Açık söylemek gerekirse; herkese eşit mesafede
olması gereken ve sadece bir mesleğin mensubu olduğu için 'basını sevmem'
sözlerini söyleyen Müftü'nün dün, özür dilemesini bekledim.. Çünkü, herkesi
aynı bir değerlendirme içinde tutan ve dinlerinde eksiklik var diyecek kadar
kamuya açık bir salonda sözler sarf eden Müftü bu özrü borçludur.. Ancak dün
kendisinden bir özür duymadım.. Hatta özrün dışında, Haber Gazetesi Necdet
Uzun'un köşesinde 'daha da ileri giden bir sözüne rastladım'.. Uzun, haklı
olarak tepki göstermiş ve bizler gibi 'bazı' ayrımı yapmamasının hatasına vurgu
yapmış ve Müftü'nün ağzından 'espri yaptım' sözünü aktarmış.. Espri yapmış
Müftü, espri.. Müftü'ye göre bir meslek gurubunun din bilgisiyle ilgili bilip
bilmeden sözler söylemek bir espri.. Müftü'ye göre, bir meslek gurubunda görev
alanlarla ilgili 'tümünü kapsayacak şekilde sevmediğini ilan etmesi de espri'..
Müftü'ye göre, aynı meslek gurubunun 'yine tümünü
kapsayacak şekilde' kendisini sevmediğini söylemesi de bir espri olabiliyor.. Ve
ben müftünün bu sözlerinden söyle açıkça merak ettim.. 'Başka hangi meslek
guruplarını top yekun sevmez. Hiç bir bireyini bir etkinliğine çağırmaz'.. Şimdi
o açıklamaların yapıldığı günden itibaren 'bırakın bu mesleğin bir mensubu
olmamızı'.. Bir Müslüman olarak, bir vatandaş olarak, kişilere sadece basın
mensubu olduğu için 'ön yargıyla yaklaşan', sevmediğini açık açık ilan eden,
protokolün önünde, konuyla ilgisi olmayan bir konferansta bu sözleri söyleyen
bir din adamını, bundan böyle 'nasıl müftü olarak kabulleneceğim' onu
düşünüyorum.. O'nun verdiği fetvalarda, dini yönden yaptığı açıklamalarda nasıl
'ön yargısız olup olmadığını' anlayacağım, onu da bilmiyorum..
Ya başka bir meslek gurubuyla ilgili de 'ön yargılı
ise' yaptığı açıklamalarla kamuoyunu yanıltmış olmaz mıyım?.. Şimdi girin
googleye 'Samsunlu basın mensuplarının dini yönü zayıf yazın' bu konudaki benim
yazım çıkıyor.. Samsun müftüsü yazın,
'basın mensuplarıyla ilgili söylediği onlarca haber karşınıza çıkıyor'.. Yani
konu Samsun'un konusu olmaktan çıktı..
Samsunlu gazetecileri Müftü,Türkiye’ye , Dünya’ya
'o sözleriyle lanse etti'.. Hem de bu
açıklamalarını basının da bulunduğu ortamda gerçekleştirdi.. Basına malzeme
vermekle eleştiriliyorum dedi ama 'Bu kez basını malzeme yaptı'.. Ve dün
arkadaşlarıma Diyanet İşleri Başkanlığı'nı arayıp, konuyla ilgili görüşlerini
istedim.. Müftünün yaptığı açıklamalarda dini yönden 'iftira ya da başka bir
günah' var mı o konuda 'bilgi edinmelerini' talep ettim. Öyle ya, Allah ile kul
arasında olması gereken 'basın mensuplarının dini bilgi eksikliğiyle ilgili'
açıklamalarda bulundu Müftü..
Bu açıklamalarda sıkıntı var mı yok mu, Samsun
Müftü'süne sorup örenmekte mümkün değil.. Çünkü basın mensuplarına ön yargılı
bakıyor, vereceği yanıtlar yanıltıcı olabilir.. Ve arkadaşlarımız Diyanet
İşleri Başkanlığı'nın özel kalemine ulaştıklarında şaşkına döndüler.. Çünkü
Diyanet İşleri Başkanlığı, konuya hakim ve takipte.. 'Biliyoruz konuyu ve
basından takip ediyoruz'.. Sonucu bilmiyorum, bekleyip göreceğiz.. Ama en
önemlisi Samsun basın mensupları artık 'sanal alemde müftünün açıklamaları
doğrultusunda da' tanınıyor.. Ve şimdi çıkıp müftü, onların hepsi espriydi
derse, ben bunu kendi adıma anlamam ve bir din adamanın 'daha ölçülü espri
yapması gerektiğini savunurum.. Ama 'Sözlerim amacını aştı, basın mensubu
arkadaşlarımı istemeden üzdüm, özür dilerim derse' hepimiz Allah'ın kuluyuz,
hatalar ve yanlışlar da bizim için, diye düşünürüm.. Şimdi müftü hangisini
yapacak onu bekliyoruz... Bu arada ben kendi adıma 'basın mensupları beni
sevmez' sözüne katılmıyorum. Müftümüzü
'o sözleri söyleyene kadar da masanın arkasından sokağa çıkan farklı bir
bürokrat olarak' görüyor ve kendisine sempatiyle bakıyordum.. Şimdi ise bizleri
'espri konusu yapan' biri olarak görüyorum..
/A.Yener
CABBAR
04 Ekim 2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder