2 Mart 2013 Cumartesi

Efsane Şehir Hastaneleri

Dün  SES  Samsun  Şube  Başkanı  aradı. SES  Genel  Başkanının  Gazi  Devlet  Hastanesinde  konferans  vereceğini  bildirdi. Sevindim. İlk  sevincim,  kamu  hastane  salonlarının  sendikalara  tahsis  edilmesi  oldu. Önceki  dönemlerden  yaşananları  düşününce  bu  bile  umut  verici. Sayın  genel  Başkan,  Kamu  Hastane  Birlikleri  ve  Kamu-Özel  ortaklığı  yapılacak  Şehir Hastaneleri  ile  ilgili  çok  önemli  bilgiler  verdi. Bakış  açısı  ve  sunumu  etkileyiciydi. Keşke  Samsun’da  Sağlık  Hizmeti  alan  herkes  bu  sunumu  dinleyebilseydi. Şehir  Hastaneleri  adı  altında  kamusal  sağlık  alanının  nasıl  sermayederlere  peş-keş  çekildiğinin öyküsüydü  anlatılan.. Bizim  bildiğimiz  bir  öyküydü  bu  aslında. SEKA’dan, Tekel’den, Telekom’dan, vb.

Şehir  Hastaneleri  konusu  tamamen  bir  politik  oyuna  dönüştü. İktidar  sahipleri  kurulacak  Şehir  Hastanelerinin  Yargı  Ve  Bürokratik  Oligarşi  tarafından engellendiğini  söylüyor. Bu  konuda  yargıyı suçluyor. Kimse  yeni  hastaneler  açılmasına  karşı  olamaz. Ama  metodun  kamusal  olması  ön  şarttır. Kamusal  kaynak  ile  2  birime  yapacağınız  hastaneyi  500  birime  yaparsanız, Bu  ülkede  bu  kadar  aç, yoksul  varken, Birileri  bu  yağlı  böreğe  itiraz  eder. Şimdiye  kadar  Kayseri  hariç  hiç  bir  hastaneye  başlanmamıştır. Yapılan  tüm  ihaleler  kamu  yararı  olmadığı  için  iptal  edilmiştir. Evet  kamu  yararı  olmadığı  için..

“Türk Tabipleri Birliği yeni, modern hastaneler yapılmasına karşı değildir. Bizim istediğimiz bilimin gereklerine uygun biçimde, kente ve çevreye saygılı, kamu yararı gözetilecek biçimde ve mevcut hastaneler korunarak yeni yatırımların yapılmasıdır. Tüm bunların tersine uygulamalara karşı çıkmamız ‘ayak bağı’ olmaya çalışmamızdan değil, insanlığımızın, hekimliğimizin, kamu kurumu niteliğinde meslek örgütü olmamızın, kamu yararını gözetiyor olmamızın gereğidir.” Neler  yazmıştık. Söylemiştik?

TTB’nin  görüşlerini  tekrar  yazıyorum: Şehir Hastaneleri konusu Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın Konya’da yaptığı konuşma ile gündeme tekrar taşınmıştır. Gündeme taşınma biçimini teşkil eden “kuvvetler ayrılığı” kavramı, olmalı mıdır, Türkiye’de var mıdır, demokrasi ile yönetildiği iddia edilen bir ülkede Başbakan yargıyı kendine ayak bağı olarak görebilir mi başlıkları üzerinden kamuoyunda ve siyasetçiler arasında tartışılmaktadır. Biz bu tartışmaların ötesinde Şehir Hastaneleri hakkındaki gerçekleri yurttaşlarımızın dikkatine sunmakta büyük yarar görmekteyiz. Zira bunun gerek Başbakan gerekse Sağlık Bakanlığı tarafından yapılmadığını, konunun “vitrin” tarafıyla kamuoyu yaratılmaya çalışıldığını tespit etmekteyiz.

Çok çarpıcı bir durumdur, bu süreçte şimdiye kadar 13 ihale yapılmıştır, ödenecek paralar, şirketlerle yapılan sözleşmelerin esaslı unsurları hiçbir biçimde kamuoyuyla paylaşılmamakta, sürecin can alıcı yönleri kamuoyundan gizlenmektedir. Bunun da ötesinde kimi zaman gerçeği yansıtmayan açıklamalar yapılmaktadır. Türk Tabipleri Birliği de bu bilgilere ancak açtığı davalarda gelen belgeler aracılığıyla ulaşabilmektedir.

Sağlık Bakanlığı’nın bugüne kadar yaptığı 13 ihale ile belirlenebildiği kadarıyla önümüzdeki 25 yıl için 50 Milyar TL’nin üzerinde bir kamu borcu oluşmuştur. Verilerine ulaştığımız sekiz ihalede bugünün rakamlarıyla yaklaşık 3 milyar 880 milyon TL sabit yatırım öngörülmekte, buna karşılık sadece “kira” adı altında 25 yılda ihaleyi alan şirketlere yaklaşık 26 milyar 500 milyon TL  sabit yatırım bedelinin üzerinde fazladan paralar ödeneceği görülmektedir! Yapılan yatırımın sekiz katı sadece “kira” ödemesinden söz ediyoruz. Bir fikir vermesi bakımından çok yeni bir ihaleyi hatırlamakta yarar var. İki boğaz köprüsü ve tüm otoyolları kapsayan bir özelleştirme için elde edilecek gelir 5 milyar 720 milyon dolardır. Sadece sekiz ihalenin kamu zararı köprü ve otoyol özelleştirmesinden elde edilecek gelirin 2,6 katıdır!

Şirketlere ödenecek para sadece kira bedeli değildir. Hastanelerde görüntüleme, laboratuar, bilgi işlem, güvenlik, temizlik, yemekhane gibi aklınıza gelen tüm hizmetler yine bu şirketlere bırakılmakta, bunlar için de bu şirketlere “hizmet bedeli” adı altında yüksek paralar ödenmesi karara bağlanmaktadır. Üstelik yeni bir yasa tasarısıyla sağlık hizmetlerinin tümünün de bu şirketlere bırakılması söz konusudur. Devam  edeceğiz. Çünkü  bu,  bu  ülkede  yüzyılın  kamusal  kaynakları  sermaye  birikimine  aktarım  projesidir.

/Cem ŞAHAN
02 Mart 2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder