26 Nisan 2013 Cuma

Denizin Ortasına Havuz, Ormanın Ortasına Piknik Sahası Yapılmaz

Samsun’da eksik olan nedir? Sorusunun cevabı her dönemde aynıdır. Yani “ortak akıl” da buluşamamak ve “Kollektif çalışma ruhu” oluşturamamaktır. Çözümü ise; tıpkı son günlerde olduğu gibi kentteki organizasyonlarda sadece protokol kuralları gereği değil, kentteki problemlerin masaya yatırılarak samimi bir atmosferde birlikte karar mekanizmasını işletmektir. Ancak bu tür bir yapılanmanın sürekliliğinin sağlanması oldukça güçtür.

Örneğin Atakum’da bir kent meydanı yapılması projesi geliştirilir. Ancak bu proje yerine akil adamlar bir başka karar alırlar. Söz konusu alan kent meydanı olarak değil, havuz olarak yapılmasının daha doğru proje olduğu gerekçesi ile projeye karşı muhalif bir tavır sergilenir. İyi de, yürüme mesafesinde 10 dakikalık bir zaman içinde Karadenizin engin sularında yüzmek varken, bu havuzu kimler tercih edecektir. Üstelik yine 5 dakikalık bir mesafede de olimpik bir havuz bulunmaktadır. Bu tür bir düşüncenin denizin ortasına bir havuz yapılması fikri ile eşdeğer olup aralarında hiçbir fark yoktur.

Yine Samsun’da hiçbir alan yokmuş gibi, yine sahil bandında bir Emniyet Müdürlüğü binası yapılması gündeme getirilir. Bunun için hiç kimsenin fikri alınıp sorulmaz. Denizi sadece tablolarda veya seyahatlerde gören, deniz kenti olmanın ve bu havayı solumanın değerini bilmeyenler, ne yazık ki böylesine kahredici projeleri  gündeme getirerek kamuoyu oluşturma gayreti içine girerler. Bugün, 5 yıldızlı otel projeleri, lojistik yapılanma, ulaşım ağlarındaki modernizasyon geleceğin Samsun’unu yaratmakta elbette önemli faktörler olacaktır. Ancak  ne yazık ki siyasi irade ile desteklenmeyen hiçbir projenin bugünkü anlayış ile başarıya ulaşabilmesi mümkün değildir.

Kenti yönetenlerin bir mesai saatlerini ayırarak,  kenti İncesu’dan Belediye Evleri’ne, Fevzi Çakmak Mahallesinden Kadıköy, Hastanebaşı mahallelerine kadar olan bölgelerde tıpkı işadamlarına verilen sabah kahvaltıları, ve hizmete sokulan park ve bahçeleri tanıtım gezilerinde yaptıkları gibi bir inceleme turu yaptıklarında, öncelikle 500 metre karelik bir alanda en az 10 adet kahvehane ve üstelik her kahvehanenin içi son sandalyesine kadar dolu bir şekilde, okey taşlarının veya tavla zarlarının sesleri ile karşılaşacaklardır.

Çünkü son dönemlerde açılışları yapılan tesisler sadece AVM’ler, kuaför salonları, oto galerileri, restoranlardır. Hizmete yönelik tesislerin tamamen tüketime yönelik bir ekonomik  profil oluşturmaları, bacaların tütecek tüketim tesisleri projelerinin üretilmemesi, mevcut olanların da geçmişte özelleştirmeler yolu ile kapatılması, doğal olarak kenti sosyo-gelişmişlik sıralamalarındaki yerini menfi olarak etkilemektedir. Emekliler kenti statüsünden bir türlü kurtulamayan kentimiz, başta gıda sektörü olmak üzere pek çok sektörde atılım yapmaya müsaittir. Ancak bugün hala tüketime yönelik hizmetler ile gelişim için önemli adımlar atıldığı iddia edilmekte  ve kentimizin bu tür projeler ile ilk 20 il arasına gireceği veya 10 yıl içinde en gelişmiş il olacağı ilan edilmektedir.

 Böylesine bir tablo ile gündem yaratanlar, yani sadece  üretime yönelik hizmetler ile gelişmenin mümkün olabileceği bir sistemi geliştirdiklerinde,  tüm ekonomik kuralları yerle bir eden yeni bir ekonomik buluşun da sahibi olacaklarından, gelişmiş ülkeler de aynı modelin patentini satın almak isteyebilirler. Gerçekler sadece  Samsun’un varoşlarında değil, merkezlerinde de rahatlıkla gözlemlenebilir. Yaklaşan belediye başkanlıkları seçimlerinde yine adayların demeçlerinde Samsun için bol sıfırlı yatırım projeleri gündeme getirilerek işsizliğin önleneceği ve hatta civar illerden dahi işçilerin üretilen projelerin içinde yer almak için kentimize gelecekleri ifade edilecektir.

10 yıl öncesinde seçimler öncesinde taahhüt edilen projelerin ne kadarının gerçekleştiği veya gerçekleşmediğini  alt alta yazdığımızda, gerçekler tüm açıklığı ile görülmektedir. Örneğin tüm taahhütler bir yana bırakılıp, sadece Tersane projesi gerçekleştirilmiş olsa idi, aileleri ile birlikte en az 10 bin kişiye ekmek kapısı açılmış olacaktı. Bugünlerde yine bu hafta içinde Samsunspor ile 1461 Trabzonspor arasında oynanacak ve bizim için hayati önem taşıyan müsabaka için, Trabzon’luluk ve Samsun’luluk gibi bölgesel şovenizm kıvılcımları yayılmaktadır.

Pek çok bölge müdürlüklerinin Trabzon’a kaydırılması, teşviklerden yararlandırma, kulüplerinin enerji santral projeleri içinde ortak olarak yer alması elbette Samsun’luları kıskandıran faktörlerdir. Ancak bu maharetleri gösterenler Trabzon milletvekilleri ve bakanlarıdır.  Bu nedenle Trabzon’lu vatandaşların TBMM çatısı altına gönderdikleri hassasiyeti Samsun’lular olarak gösterebildiğimizde ve doğru isimleri meclise taşıdığımızda, hiçbir ili veya illeri kendi ilimiz ile mukayese etmek gibi bir zorunluluğumuz olmayacaktır. 

/Süleyman SALUR
26 Nisan 2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder