Gazete sütunlarında ve söylenlerle, söyleşilerde
uçurulan Samsun tanımlaması neyazık ki gerçeklerle uyuşmuyor. Samsun’un
geleceğini aydınlatacak projeler bir türlü gerçekleşmiyor. Hele de bu tür
projeleri müjdeleyenler milletvekillerimiz ise, biliniz ki gerçekleşmeyecektir.
Sayın milletvekillerimiz 2004 yılını “Samsun Teşvik Yasası kapsamına alındı”
müjdelerini vererek geçirdiler. Samsun’a yatırım akacak, işşsizliğin beli
kırılacaktı.
Ne oldu? Doğudan batısına, kuzeyden güneyine kadar
tüm Karadeniz illeri teşvik kapsamına alınırken, sadece evet sadece, Samsun
teşvik kapsamı dışında bırakıldı. Samsunlu yatırımcı sevinmeyi beklerken, adeta
cezalandırıldı ve Samsun dışına itildi. Teşvik olmayınca Samsun, “Cazibeli
İller” kapsamına alınacak vaadi uçuruldu. İlgili bakan Samsun’a geldi ve dalga
geçer gibi cazibeli illeri Samsun’da açıkladı. Herkes şaşkındı. Samsun bu kezde
dışlanmıştı. Açıklama yapılırken iktidarın Samsunlu milletvekilleri ile yerel
yöneticilerde salondaydı. Gözlerinin içine baka baka yapılan bu açıklama
karşısında susutular. Sonuç yine hayal
kırıklığıydı.
Tersane müjdesi verildi. Sonuç yine fiyaskoydu.
Seçimlerde çıkar aleti olmaktan öteye geçmedi. “Bakü-Ceyhan Boru Hattı Projesi’nin” merkezi
Samsun olacaktı. Ordu’lu bakan bizim siyasilerden daha baskın çıktı ve projenin
merkezi Ordu’ya kaydırıldı. Turizm merkezi oluyorduk. Henüz tık yok. Lojistik
merkez olacağımız tezleri de henüz askıda. En son yapılan törenle
“Samsun-Kavkaz Tren Free Hattı” Projesine imza atıldı. Samsun adına ihracaat
rakamlarını artırması dışında ne gibi katkıları olacak tam bilinmiyor ama
umarım bu projede yarım kalmaz. Hatırlayacağınız gibi bu konuları zaman zaman
gündeme getiriyorum. Bu tekrarlar belki de okuycularımı sıkıyordur. Ama bu
yakınmaların bir türlü sonu gelmiyor. Neredeyse, ortaya atılan her müjde bir
şekilde fiyasko ile sonuçlanıyor.
Bunun nedenlerini araştırmak ve unutturmamak adına
bu yanlışları hatırlatmakta yarar görüyorum. Bugün bunları bir kez daha yazmama
neden olan ise, geçtiğimiz hafta yerel basında yer alan bu tür bir olumsuz
gelişme haberiydi. Habere göre; Türkiye’de “Sağlik Serbest Bölgeleri” Kurulması
yönünde Sağlık ve Ekonomi Bakanlıkları’nın hazırladıkları taslakta sona
gelinirken, Samsun’un bu taslakta adı geçmiyordu.
Oysa hatırlanacağı gibi uzun bir süredir Samsun’un
bölgenin sağlık merkezi olması yönünde önemli yatırımlar yapılıyor ve çabalar
harcanıyordu. Samsun Türkiye’nin tek cerrahi alet üretim merkezidir.
Anadolu’nun tek ilaç fabrikası Samsun’dadır. Hepsi bir yana bu projeyi
Türkiye’nin gündemine taşıyan da Samsun’du.
Bu konuda, “Sağlık Kenti Samsun” adı ile bir de
dernek kurulmuştu. Bu derneğin eski Başkanı Sayın Dr. Köksal Holoğlu ile yeni
Başkanı Sayın Dr. Hayati Ergür’de şimdi şaşkınlıklarını gizlemiyor ve Samsunlu
siyasilere sesleniyorlardı. Madem bu proje Samsun için gerekli, o halde
Samsun’u temsil eden siyasilerimiz bu kez olsun bu çağrıya sessiz kalmamalıdır.
İş işten geçmeden gerekli desteği sağlamalıdırlar.
“Samsun bölgenin yıldızıdır. Yakında bunu herkes görecektir”
veya yapılan rutin işleri sıralayıp, “Samsun dönemimizde çok gelişti” diye
açıklamalar yapan milletvekillerimize düşen görev, destekten öteye bu konuyu
mutlaka Samsun lehine sonuçlandırmak olmalıdır.
Bugüne kadar bu projelerin tekinin dahi
gerçekleşmediği Samsun’un içine düştüğü durum üzücüdür. Hemen her konuda
(Eğitim, işsizlik, yaşanabilirlik, ekonomi sıralaması) Türkiye ortalamasının
altında kalan Samsun’un durumunu, geçtiğimiz haftalarda Sayın Osman Kara
gazetede ki köşesinde sayısal verilerle çok güzel açıklamıştı. Sayın Kara’nın
Samsun Valiliği ile Samsun Ticaret ve Sanayi Odası’nın iktisadi raporlarından
aldığı bu verilere gore;
Samsun 2008 de 5229, 2009 da 707, 2010 da 9407,
2011 de 8305 kişi göç vermişti. Bir kent neden göç verir? İnsanlar o kentte karnını doyuramıyorsa veya huzurlu
değillerse, şartları daha iyi kentlere giderler. Samsun 2001 itibariyle kişi
başına düşen gayri safi yurtiçi hasılatı sıralamasında 37. sıradadır. Samsun’un
banka mevduatında ilk üç sırada yer aldığı şeklinde halk arasında çok yaygın
olan kanı da bu verilere göre doğru değildir. Gerçek olan, Samsunlunun
birikimlerini gösteren mevduat miktarı çok düşüktür ve de hızla azalmaktadır.
Buna mukabil kredi stokları artmaktadır. Yani Samsunlular olarak maddi
birikimlerimiz süratle azalırken borçlarımız artmaktadır. 2011 verilerine göre
kişi başı mevduatta Türkiye 36.sı, kredi stokunda Türkiye 28. sidir. Samsun
protesto olan senet sıralamasında, 2000 yılında Türkiye 19.sı iken, 2011 de
Türkiye 10.lılğına yükselmiştir.
Sonuç olarak söylemek gerekirse, bu rakamların
anlamı Samsun’un sürekli kan kaybettiği gerçeğidir.
Bu kötüye gidiş sadece bugünün sorunu değildir. Her
türlü olanağa sahip olmasına rağmen, Samsun adına işler bu kadar kötü gidiyorsa
bu işin bir de sorumlusu olması gerekmez mi? Oysa Samsun Halkı üzerine düşeni
de yapmış ve daha iyi hizmet alabilmenin yolu olarak görülen iktidar olan
partilerine destek vermiş ve her dönem en yüksek sayıda milletvekilini iktidar
partilerine vermiştir. Eğer buna rağmen durum git gide kötüleşiyorsa, bunun
sorumlusu da en başta yıllardır Samsunluya pembe tablolar çizen ve hiç bir
önemli vaatlerini yerine getiremeyen iktidar milletvekillerimiz olmalıdır. Eğer siyasetçinin görevi oyunu aldığı
insanların haklarını en güzel şekilde korumak ve onlara daha iyi yaşam şartları
sağlamak ise, Samsun adına yukarıda ki sonucu çıkartmak yanlış olmasa gerekir.
O zaman Samsun Halkı da kötü gidişten yakınmak
yerine nerede yanlış yaptığı konusunda kendisini sorgulamak zorundadır. Samsunlu
seçimlerde tercihini kullanırken kenti adına kar-zarar hesabı yapmak yerine,
takım tutar gibi oy vermeyi sürdürdüğü sürece bu olumsuzluklar sürecektir. Ve
de tüm olanaklarına rağmen Samsun, devletten yardım alarak yaşamayı
sürdürebilen insanların, işsizlerin ve üniversiteyi bitirdiği halde kendi
kentine dönemeyen gençlerin sayısının hızla arttığı iller sıralamasında ilk
sıralarda yer almaya mahkûm olacaktır.
Samsunumuzun çok daha güzel yaşam koşullarına
kavuşması dileğiyle, iyi haftalar..
/Sadi SUBAŞI
25 Şubat 2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder