25 Şubat 2013 Pazartesi

Samsun Adına Umut Verici Projeler Bir Türlü Gerçekleşmiyor. Neden?

Gazete sütunlarında ve söylenlerle, söyleşilerde uçurulan Samsun tanımlaması neyazık ki gerçeklerle uyuşmuyor. Samsun’un geleceğini aydınlatacak projeler bir türlü gerçekleşmiyor. Hele de bu tür projeleri müjdeleyenler milletvekillerimiz ise, biliniz ki gerçekleşmeyecektir. Sayın milletvekillerimiz 2004 yılını “Samsun Teşvik Yasası kapsamına alındı” müjdelerini vererek geçirdiler. Samsun’a yatırım akacak, işşsizliğin beli kırılacaktı.

Ne oldu? Doğudan batısına, kuzeyden güneyine kadar tüm Karadeniz illeri teşvik kapsamına alınırken, sadece evet sadece, Samsun teşvik kapsamı dışında bırakıldı. Samsunlu yatırımcı sevinmeyi beklerken, adeta cezalandırıldı ve Samsun dışına itildi. Teşvik olmayınca Samsun, “Cazibeli İller” kapsamına alınacak vaadi uçuruldu. İlgili bakan Samsun’a geldi ve dalga geçer gibi cazibeli illeri Samsun’da açıkladı. Herkes şaşkındı. Samsun bu kezde dışlanmıştı. Açıklama yapılırken iktidarın Samsunlu milletvekilleri ile yerel yöneticilerde salondaydı. Gözlerinin içine baka baka yapılan bu açıklama karşısında  susutular. Sonuç yine hayal kırıklığıydı.

Tersane müjdesi verildi. Sonuç yine fiyaskoydu. Seçimlerde çıkar aleti olmaktan öteye geçmedi.    “Bakü-Ceyhan Boru Hattı Projesi’nin” merkezi Samsun olacaktı. Ordu’lu bakan bizim siyasilerden daha baskın çıktı ve projenin merkezi Ordu’ya kaydırıldı. Turizm merkezi oluyorduk. Henüz tık yok. Lojistik merkez olacağımız tezleri de henüz askıda. En son yapılan törenle “Samsun-Kavkaz Tren Free Hattı” Projesine imza atıldı. Samsun adına ihracaat rakamlarını artırması dışında ne gibi katkıları olacak tam bilinmiyor ama umarım bu projede yarım kalmaz. Hatırlayacağınız gibi bu konuları zaman zaman gündeme getiriyorum. Bu tekrarlar belki de okuycularımı sıkıyordur. Ama bu yakınmaların bir türlü sonu gelmiyor. Neredeyse, ortaya atılan her müjde bir şekilde fiyasko ile sonuçlanıyor.

Bunun nedenlerini araştırmak ve unutturmamak adına bu yanlışları hatırlatmakta yarar görüyorum. Bugün bunları bir kez daha yazmama neden olan ise, geçtiğimiz hafta yerel basında yer alan bu tür bir olumsuz gelişme haberiydi. Habere göre; Türkiye’de “Sağlik Serbest Bölgeleri” Kurulması yönünde Sağlık ve Ekonomi Bakanlıkları’nın hazırladıkları taslakta sona gelinirken, Samsun’un bu taslakta adı geçmiyordu.

Oysa hatırlanacağı gibi uzun bir süredir Samsun’un bölgenin sağlık merkezi olması yönünde önemli yatırımlar yapılıyor ve çabalar harcanıyordu. Samsun Türkiye’nin tek cerrahi alet üretim merkezidir. Anadolu’nun tek ilaç fabrikası Samsun’dadır. Hepsi bir yana bu projeyi Türkiye’nin gündemine taşıyan da Samsun’du.

Bu konuda, “Sağlık Kenti Samsun” adı ile bir de dernek kurulmuştu. Bu derneğin eski Başkanı Sayın Dr. Köksal Holoğlu ile yeni Başkanı Sayın Dr. Hayati Ergür’de şimdi şaşkınlıklarını gizlemiyor ve Samsunlu siyasilere sesleniyorlardı. Madem bu proje Samsun için gerekli, o halde Samsun’u temsil eden siyasilerimiz bu kez olsun bu çağrıya sessiz kalmamalıdır. İş işten geçmeden gerekli desteği sağlamalıdırlar.

“Samsun bölgenin yıldızıdır. Yakında bunu herkes görecektir” veya yapılan rutin işleri sıralayıp, “Samsun dönemimizde çok gelişti” diye açıklamalar yapan milletvekillerimize düşen görev, destekten öteye bu konuyu mutlaka Samsun lehine sonuçlandırmak olmalıdır.

Bugüne kadar bu projelerin tekinin dahi gerçekleşmediği Samsun’un içine düştüğü durum üzücüdür. Hemen her konuda (Eğitim, işsizlik, yaşanabilirlik, ekonomi sıralaması) Türkiye ortalamasının altında kalan Samsun’un durumunu, geçtiğimiz haftalarda Sayın Osman Kara gazetede ki köşesinde sayısal verilerle çok güzel açıklamıştı. Sayın Kara’nın Samsun Valiliği ile Samsun Ticaret ve Sanayi Odası’nın iktisadi raporlarından aldığı bu verilere gore;

Samsun 2008 de 5229, 2009 da 707, 2010 da 9407, 2011 de 8305 kişi göç vermişti. Bir kent neden göç verir? İnsanlar o  kentte karnını doyuramıyorsa veya huzurlu değillerse, şartları daha iyi kentlere giderler. Samsun 2001 itibariyle kişi başına düşen gayri safi yurtiçi hasılatı sıralamasında 37. sıradadır. Samsun’un banka mevduatında ilk üç sırada yer aldığı şeklinde halk arasında çok yaygın olan kanı da bu verilere göre doğru değildir. Gerçek olan, Samsunlunun birikimlerini gösteren mevduat miktarı çok düşüktür ve de hızla azalmaktadır. Buna mukabil kredi stokları artmaktadır. Yani Samsunlular olarak maddi birikimlerimiz süratle azalırken borçlarımız artmaktadır. 2011 verilerine göre kişi başı mevduatta Türkiye 36.sı, kredi stokunda Türkiye 28. sidir. Samsun protesto olan senet sıralamasında, 2000 yılında Türkiye 19.sı iken, 2011 de Türkiye 10.lılğına yükselmiştir.

Sonuç olarak söylemek gerekirse, bu rakamların anlamı Samsun’un sürekli kan kaybettiği gerçeğidir.
Bu kötüye gidiş sadece bugünün sorunu değildir. Her türlü olanağa sahip olmasına rağmen, Samsun adına işler bu kadar kötü gidiyorsa bu işin bir de sorumlusu olması gerekmez mi? Oysa Samsun Halkı üzerine düşeni de yapmış ve daha iyi hizmet alabilmenin yolu olarak görülen iktidar olan partilerine destek vermiş ve her dönem en yüksek sayıda milletvekilini iktidar partilerine vermiştir. Eğer buna rağmen durum git gide kötüleşiyorsa, bunun sorumlusu da en başta yıllardır Samsunluya pembe tablolar çizen ve hiç bir önemli vaatlerini yerine getiremeyen iktidar milletvekillerimiz olmalıdır.    Eğer siyasetçinin görevi oyunu aldığı insanların haklarını en güzel şekilde korumak ve onlara daha iyi yaşam şartları sağlamak ise, Samsun adına yukarıda ki sonucu çıkartmak yanlış olmasa gerekir.

O zaman Samsun Halkı da kötü gidişten yakınmak yerine nerede yanlış yaptığı konusunda kendisini sorgulamak zorundadır. Samsunlu seçimlerde tercihini kullanırken kenti adına kar-zarar hesabı yapmak yerine, takım tutar gibi oy vermeyi sürdürdüğü sürece bu olumsuzluklar sürecektir. Ve de tüm olanaklarına rağmen Samsun, devletten yardım alarak yaşamayı sürdürebilen insanların, işsizlerin ve üniversiteyi bitirdiği halde kendi kentine dönemeyen gençlerin sayısının hızla arttığı iller sıralamasında ilk sıralarda yer almaya mahkûm olacaktır.

Samsunumuzun çok daha güzel yaşam koşullarına kavuşması dileğiyle, iyi haftalar..

/Sadi SUBAŞI
25 Şubat 2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder