1970’li yılların başına kadar Samsun’da en yüksek
bina şu an bulvar yolunun geçtiği, kilisenin üst tarafında yer alan Celal
Şişik’e ait yaklaşık 7-8 katlı bina idi. Samsun’un her noktasından rahatlıkla
görülebiliyordu.
Bugün ise gelişen teknoloji ve modern mimarilerin
eseri olarak 50 ve hatta 60 kata kadar olan binalar inşa edilmekte ve
dolaysıyla kentlerin silüetleri hızla değişmektedir. Kentlerin yapılanmasında
çağın gereksinimlerine uyabilmek için, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, gerek
Büyükşehir ve gerekse belde belediyelerimize örnek teşkil edebilecek çok önemli
bir projeye start vermiştir. Söz konusu proje kapsamında dünyanın en yüksek binaların
yer aldığı Japonya başta almak üzere ABD, İngiltere, Londra ve İspanya gibi ülkelerde bir araştırma ve
inceleme ekibi oluşturmuştur.
Şehir plancıları, mimarlar, , inşaat elektronik ve
makine mühendisleri, imar hukukçularının yer alacağı heyet, gerekli inceleme ve araştırmaları sonucunda
İstanbul için “Yüksek Yapılar ve Çevre Yasası” oluşturulacak ve dolaysıyla tüm
çarpık yapılaşmalara davetiye çıkaran uygulamalar ortadan kaldırılacaktır. Şimdi
Samsun’u yönetenlere sormak gerekir. Kentin gelişimine yönelik uygulanacak
projelere ilişkin ilgili meslek odaları ve kuruluşlar ile bugüne kadar bir
koordinasyon sağlanarak kentin yapılaşmasına ilişkin istişareler yapılmış
mıdır veya yapılmakta mıdır?. Örneğin,
yeni imara açılan yerler hangi kriterlere göre tespit edilmektedir. Ayrıca
kentimizin şöyle bir handikabı bulunmaktadır. Fiziki anlamda gelişmiş bulunan
dünyanın çeşitli kentlerinde inceleme yapmak üzere İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından
oluşturulan komisyon benzeri bir yapılanma modelinin gerçekleşmesi, kentimiz
için uzak bir ihtimaldir. Çünkü Samsun’da müşterek karar vermek gibi bir misyon
oluşmamıştır.
Çünkü belediyelerimiz genellikle özellikle mimari
konularda ilgili odalar ile kontakt kurmak ve ortak akılda birleşmek yerine
çatışma ortamı yaratacak uygulamaların altına imza atmayı tercih etmektedirler.
Çünkü odalar kendi siyasi görüşlerini benimsemeyen insanlar topluluğundan
oluşmuştur. Dolaysıyla bu tür kuruluşlar ile işbirliği yapmanın muhalefet ile
işbirliği yapmaktan farkı yoktur. Oysa ortak amaç, Samsun’un daha müreffeh ve
yaşanabilir kentler arasında yerini almasıdır. Sosyo ekonomik yapısının
güçlendirilmesidir. Geleceğin Samsun’un temellerini atmaktır. Marka bir şehir
modeli oluşturmaktır. Bu tür hasletler
de her tür siyasi yapılanmanın üstündedir. Kente çakılacak her çivi kutsaldır.
Gelecek nesillerin refahı ve mutluluğudur. Siyasi rantların hesap
metodolojisinde yer almayacağı tek faktör olan Samsun’un gelişmesine yönelik
hamleler her kim tarafından gündeme getirilirse getirilsin kesinlikle
desteklenmelidir.
İmar Master Planlarının hazırlanması aşamasında
katılımcılık sağlanamaz ise, tartışmaların ve problemlerin yaşanması kaçınılmaz
olacaktır. Nitekim Samsun’da tesis edilen Hafif Raylı Sistem Projesi, otogar,
yabancılar pazarı, Saathane Meydanı, alt ve üst geçit projeleri benzeri
projelerde yaşanan tartışmaların odağında, katılımcılığa açık bir politikanın
uygulanmaması yatmaktadır. Söz konusu katılımcılık tesis edilirken, tıpkı
OMV’nin ÇED raporunun gerekliliklerinden olan “Halkı Bilgilendirme Toplantısı”
prosedürünü geçiştirmek için ilgisiz kişiler ile yaptığı toplantılar modunda
yani “dostlar alışverişte görsün” misali bir iki yandaş mimar veya mühendisler
ile gerçekleştirilmemelidir.
Hükümetin belediyelerin uhdesinde bulunan imar
yetkilerinin kısıtlanması ile ilgili başlattığı İmar Yasa Taslağı,
belediyelerin encümen toplantılarında en çok tartışmalara neden olan imara
açılacak yerler konusunun gündemden kalkmasını sağlayacak önemli bir adımdır.
Dolaysıyla rant kapıları kısmen de olsa kapatılmış olacaktır. Özellikle seçim
arefelerinde belediyelerin insiyatiflerini kullanarak kentlerde mimari
çarpıklıklara yol açan uygulamaları, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının
kontrolüne tabi tutulacağı için imar konusundaki problemler ortadan
kaldırılacaktır. Encümen toplantılarında zaman içinde yaşanan tartışmaların
odağını genellikle imar konusundaki görüş ayrılıklarının bulunduğu
düşünüldüğünde, hükümetin belediyelerin imar konusunda yetkileri konusundaki kısıtlama kararının
olumlu olduğunu düşünmekteyiz.
/Süleyman
SALUR
17 Nisan 2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder