Samsun Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü'nün dün
Samsun'daki 3'ü özel 6 hastaneye 'tıbbi atık' nedeniyle kestiği para cezası;
hastanelerin dudaklarını uçuklattı.. Buradan hastanelere 'niye bu kadar
astronomik ceza kestiniz' filan diyecek değilim.. Bunu hastanelerin
yöneticileri yapacaklarını söyledi.. Cezaların çok ağır olduğunu vurguladı.. Çevre kanunuyla ilgili mevzuatta, 'hangi
kirliliğe ne kadar ceza kesileceği' belli olduğuna göre, sanırım 'olay
mahkemelik' olacak gibi.. Hastane yönetimlerini şok eden cezalar dün Samsun'da
bayağı tartışıldı.. Ama aslına bakarsanız ben bu olaydaki 'baş rolde olan Çevre
ve Şehircilik Müdürlüğü'nün kentte 'dikkat çeken' bir çalışma ile 'varlığı
hissettirmesi' üzerinde duruyorum..
Bazen düşünmüyor değilim.. Mesela Tekkeköy
Türkiye'nin en kirli ikinci noktası olarak ilan edildikten sonra, bölgede
'kirliliğe neden olan hangi işletmelere' ceza kesildi acaba.. Ve bu cezaların
miktarı ne kadar.. Ayrıca, hangi işletmelere uyarı verildi ve baca, filtre vs.
değiştirilmesi ya da bakıma alınması 'uyarı verildi'.. Kirleten işletmelerin
kaçının, çevreye verdiği zararlarla ilgili bir çalışma yapıldı.. Ben aslında Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü'nün
bu kentte varlığını daha çok hissetmek isterim.. Yaz ayları gelince 'gürültü
kirliliğini' ölçmek için sahaya çıkan görevlilerin, kış aylarında da
'soluduğumuz havayı sorgulamasını' beklerim.. Çevremizde çoğalan ve artacağı da
görülen termik santraller için 'ne gibi çalışmalar yaptıklarını da' bilmek
isterim..
Avusturyalı OMV'nin deneme üretimine geçtiğinde
'gazetemizde yayınladığımız bacasından duman çıkan fotoğrafa' foto montajdır
diyebilecek kadar ileri giden görevliler, 'acaba bir ara Samsun'u kirleten
işletmelere kesilen cezalarla ilgili de kamuoyunu bilgilendirebilirler mi acaba
diyorum'.. Terme'de 4 bine yakın kişi içme suyunda olduğu öne sürülen bir
salgınla hastaneye koşarken, 'kimlere ceza uygulandı' onu da bilmek isterim.. İl
Sağlık Müdürlüğü'nün konusu diyecekler belki ama 'içme suyunun çevresel
faktörlerden' kirlenip kirlenmediğini 'bizler yani vatandaş kimden
öğrenebilir.. Sağlık kenti olma iddiasında bulunan Samsun'da Çevre ve
Şehircilik İl Müdürlüğü'nün 'hastanelerin tıbbi atıklarını' denetim altında
tutması iyidir.. Halkın salığı içindir.. Ama soluduğumuz havada 'ne kadar
sanayi atığını' olduğunu da 'rakamlarla görmek ister bu kamuoyu'..
Hayata geçirilmek için 'yoğun çaba' harcanan enerji
santrallerinin geleceğimizi nasıl etkileyeceğini, 'bölgesel kirliliğin ne
durumda olduğunun ön görüsünün de kendileriyle paylaşılmasını' talep eder..
Amaç halkın sağlığıysa, işletmelerin çevresel etki
değerlerinin en asgariye indirilmesi ise 'Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü'nü
sağlık, turizm, tarım kenti olmak için çaba veren bu ilin 'her noktasında'
kendini hissettirmesini de beklemek gerekir.. Çünkü çevre bizim çevremiz. Şehir
bizim şehrimiz.. Oradaki tüm görevliler de 'bizim için çaba harcadıklarını
iddia ediyorlarsa ki; öyle olmalı, "o denetimlerini kirleten en küçük
işletmeye kadar görmek' isteriz.. Dev santrallere karşı direnen vatandaşın
'yanında olmalarını' bilgilendirmelerini hatta gerekirse, kamuoyunu 'Bakın
buraya santral, işletme ya da fabrika kuruluyor, diye uyarması gerektiğini de
düşünürüz.. Ama ÇED sürecinde basit bir prosedür olan 'Halkı bilgilendirme
adına panoya asılan küçük bir kağıt parçasıyla değil' elbette.. Gerektiğinde
yetkililerin 'sesini de duymak isteriz'.. Yoksa ne mi oluyor.. İş işten
geçiyor.. Atı alan Üsküdar’ı geçiyor.. Çevrenize bakın 'ne demek istediğimi
anlarsınız'...
/A.Yener
CABBAR
14 Şubat 2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder