Samsun için ortak siyaset izleyebilecek bir
oluşumun yapılanması gerçekleştirilemediği sürece, kalkınmışlık sıralamasındaki
yerimizden kımıldamayacağımız muhakkaktır. Ancak, bugün OMÜ ve yarın Canik
Üniversitesini bitiren gençlerin Samsun’da kalmalarını sağlayacak ekonomik
enstrümanlara sahip olunduğunda, kentte
yaşanabilirlik grafiğinin de yukarı yönde hareket etmesi sağlanmış olacaktır.
Ancak bugünkü profilimiz ile Samsun’lu gençlerimiz
geri dönmek yerine, tahsil hayatlarının sonunda büyük şehirlerimizde kalmayı
tercih etmektedirler. Sorunun temelinde yatan elbette kentimizin kimlik
arayışının sürmesidir. Bir yandan enerji kenti ilan edilirken, diğer yanda
tarım kenti olduğumuz ilan edilmekte, ve bir başka gün ise sağlık kenti
adaylığımız söz konusu olmaktadır. Tarımsal sübvansiyonların kısıtlanması
özellikle iki ovamız etrafında yer alan yerleşim birimlerindeki göçü
hızlandırmıştır. Kırsal kesimlerden kent merkezine doğru başlayan göç hareketi
aynı zamanda imar çarpıklıklarını ve gecekondulaşmayı da beraberinde
getirmektedir.
Çünkü köyden gelen insanlarımız ilk etapta
Hastanebaşı ve Fevzi Çakmak mahalleleri başta olmak üzere kenar
mahallelerimizdeki ucuz konutlarda hayatlarını idame ettirmekte ancak belirli
bir ekonomik güce kavuştuklarında ise kent merkezine doğru inmektedirler. İktidar
partisi bulunduğumuz süreçte her ne kadar Türk ekonomisi ile ilgili sürekli
pembe tablolar çizmeye gayret etse de, TV’lerde dizideki adı ile Polat
Alemdar’ı reklam yüzü yapan iki büyük inşaat firmasından birinin iflas ettiği,
ikincisinin de iflas ertelediği düşünüldüğünde, ortalığın pek de güllük
gülistanlık olduğu söylenemez.
Bu arada yine devlet ihalelerine giren bazı
firmaların iflas ertelemek için sıraya girmeleri, piyasalarda açıklanan
ekonomik verileri teyit etmemektedir. Son açıklanan işsizlik oranlarının her
geçen gün artan bir trend içinde hareket
edeceği ortadadır. Yine Türk ekonomisinin aynası durumundaki İstanbul’dan örnek verecek olur isek, büyük
organize sanayi bölgelerinde her 5 işletmeden birisinin kapısında satılık veya
kiralık levhası asılı bulunmaktadır. Uzun uzadıya ülkedeki ekonomik profili
izah etmemize gerek yoktur. Biz öncelikle kapımızın önünü temiz tutmalıyız.
Bunun içinde TBMM’ne gönderdiğimiz milletvekillerimizin genel merkezden ithal
edilmesi yerine, Samsun’da yaşayan ve Samsun gerçeklerini iyi bilen kişilerden
oluşması için kamuoyu oluşturmalıyız.
İş aleminde
bu görüş farklı bir kimliğe bürünür. Kişinin Trabzonlu, Rizeli, Tokat’lı
olması önemli değildir. Samsun’un kozmopolit yapısı malumdur. Eğer kişi
ekmeğini Samsun’da kazanıp Samsun’da yemekte ise bu kişilerin Samsun’luluğunu
tartışmak anlamsızdır. Samsun’da faaliyet gösteren önemli sanayi kuruluşlarının
sahiplerinin Samsun’lu olmamasının dezavantajlarının yaşandığını hiç kimse
iddia edemez.
Tüketime yönelik hizmet sektöründe faaliyet
gösterecek AVM’lerin sayısının artışı, kentimizdeki ekonomik göstergelerin
performansından kaynaklanmamaktadır. Aksine bu tür işletmeler her ne kadar
modern yaşamın bir parçası olarak değerlendirilmekte ise de, orta ve küçük
ölçekteki firmaların için önemli bir handikap teşkil etmektedir. Destekleyici
enstrümanların yaratılması gerekir. Bu enstrümanlar da üretime yönelik tesisler
olacaktır. Çünkü tüketime yönelik yatırımlar, üretim olmadığı sürece yok olmaya
mahkumdur. Öncelikle insanların harcayabilecekleri paraları olması gerekir. Bu
nedenle Samsun’un geleceği adına, kentin tüm idari ve yönetim birimleri ortak
akılda birleşerek üretime yönelik plan ve projeler üretmelidirler.
/Süleyman
SALUR
19 Şubat 2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder