Dün SES Samsun
Şube Başkanı aradı. SES
Genel Başkanının Gazi
Devlet Hastanesinde konferans
vereceğini bildirdi. Sevindim. İlk sevincim,
kamu hastane salonlarının
sendikalara tahsis edilmesi
oldu. Önceki dönemlerden yaşananları
düşününce bu bile
umut verici. Sayın genel
Başkan, Kamu Hastane
Birlikleri ve Kamu-Özel
ortaklığı yapılacak Şehir Hastaneleri ile
ilgili çok önemli
bilgiler verdi. Bakış açısı
ve sunumu etkileyiciydi. Keşke Samsun’da
Sağlık Hizmeti alan
herkes bu sunumu
dinleyebilseydi. Şehir
Hastaneleri adı altında
kamusal sağlık alanının
nasıl sermayederlere peş-keş
çekildiğinin öyküsüydü
anlatılan.. Bizim bildiğimiz bir
öyküydü bu aslında. SEKA’dan, Tekel’den, Telekom’dan,
vb.
Şehir
Hastaneleri konusu tamamen
bir politik oyuna
dönüştü. İktidar sahipleri kurulacak
Şehir Hastanelerinin Yargı
Ve Bürokratik Oligarşi
tarafından engellendiğini
söylüyor. Bu konuda yargıyı suçluyor. Kimse yeni
hastaneler açılmasına karşı
olamaz. Ama metodun kamusal
olması ön şarttır. Kamusal kaynak
ile 2 birime
yapacağınız hastaneyi 500
birime yaparsanız, Bu ülkede
bu kadar aç, yoksul
varken, Birileri bu yağlı
böreğe itiraz eder. Şimdiye
kadar Kayseri hariç
hiç bir hastaneye
başlanmamıştır. Yapılan tüm ihaleler
kamu yararı olmadığı
için iptal edilmiştir. Evet kamu
yararı olmadığı için..
“Türk Tabipleri Birliği yeni, modern hastaneler
yapılmasına karşı değildir. Bizim istediğimiz bilimin gereklerine uygun
biçimde, kente ve çevreye saygılı, kamu yararı gözetilecek biçimde ve mevcut
hastaneler korunarak yeni yatırımların yapılmasıdır. Tüm bunların tersine
uygulamalara karşı çıkmamız ‘ayak bağı’ olmaya çalışmamızdan değil,
insanlığımızın, hekimliğimizin, kamu kurumu niteliğinde meslek örgütü
olmamızın, kamu yararını gözetiyor olmamızın gereğidir.” Neler yazmıştık. Söylemiştik?
TTB’nin görüşlerini tekrar
yazıyorum: Şehir Hastaneleri konusu Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın
Konya’da yaptığı konuşma ile gündeme tekrar taşınmıştır. Gündeme taşınma
biçimini teşkil eden “kuvvetler ayrılığı” kavramı, olmalı mıdır, Türkiye’de var
mıdır, demokrasi ile yönetildiği iddia edilen bir ülkede Başbakan yargıyı
kendine ayak bağı olarak görebilir mi başlıkları üzerinden kamuoyunda ve
siyasetçiler arasında tartışılmaktadır. Biz bu tartışmaların ötesinde Şehir
Hastaneleri hakkındaki gerçekleri yurttaşlarımızın dikkatine sunmakta büyük
yarar görmekteyiz. Zira bunun gerek Başbakan gerekse Sağlık Bakanlığı
tarafından yapılmadığını, konunun “vitrin” tarafıyla kamuoyu yaratılmaya
çalışıldığını tespit etmekteyiz.
Çok çarpıcı bir durumdur, bu süreçte şimdiye kadar 13
ihale yapılmıştır, ödenecek paralar, şirketlerle yapılan sözleşmelerin esaslı
unsurları hiçbir biçimde kamuoyuyla paylaşılmamakta, sürecin can alıcı yönleri
kamuoyundan gizlenmektedir. Bunun da ötesinde kimi zaman gerçeği yansıtmayan
açıklamalar yapılmaktadır. Türk Tabipleri Birliği de bu bilgilere ancak açtığı
davalarda gelen belgeler aracılığıyla ulaşabilmektedir.
Sağlık Bakanlığı’nın bugüne kadar yaptığı 13 ihale
ile belirlenebildiği kadarıyla önümüzdeki 25 yıl için 50 Milyar TL’nin üzerinde
bir kamu borcu oluşmuştur. Verilerine ulaştığımız sekiz ihalede bugünün
rakamlarıyla yaklaşık 3 milyar 880 milyon TL sabit yatırım öngörülmekte, buna
karşılık sadece “kira” adı altında 25 yılda ihaleyi alan şirketlere yaklaşık 26
milyar 500 milyon TL sabit yatırım
bedelinin üzerinde fazladan paralar ödeneceği görülmektedir! Yapılan yatırımın
sekiz katı sadece “kira” ödemesinden söz ediyoruz. Bir fikir vermesi bakımından
çok yeni bir ihaleyi hatırlamakta yarar var. İki boğaz köprüsü ve tüm
otoyolları kapsayan bir özelleştirme için elde edilecek gelir 5 milyar 720
milyon dolardır. Sadece sekiz ihalenin kamu zararı köprü ve otoyol
özelleştirmesinden elde edilecek gelirin 2,6 katıdır!
Şirketlere ödenecek para sadece kira bedeli
değildir. Hastanelerde görüntüleme, laboratuar, bilgi işlem, güvenlik,
temizlik, yemekhane gibi aklınıza gelen tüm hizmetler yine bu şirketlere
bırakılmakta, bunlar için de bu şirketlere “hizmet bedeli” adı altında yüksek
paralar ödenmesi karara bağlanmaktadır. Üstelik yeni bir yasa tasarısıyla sağlık
hizmetlerinin tümünün de bu şirketlere bırakılması söz konusudur. Devam edeceğiz. Çünkü bu,
bu ülkede yüzyılın
kamusal kaynakları sermaye
birikimine aktarım projesidir.
/Cem ŞAHAN
02 Mart 2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder