23 Ekim 2013 Çarşamba

Köşenin Namusu 3

İki gün üst üste Osmanlı Hanedanına mensup kadınların yurda dönüşüyle ilgili uydurulan hikayenin aslını belgelerle ortaya koymaya çalıştık. Sanırım iyi niyet sahibi herkes, işin aslını görmüştür ve maksadı üzüm yemek değil de bağcı dövmek; başka bir ifadeyle gerçeği aramak değil de uydurdukları yalanlarla yakın tarihe kara çalmak olanlar, müstesna iyi niyet sahibi herkes tatmin olmuştur.   

Bu ve bundan sonraki bölümde yine Meclis zabıtlarından alıntılar yapacağım. Tasarının Genel Kurul’da görüşülmesi sırasında üç kişi söz alır. Bunlardan birisi Türk Ocaklarının efsane Genel Başkanı, Milli Mücadele’nin Milli Eğitim Bakanı, meşhur hatip ve edebiyatçı Hamdullah Suphi Tanrıöver’dir. Tanrıöver, konuşmasında hem Hanedan mensuplarının yurtdışındaki fakr-ü zaruretlerini hatta sefaletlerini hem de vakarlarını örnek olaylarla dile getirir. Fakr-ü zaruretlerine hayıflanmamak ve hatta ağlamamak ama söz konusu Türklük olunca duruşlarındaki asalet karşısında gururlanmamak, o insanlara saygı ve hatta şükran duymamak imkansız.

Önce içine düştükleri sefaleti anlatıyor Hamdullah Suphi Tanrıöver. Paris’te Hanedana mensup iki kadın, yani iki sultan hanım zaruretten son derece fakir düşer. Akşam saatlerinde evlerin önüne atılan artıklar içinden yiyecek arandıklarını gören eski Ermeni vatandaşlarımız kendi aralarında toplanır ve yardımda bulunur. Hatta bir ev tutarak kirasını verirler. Hamdullah Suphi bunları anlattıktan sonra “Bunu size Başkonsolosumuzun lisanından aldığım malumata istinat ederek söylüyorum” der.  

Hani, Menderes Paris Büyükelçisine “Burada Hanedana mensup hanımlar yaşıyor, biliyor musun?” diye sorduğunda büyükelçi şaşırmıştı. Hani elçiliğin Hanedan mensuplarından haberi yoktu?

Bir merhum siyasetçi etrafında kurgulanan bir yalan hikayede hem bir devir hem devrin cumhurbaşkanı hem basını hem silahlı kuvvetleri ve hem de hariciye teşkilatı can evinden vurulmaktadır. Yalanın her seviyesi çirkindir ama bu seviyesi çirkinden de ötedir; iğrençtir.

Her neyse biz yalanları kendi çöplüğünde bırakalım ve Hamdullah Suphi Tanrıöver’in 16 Haziran 1952’de TBMM’de yaptığı konuşmaya dönelim. Hamdullah Suphi Tanrıöver, o konuşmada Hanedana mensup Dürrüşehvar ve Neylüfer Hanım sultanlardan muhteşem gurur tabloları da aktarır. Yalanı ve hüznü bu gün noktalayacağım. Gururun hazzını ise yarına bırakacağım. Lütfen yarını bekleyiniz ve Türk olmanın gururunu bir kere daha tadabilmek için lütfen bu son bölümü okumayı ihmal etmeyiniz.

/Osman KARA
23.10.2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder