16 Haziran 2014 Pazartesi

Kentin Markasıymış!

“Spordan anlamam” diye ısrarla vurgularım. Sporun ve spor yazarlığının bir özel ihtisas dalı olduğuna ve insanların ihtisas sahibi olmadığı, en azından, yeteri kadar bilmediği konularda yazmaması gerektiğine inanırım, onun için de spor yazısı yazmaktan mümkün olduğunca kaçarım.

Bir şehir efsanesi dolanır durur siyasetçilerin ve spor sevdalılarının ya da kendilerini öyle tanımlayanların dillerinde “Samsunspor bu kentin en önemli markası!” diye. Dün bu kentin “en önemli markasının” olağanüstü kongresindeydim. Eğer Samsunspor bu kentin gerçekten “en önemli markası” ise bu kent markasına sırtını dönmüş. Ya da başka bir ifadeyle bu kentin siyaset dünyası, merkezi ve yerel yönetimi, iş alemi, sermaye grubu, kısacası kentin “kaymak tabakası” bu kentin “en önemli markasıyla” gönül bağını çoktan kopartmış.

Samsun, nüfus itibariyle Türkiye’nin ilk 20 kentinden biri, bir milyon iki yüz elli binden fazla insan yaşıyor. Samsunspor elli yıla yaklaşan mazisiyle bu ülkenin köklü bir kulübü; iki binden fazla üyesi var. Dünkü kongresi kentin nüfusuna da kulübün mazisine de “en önemli marka” söylemine de yakışmadı. Samsun Valisi Sayın Hüseyin Aksoy’un dışında hiçbir bürokrat, MHP Samsun Milletvekili Cemalettin Şimşek, eski AKP Milletvekili Fatih Öztürk ile AKP İl Başkanı Fuat Köktaş’ın dışında da hiçbir siyasetçi ve herhangi bir belediye başkanı yoktu. Meslek odaları, sivil toplum kuruluşları da temsil edilmiyordu salonda. Hatta Hakkı Tomaç ve Erkut Tutu’nun dışında eski başkanlardan da kimse yoktu. Erkut Tutu da galiba aday olmak için(!) gelmişti. Yıllarca bu kulüpte yönetim kurulu üyeliği yapmış sayıları yüzü aşkın yöneticiden gelenler de bir elin parmakları kadardı. Ve koca bir kentin “en önemli markası” sadece ve sadece 150 civarında bir delegenin katılımıyla kongre yapıyordu.

Emin Kar’ı “tüm baskılara rağmen aday olmayacağım” dedikten sonra liste çıkarmakla ya da Erkut Tutu’yu “Ben varım” dedikten sonra seçime girmemekle eleştirmek mümkündür ve her iki eleştiri de haklıdır. Hatta başka eleştiriler de yapılabilir. Ancak bu eleştirileri bugüne kadar hemen her zeminde dile getirenler ve bundan sonra da yapacak olanlar da o salonda yoktu. Salonun bende uyandırdığı his, bu kentin “en önemli markasıyla gönül bağının kestiği” ya da o “en önemli marka için risk ve sorumluluk almaktan kaçtığı” oldu.

“Marka” ya da “Cumhuriyetin yüzüncü yılında ülkenin onuncu kenti olmak” söylemleri güzeldir, kulağa ve gönle hoş geliyor ama ne yazık ki gerçekçi değildir. Kent “tek ortak paydası” olan Samsunspor markasına bu kadar ilgisizse, bir takımı sahiplenemiyor, onun sorumluluğunu üstlenemiyorsa, geleceği planlaması ve iller arası yarışta ”mucize sıçrayışlar” gerçekleştirmesi mümkün değildir.

/Osman KARA
16.06.2014

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder