Samsun’da eksik olan nedir? Sorusunun cevabı her
dönemde aynıdır. Yani “ortak akıl” da buluşamamak ve “Kollektif çalışma ruhu”
oluşturamamaktır. Çözümü ise; tıpkı son günlerde olduğu gibi kentteki
organizasyonlarda sadece protokol kuralları gereği değil, kentteki problemlerin
masaya yatırılarak samimi bir atmosferde birlikte karar mekanizmasını
işletmektir. Ancak bu tür bir yapılanmanın sürekliliğinin sağlanması oldukça
güçtür.
Örneğin Atakum’da bir kent meydanı yapılması
projesi geliştirilir. Ancak bu proje yerine akil adamlar bir başka karar
alırlar. Söz konusu alan kent meydanı olarak değil, havuz olarak yapılmasının
daha doğru proje olduğu gerekçesi ile projeye karşı muhalif bir tavır
sergilenir. İyi de, yürüme mesafesinde 10 dakikalık bir zaman içinde
Karadenizin engin sularında yüzmek varken, bu havuzu kimler tercih edecektir.
Üstelik yine 5 dakikalık bir mesafede de olimpik bir havuz bulunmaktadır. Bu
tür bir düşüncenin denizin ortasına bir havuz yapılması fikri ile eşdeğer olup
aralarında hiçbir fark yoktur.
Yine Samsun’da hiçbir alan yokmuş gibi, yine sahil
bandında bir Emniyet Müdürlüğü binası yapılması gündeme getirilir. Bunun için
hiç kimsenin fikri alınıp sorulmaz. Denizi sadece tablolarda veya seyahatlerde
gören, deniz kenti olmanın ve bu havayı solumanın değerini bilmeyenler, ne
yazık ki böylesine kahredici projeleri
gündeme getirerek kamuoyu oluşturma gayreti içine girerler. Bugün, 5
yıldızlı otel projeleri, lojistik yapılanma, ulaşım ağlarındaki modernizasyon
geleceğin Samsun’unu yaratmakta elbette önemli faktörler olacaktır. Ancak ne yazık ki siyasi irade ile desteklenmeyen
hiçbir projenin bugünkü anlayış ile başarıya ulaşabilmesi mümkün değildir.
Kenti yönetenlerin bir mesai saatlerini
ayırarak, kenti İncesu’dan Belediye
Evleri’ne, Fevzi Çakmak Mahallesinden Kadıköy, Hastanebaşı mahallelerine kadar
olan bölgelerde tıpkı işadamlarına verilen sabah kahvaltıları, ve hizmete
sokulan park ve bahçeleri tanıtım gezilerinde yaptıkları gibi bir inceleme turu
yaptıklarında, öncelikle 500
metre karelik bir alanda en az 10 adet kahvehane ve
üstelik her kahvehanenin içi son sandalyesine kadar dolu bir şekilde, okey
taşlarının veya tavla zarlarının sesleri ile karşılaşacaklardır.
Çünkü son dönemlerde açılışları yapılan tesisler
sadece AVM’ler, kuaför salonları, oto galerileri, restoranlardır. Hizmete
yönelik tesislerin tamamen tüketime yönelik bir ekonomik profil oluşturmaları, bacaların tütecek
tüketim tesisleri projelerinin üretilmemesi, mevcut olanların da geçmişte
özelleştirmeler yolu ile kapatılması, doğal olarak kenti sosyo-gelişmişlik
sıralamalarındaki yerini menfi olarak etkilemektedir. Emekliler kenti
statüsünden bir türlü kurtulamayan kentimiz, başta gıda sektörü olmak üzere pek
çok sektörde atılım yapmaya müsaittir. Ancak bugün hala tüketime yönelik
hizmetler ile gelişim için önemli adımlar atıldığı iddia edilmekte ve kentimizin bu tür projeler ile ilk 20 il
arasına gireceği veya 10 yıl içinde en gelişmiş il olacağı ilan edilmektedir.
Böylesine
bir tablo ile gündem yaratanlar, yani sadece
üretime yönelik hizmetler ile gelişmenin mümkün olabileceği bir sistemi
geliştirdiklerinde, tüm ekonomik
kuralları yerle bir eden yeni bir ekonomik buluşun da sahibi olacaklarından,
gelişmiş ülkeler de aynı modelin patentini satın almak isteyebilirler.
Gerçekler sadece Samsun’un varoşlarında
değil, merkezlerinde de rahatlıkla gözlemlenebilir. Yaklaşan belediye
başkanlıkları seçimlerinde yine adayların demeçlerinde Samsun için bol sıfırlı
yatırım projeleri gündeme getirilerek işsizliğin önleneceği ve hatta civar
illerden dahi işçilerin üretilen projelerin içinde yer almak için kentimize
gelecekleri ifade edilecektir.
10 yıl öncesinde seçimler öncesinde taahhüt edilen
projelerin ne kadarının gerçekleştiği veya gerçekleşmediğini alt alta yazdığımızda, gerçekler tüm açıklığı
ile görülmektedir. Örneğin tüm taahhütler bir yana bırakılıp, sadece Tersane
projesi gerçekleştirilmiş olsa idi, aileleri ile birlikte en az 10 bin kişiye
ekmek kapısı açılmış olacaktı. Bugünlerde yine bu hafta içinde Samsunspor ile
1461 Trabzonspor arasında oynanacak ve bizim için hayati önem taşıyan müsabaka
için, Trabzon’luluk ve Samsun’luluk gibi bölgesel şovenizm kıvılcımları
yayılmaktadır.
Pek çok bölge müdürlüklerinin Trabzon’a
kaydırılması, teşviklerden yararlandırma, kulüplerinin enerji santral projeleri
içinde ortak olarak yer alması elbette Samsun’luları kıskandıran faktörlerdir.
Ancak bu maharetleri gösterenler Trabzon milletvekilleri ve bakanlarıdır. Bu nedenle Trabzon’lu vatandaşların TBMM
çatısı altına gönderdikleri hassasiyeti Samsun’lular olarak gösterebildiğimizde
ve doğru isimleri meclise taşıdığımızda, hiçbir ili veya illeri kendi ilimiz
ile mukayese etmek gibi bir zorunluluğumuz olmayacaktır.
/Süleyman
SALUR
26 Nisan 2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder