yaşamış ve
diğer kentlerin gerisinde kalmıştır. Son elli yılda Azot ve Bakır fabrikaları
dışında istihdam yaratacak hiçbir devlet yatırımı alamamış, bu iki işletme de
son dönemde özelleştirme kurbanı olarak ya kapanmış veya küçülerek istihdam
yaratma özelliğini yitirmiştir.
Son dönemlerde ise, oy verdiği iktidarlar diğer
illere yatırımları teşvik ederken, Samsun’u adeta cezalandırmış ve tüm
Karadeniz Bölgesi içerisinde sadece Samsun’u teşvik dışında bırakmıştır. Kendi
çabaları ile ayakta durmaya çalışan çok önemli bazı sanayi kuruluşlarının da,
bu oluşumdan rahatsız oldukları için Samsun’dan ayrılma hesapları yaptıkları
sıkça duyulur olmuştur. Samsun bugün eğitimde çöken, sporda süper ligin dışında
kalan, sanayide büyüyemeyen, tarımı elinden alınan, işsiz sayısında patlama
yaşayan bir kent durumundadır. Ne yazık ki, durum bu kadar kötü ve acıdır.
Son dönemde, Spor Bakanı’na sahip olmanın avantajı
ile bazılarının yer seçimleri tartışmalı da olsa, spor alanında önemli
tesislerinin yapılmış olması sevindiricidir. Ancak bunlarda istihdama katkı
yapacak yatırımlar değildir. Yukarıda da
vurguladığım gibi Samsun’un her dönem toplam milletvekili sayısının yarısından
çoğunu iktidara gelen partiye verdiğini görürüz. Buna rağmen işler Samsun adına
iyi gitmiyorsa, bir yerlerde yanlış var demektir. İşte sorunun püf noktası da
burada yatmaktadır. Çünkü yalnız siyasette değil. hemen her kademe ve kuruluşta
aynı sorun vardır. Üzülerek bir şeyin altını çizmek istiyorum.
“Samsun”, Samsun için yüreği çarpan, haksızlığa
uğradığında siyasi tercihini bir yana itecek kadar yürekten bu kente bağlı,
gerçek Samsunlular tarafından yönetilmemekte ve temsil edilememektedir.
Kimdir bu gerçek Samsunlular diye soracağınızı
biliyorum. Şimdi bu soruya ve yukarıda ki yoruma açıklık getirmek istiyorum.
Gerçek
Samsunlu,
Nüfus kâğıdında doğum yeri Samsun yazanlar
değildir.
Gerçek
Samsunlu,
Samsun bir haksızlığa uğrayınca kahrolan, Samsunspor süper ligden düşünce ağlayacak
kadar canı yananlardır,
Gerçek
Samsunlu,
Kendi kentinde tüccar ve sanayicisinin bulunduğu
toplantıda, Samsun “Teşvik Yasası” dışında bırakıldığında alkışlayan değil,
gerekirse Genel Başkanına dahi karşı çıkabilecek il yöneticisi, milletvekili ve
sivil toplum kuruluşu başkanlarıdır.
Gerçek
Samsunlu,
Söz verildiği halde, ilgili bakanın Samsun’u
“Cazibeli Kentler” dışında bırakan açıklamasını, Samsunlu belediye başkanları,
siyasetçileri ve seçilerek davet edilen sivil toplum başkanlarının katıldığı
toplantıda yaparken, suskun kalmayacak yerel yöneticiler, siyasetçiler ve sivil
toplum kuruluşu başkanlarıdır.
Gerçek
Samsunlu,
Nerelisin dendiğinde, doğum yeri başka yer de olsa
Samsunluyum diyebilecek kadar yaşadığı, karnını doyurduğu, çocuklarını
büyüttüğü kentin adını söyleyebilenlerdir.
Gerçek
Samsunlu,
Başta üniversite giriş sınavları olmak üzere, ülke
çapında yapılan sınavlar da Samsun’un adını ilk onda göremeyince içi
yananlardır.
Gerçek
Samsunlu,
Araçlarına ve işyerlerine, birinci takım olarak bir
başka takımı tutuyor olsalar dahi, Samsunspor bayrağını asanlardır.
Gerçek
Samsunlu,
Büyük şehirlere yerleşip oralarda büyük yatırımlar
yapan işadamlarından, Samsun’u unutmayıp Samsun’a da yatırım yapanlardır.
Sözün özü, Samsun doğumlu olmak Samsunlu olabilmek
için yeterli ve tek kıstas değildir. Hatta yaşamlarını başka kentlerde geçirip,
seçim zamanları Samsunlu olduğu aklına gelenler de hiç değildir. Önemli olan,
bu kenti ve sorunlarını içinde yaşayarak özümsemiş olmaktır. Bu yazdıklarıma
kızmak yerine, şöyle çevrenize bakın ve yukarıda yazdıklarımın ne anlama
geldiğine siz karar verin.
Evet, bu kent kan kaybediyor. Bu kan kaybını
durdurmak da bu kentte yaşamaktan mutluluk duyan Samsunluların görevidir. Yapılacak
şey, yerel ve genel seçimler öncesi, tüm siyasi parti yöneticilerinin ısmarlama
adaylar yerine, yukarıda ki kıstaslara uygun adaylara öncelik vermelerini
sağlamaktır. Her siyasi partinin sözü geçenleri, bu kıstaslara uyan kendi
siyasi görüşlerinde ki isimlerin belirlenmesi için çaba harcamalıdır.
Sonuç olarak söylemek gerekirse, bu kentte
yaşayanlar ya kentlilik bilincinin gereğini yerine getirerek kenti adına
sorumluluk alacak veya bu kötü gidişi seyretmeyi sürdürecektir. Kötü gidişin
sürmesi halinde, bu kent bölge lideri olma özelliğini de kaybederek sıradan bir
kent haline gelecek ve sömürülen kent olmayı sürdürecektir.
Cumhuriyetin ilanı ile sonuçlanan milli mücadelenin
ilk adımının atıldığı bu kentin, böyle bir sonucu kabul etmeyeceği inancıyla,
tüm Samsunlulara sorumluluk alma çağrısı yapıyorum. Dostlukların
güçlendirileceği, küskünlerin barışacağı bir bayram yaşamamız dileğiyle, Kurban
Bayramınızı kutluyorum.
/Sadi SUBAŞI
14 Ekim 2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder