24 Nisan 2013 Çarşamba

Samsun’un Tarım Sektöründeki Bibliyografisi

Dünya görüşü ve siyasi anlayışı bir yana bırakarak, ülkemize çeşitli gezi ve incelemelerde bulunmak üzere gelen yabancı bir heyetin gözlemlediği bir olayı naklederek konumuza girmek istiyoruz.

Yabancı bir heyet Doğu ve Güneydoğu bölgelerine giderler. Tarım dışı bırakılan arazileri görünce, “Türkiye’de o kadar tarım dışı araziler var ki, topraklarının yarısı boş bırakılmış” diyerek şaşkınlıklarını gizleyemezler. Aynı heyet bu kez de Doğu Karadeniz bölgesine gelir. Gümüşhane’nin Harşit vadisinde mola verdiklerinde, bir köylü kadının bir erkeği beline bağladığı bir iple uçurumun kenarına indirdiğini görürler. Adam elindeki çapa ile küçük bir alanı çapalamaya başlar. Yanlarındaki rehbere “bu insanlar ne yapıyor?” diye sorduklarında, rehber (tarım yapıyorlar” diye cevap verir.
“Nasıl olur, burası Türkiye değil mi? Ülkenin bir yanında boş araziler varken, burada 10 metrelik yerde tarım mı yapılıyor” diyerek tepki verirler.

Kıssadan hisse, tarım arazilerimizin yeterince değerlendirilememesinin nedeni öncelikle, dedelerden oğullara ve sonrasında ise torunlara miras yolu ile intikal eden topraklardır. 50 dönümlük arazi nesilden nesile miras yolu ile bölündüğünde 1 dönüme kadar düşer. Dolaysıyla tarımsal alanlar gittikçe daralmaktadır. Ancak tüm bu olumsuzluklara rağmen Türkiye bir tarım ülkesidir. Nitekim bu tablodan Samsun’da payını almakta olup, nüfusun önemli bir bölüme tarımla iştigal eder. Ancak iki bereketli ovanın nimetlerinden yeterince istifade edilebildiği söylenemez. Çünkü tarım sanayine gerekli yatırımlar yapılmamaktadır. Samsun için tarım kenti mi? Sanayi kenti mi? Tartışmalarının yapılması çok anlamsızdır. Çünkü Tarım ile sanayinin birbirlerinden bağımsız olarak düşünülemez. Çünkü tarım geliştikçe tarım sanayi de kendiliğinden gelişmiş olacaktır.

Sanayi sektöründe gelişmiş ülkelerin bu başarılarının altında yine tarımcılık ön plana çıkmaktadır. Ancak tarımda kullanılan teknolojiler, insan iş gücü sayısını düşürdüğünden, bu kez tarımcılıktan sanayiye doğru bir iş gücü akımı oluşmaktadır. Samsun ölçeğinde bugün dahi geleneksel tarımla uğraşan çiftçilerimizin ve köylülerimizin sayısı oldukça fazladır. Oysa bugün az gelişmiş ülkelerde dahi geleneksel tarım metotlarından vazgeçilmektedir. Bafra ve Çarşamba ovalarından elde edilen tarımsal ürünlerin hasadından, paketlenmesine ve pazara sunulmasına kadar olan aşamalarda gerekli olan yatırımlar göz ardı edilmekte ancak yöneticilerin söylemlerinde ise, çok daha farklı tablolar ortaya çıkmaktadır.

Tarımda modernleşme olduğunda, doğal olarak bu gelişme direkt olarak sanayi sektörüne yansıyacaktır. Çünkü sanayi ürünlerine bir talep yaratılacaktır. Olayı tersinden değerlendirdiğimizde ise, sanayi sektörü canlandığında artan gelir düzeyi doğal olarak iyi beslenmeyi  ortaya çıkaracak bu kez de tarım sektörü ön plana çıkacaktır.  Tarımcılık aynı zamanda önemli bir döviz kapısıdır. Sanayileşmiş ülkelere yapılan tarımsal ürün ihracatları yolu ile önemli döviz girdileri sağlanabilmektedir. Tarımsal alanların gerek miraslar yolu ile bölünmesi ve gerekse sanayi yatırımları için parsellenmesi sonucunda yok edilmesi, bir ülkenin geleceği için en önemli handikaptır. Çeşitli politik uygulamalar ile tarım ürünlerine kota konulması, bazı ürünlerin üretilmemesi yönünde teşvikler sağlanması, en iddialı olduğumuz tarım ürünlerinde dahi ithalatı zorunlu hale getirmektedir.

Tarımsal ürünlerin pazarlanmasında özellikle küçük üreticilerin karşılaştığı en önemli zorluk örgütlenmeye önem verilmemesidir. Kooperatifçilik anlayışın tam olarak yerleşmemiş olmaması nedeniyle, bin bir emek ile üretilen tarım ürünleri ne yazık ki maliyetlerinden aşağı bedeller ile satışa sunulmakta veya ürün hasadının daha fazla maliyetler ile yapılması nedeniyle, ürünler tarlalarda çürümeye terk edilmektedir. Samsun’un gelişmesine yönelik en önemli ekonomik enstrümanların başında gelen tarım sektörünün modernleşmesine yönelik adımların hızla atılması gerekmektedir. Gerekli soğuk hava depoları, paketleme ve ambalajlama tesisleri gibi yatırımlara öncelik verilmesi gerekmektedir.

/Süleyman SALUR
24 Nisan 2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder