19 Şubat 2013 Salı

Omü, Stö, Yerel Yönetimler

Samsun için ortak siyaset izleyebilecek bir oluşumun yapılanması gerçekleştirilemediği sürece, kalkınmışlık sıralamasındaki yerimizden kımıldamayacağımız muhakkaktır. Ancak, bugün OMÜ ve yarın Canik Üniversitesini bitiren gençlerin Samsun’da kalmalarını sağlayacak ekonomik enstrümanlara sahip olunduğunda,  kentte yaşanabilirlik grafiğinin de yukarı yönde hareket etmesi sağlanmış olacaktır.

Ancak bugünkü profilimiz ile Samsun’lu gençlerimiz geri dönmek yerine, tahsil hayatlarının sonunda büyük şehirlerimizde kalmayı tercih etmektedirler. Sorunun temelinde yatan elbette kentimizin kimlik arayışının sürmesidir. Bir yandan enerji kenti ilan edilirken, diğer yanda tarım kenti olduğumuz ilan edilmekte, ve bir başka gün ise sağlık kenti adaylığımız söz konusu olmaktadır. Tarımsal sübvansiyonların kısıtlanması özellikle iki ovamız etrafında yer alan yerleşim birimlerindeki göçü hızlandırmıştır. Kırsal kesimlerden kent merkezine doğru başlayan göç hareketi aynı zamanda imar çarpıklıklarını ve gecekondulaşmayı da beraberinde getirmektedir.

Çünkü köyden gelen insanlarımız ilk etapta Hastanebaşı ve Fevzi Çakmak mahalleleri başta olmak üzere kenar mahallelerimizdeki ucuz konutlarda hayatlarını idame ettirmekte ancak belirli bir ekonomik güce kavuştuklarında ise kent merkezine doğru inmektedirler. İktidar partisi bulunduğumuz süreçte her ne kadar Türk ekonomisi ile ilgili sürekli pembe tablolar çizmeye gayret etse de, TV’lerde dizideki adı ile Polat Alemdar’ı reklam yüzü yapan iki büyük inşaat firmasından birinin iflas ettiği, ikincisinin de iflas ertelediği düşünüldüğünde, ortalığın pek de güllük gülistanlık olduğu söylenemez.

Bu arada yine devlet ihalelerine giren bazı firmaların iflas ertelemek için sıraya girmeleri, piyasalarda açıklanan ekonomik verileri teyit etmemektedir. Son açıklanan işsizlik oranlarının her geçen gün artan bir trend içinde hareket  edeceği ortadadır. Yine Türk ekonomisinin aynası durumundaki  İstanbul’dan örnek verecek olur isek, büyük organize sanayi bölgelerinde her 5 işletmeden birisinin kapısında satılık veya kiralık levhası asılı bulunmaktadır. Uzun uzadıya ülkedeki ekonomik profili izah etmemize gerek yoktur. Biz öncelikle kapımızın önünü temiz tutmalıyız. Bunun içinde TBMM’ne gönderdiğimiz milletvekillerimizin genel merkezden ithal edilmesi yerine, Samsun’da yaşayan ve Samsun gerçeklerini iyi bilen kişilerden oluşması için kamuoyu oluşturmalıyız.
İş aleminde  bu görüş farklı bir kimliğe bürünür. Kişinin Trabzonlu, Rizeli, Tokat’lı olması önemli değildir. Samsun’un kozmopolit yapısı malumdur. Eğer kişi ekmeğini Samsun’da kazanıp Samsun’da yemekte ise bu kişilerin Samsun’luluğunu tartışmak anlamsızdır. Samsun’da faaliyet gösteren önemli sanayi kuruluşlarının sahiplerinin Samsun’lu olmamasının dezavantajlarının yaşandığını hiç kimse iddia edemez.

Tüketime yönelik hizmet sektöründe faaliyet gösterecek AVM’lerin sayısının artışı, kentimizdeki ekonomik göstergelerin performansından kaynaklanmamaktadır. Aksine bu tür işletmeler her ne kadar modern yaşamın bir parçası olarak değerlendirilmekte ise de, orta ve küçük ölçekteki firmaların için önemli bir handikap teşkil etmektedir. Destekleyici enstrümanların yaratılması gerekir. Bu enstrümanlar da üretime yönelik tesisler olacaktır. Çünkü tüketime yönelik yatırımlar, üretim olmadığı sürece yok olmaya mahkumdur. Öncelikle insanların harcayabilecekleri paraları olması gerekir. Bu nedenle Samsun’un geleceği adına, kentin tüm idari ve yönetim birimleri ortak akılda birleşerek üretime yönelik plan ve projeler üretmelidirler.

/Süleyman SALUR
19 Şubat 2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder