İki gün üst üste Osmanlı Hanedanına mensup
kadınların yurda dönüşüyle ilgili uydurulan hikayenin aslını belgelerle ortaya
koymaya çalıştık. Sanırım iyi niyet sahibi herkes, işin aslını görmüştür ve
maksadı üzüm yemek değil de bağcı dövmek; başka bir ifadeyle gerçeği aramak
değil de uydurdukları yalanlarla yakın tarihe kara çalmak olanlar, müstesna iyi
niyet sahibi herkes tatmin olmuştur.
Bu ve bundan sonraki bölümde yine Meclis
zabıtlarından alıntılar yapacağım. Tasarının Genel Kurul’da görüşülmesi
sırasında üç kişi söz alır. Bunlardan birisi Türk Ocaklarının efsane Genel
Başkanı, Milli Mücadele’nin Milli Eğitim Bakanı, meşhur hatip ve edebiyatçı
Hamdullah Suphi Tanrıöver’dir. Tanrıöver, konuşmasında hem Hanedan
mensuplarının yurtdışındaki fakr-ü zaruretlerini hatta sefaletlerini hem de
vakarlarını örnek olaylarla dile getirir. Fakr-ü zaruretlerine hayıflanmamak ve
hatta ağlamamak ama söz konusu Türklük olunca duruşlarındaki asalet karşısında
gururlanmamak, o insanlara saygı ve hatta şükran duymamak imkansız.
Önce içine düştükleri sefaleti anlatıyor Hamdullah
Suphi Tanrıöver. Paris’te Hanedana mensup iki kadın, yani iki sultan hanım
zaruretten son derece fakir düşer. Akşam saatlerinde evlerin önüne atılan
artıklar içinden yiyecek arandıklarını gören eski Ermeni vatandaşlarımız kendi
aralarında toplanır ve yardımda bulunur. Hatta bir ev tutarak kirasını
verirler. Hamdullah Suphi bunları anlattıktan sonra “Bunu size
Başkonsolosumuzun lisanından aldığım malumata istinat ederek söylüyorum”
der.
Hani, Menderes Paris Büyükelçisine “Burada Hanedana
mensup hanımlar yaşıyor, biliyor musun?” diye sorduğunda büyükelçi şaşırmıştı.
Hani elçiliğin Hanedan mensuplarından haberi yoktu?
Bir merhum siyasetçi etrafında kurgulanan bir yalan
hikayede hem bir devir hem devrin cumhurbaşkanı hem basını hem silahlı
kuvvetleri ve hem de hariciye teşkilatı can evinden vurulmaktadır. Yalanın her
seviyesi çirkindir ama bu seviyesi çirkinden de ötedir; iğrençtir.
Her neyse biz yalanları kendi çöplüğünde bırakalım
ve Hamdullah Suphi Tanrıöver’in 16 Haziran 1952’de TBMM’de yaptığı konuşmaya
dönelim. Hamdullah Suphi Tanrıöver, o konuşmada Hanedana mensup Dürrüşehvar ve
Neylüfer Hanım sultanlardan muhteşem gurur tabloları da aktarır. Yalanı ve
hüznü bu gün noktalayacağım. Gururun hazzını ise yarına bırakacağım. Lütfen
yarını bekleyiniz ve Türk olmanın gururunu bir kere daha tadabilmek için lütfen
bu son bölümü okumayı ihmal etmeyiniz.
/Osman KARA
23.10.2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder