4 Ekim 2013 Cuma

Diyanet İşleri Başkanlığı Samsun'dan Haberdar..

Açık söylemek gerekirse; herkese eşit mesafede olması gereken ve sadece bir mesleğin mensubu olduğu için 'basını sevmem' sözlerini söyleyen Müftü'nün dün, özür dilemesini bekledim.. Çünkü, herkesi aynı bir değerlendirme içinde tutan ve dinlerinde eksiklik var diyecek kadar kamuya açık bir salonda sözler sarf eden Müftü bu özrü borçludur.. Ancak dün kendisinden bir özür duymadım.. Hatta özrün dışında, Haber Gazetesi Necdet Uzun'un köşesinde 'daha da ileri giden bir sözüne rastladım'.. Uzun, haklı olarak tepki göstermiş ve bizler gibi 'bazı' ayrımı yapmamasının hatasına vurgu yapmış ve Müftü'nün ağzından 'espri yaptım' sözünü aktarmış.. Espri yapmış Müftü, espri.. Müftü'ye göre bir meslek gurubunun din bilgisiyle ilgili bilip bilmeden sözler söylemek bir espri.. Müftü'ye göre, bir meslek gurubunda görev alanlarla ilgili 'tümünü kapsayacak şekilde sevmediğini ilan etmesi de espri'..

Müftü'ye göre, aynı meslek gurubunun 'yine tümünü kapsayacak şekilde' kendisini sevmediğini söylemesi de bir espri olabiliyor.. Ve ben müftünün bu sözlerinden söyle açıkça merak ettim.. 'Başka hangi meslek guruplarını top yekun sevmez. Hiç bir bireyini bir etkinliğine çağırmaz'.. Şimdi o açıklamaların yapıldığı günden itibaren 'bırakın bu mesleğin bir mensubu olmamızı'.. Bir Müslüman olarak, bir vatandaş olarak, kişilere sadece basın mensubu olduğu için 'ön yargıyla yaklaşan', sevmediğini açık açık ilan eden, protokolün önünde, konuyla ilgisi olmayan bir konferansta bu sözleri söyleyen bir din adamını, bundan böyle 'nasıl müftü olarak kabulleneceğim' onu düşünüyorum.. O'nun verdiği fetvalarda, dini yönden yaptığı açıklamalarda nasıl 'ön yargısız olup olmadığını' anlayacağım, onu da bilmiyorum..

Ya başka bir meslek gurubuyla ilgili de 'ön yargılı ise' yaptığı açıklamalarla kamuoyunu yanıltmış olmaz mıyım?.. Şimdi girin googleye 'Samsunlu basın mensuplarının dini yönü zayıf yazın' bu konudaki benim yazım çıkıyor..  Samsun müftüsü yazın, 'basın mensuplarıyla ilgili söylediği onlarca haber karşınıza çıkıyor'.. Yani konu Samsun'un konusu olmaktan çıktı..

Samsunlu gazetecileri Müftü,Türkiye’ye , Dünya’ya 'o sözleriyle  lanse etti'.. Hem de bu açıklamalarını basının da bulunduğu ortamda gerçekleştirdi.. Basına malzeme vermekle eleştiriliyorum dedi ama 'Bu kez basını malzeme yaptı'.. Ve dün arkadaşlarıma Diyanet İşleri Başkanlığı'nı arayıp, konuyla ilgili görüşlerini istedim.. Müftünün yaptığı açıklamalarda dini yönden 'iftira ya da başka bir günah' var mı o konuda 'bilgi edinmelerini' talep ettim. Öyle ya, Allah ile kul arasında olması gereken 'basın mensuplarının dini bilgi eksikliğiyle ilgili' açıklamalarda bulundu Müftü..

Bu açıklamalarda sıkıntı var mı yok mu, Samsun Müftü'süne sorup örenmekte mümkün değil.. Çünkü basın mensuplarına ön yargılı bakıyor, vereceği yanıtlar yanıltıcı olabilir.. Ve arkadaşlarımız Diyanet İşleri Başkanlığı'nın özel kalemine ulaştıklarında şaşkına döndüler.. Çünkü Diyanet İşleri Başkanlığı, konuya hakim ve takipte.. 'Biliyoruz konuyu ve basından takip ediyoruz'.. Sonucu bilmiyorum, bekleyip göreceğiz.. Ama en önemlisi Samsun basın mensupları artık 'sanal alemde müftünün açıklamaları doğrultusunda da' tanınıyor.. Ve şimdi çıkıp müftü, onların hepsi espriydi derse, ben bunu kendi adıma anlamam ve bir din adamanın 'daha ölçülü espri yapması gerektiğini savunurum.. Ama 'Sözlerim amacını aştı, basın mensubu arkadaşlarımı istemeden üzdüm, özür dilerim derse' hepimiz Allah'ın kuluyuz, hatalar ve yanlışlar da bizim için, diye düşünürüm.. Şimdi müftü hangisini yapacak onu bekliyoruz... Bu arada ben kendi adıma 'basın mensupları beni sevmez' sözüne katılmıyorum.  Müftümüzü 'o sözleri söyleyene kadar da masanın arkasından sokağa çıkan farklı bir bürokrat olarak' görüyor ve kendisine sempatiyle bakıyordum.. Şimdi ise bizleri 'espri konusu yapan' biri olarak görüyorum..

/A.Yener CABBAR
04 Ekim 2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder