26 Haziran 2014 Perşembe

Bir Kere Daha Samsun

Samsun Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Sayın Zeki Murzioğlu, İSO’nun “İlk 500” listesine giren üç Samsun firmasını kutlamış. Yeşilyurt Demir Çelik, Samsun Makine Sanayii ve Ulusoy Un’u biz de kutlayalım. Hak edilmiş bir kutlama olur. Üç firma da uzun yıllardan beri büyük bir istikrar içinde ilk 500’deki yerlerini korumayı başarıyorlar.

Başta Sayın Murzioğlu olmak üzere sakın kimse bu üç firmanın başarısından bir kent efsanesi yaratmaya kalkmasın. Üç firmanın başarısı, kendileri adına alkışlanmaya değer ama Samsun’un acı gerçeğini gizlemeye yetmez. Sayın Murzioğlu geçen yıl beş firmayı kutluyordu, bu yıl üç firmayla yetiniyor. Hem de iddialı kentler her yıl daha fazla firmayı İlk 500’e sokmayı başarırken.

Gaziantep bu yıl 24 firmayla Anadolu kentlerine fark atıyor. Kayseri’nin 13, Konya’nın 9 firması var İlk 500’de. Ama bir başka kent var asıl üzerinde durulması gereken. Daha düne kadar adı sanı pek duyulmamışken Kahramanmaraş şimdilerde Konya’yı geride bırakıyor Samsun’a da tur üstüne tur bindiriyor. Kahramanmaraş’ın tam 13 firması var Türkiye’nin İlk 500 firması arasında. Ve bunların ticaret hacmi de üretimi de Samsun’un üç mislinden fazla.

Kendimizi kandırmayalım bu şehir bu haliyle ne sanayi şehridir, ne tarım şehri ne de hizmet şehri. Bu şehir memur şehridir, bu şehir emekli şehridir, bu şehir öğrenci şehridir. Şu yok saydığımız, inkar ettiğimiz ve hatta sövüp saydığımız geçmişten bize miras kalan üniversiteyi, polis okulunu ve askeri garnizonu çekin Samsun’dan, geriye hayal kırıklığından başka bir şey kalmaz. AVM’ler alışverişe kalite katar ama üretime katkı vermez, istihdamı artırmaz, tam tersine istihdamı azaltır. Açılan her AVM, kapanan onlarca yüzlere küçük işletme demektir. Samsun inşaat malzemesi ve teknolojisinin getirdiği yenilikle kabuk değiştiriyor ama üretime yönelik yatırım yapmıyor, yapamıyor. Gelemen Tersanesi(!) gibi ciddi paralar harcanan yanlış yatırımlar da daha tamamlanmadan kaderine terk ediliyor. Söyler misiniz lütfen, denize gömülen paralara mı hayıflanmalı yoksa oy uğruna sömürülen hayallere mi yanmalı.

Şimdi yine bazı hayal tüccarları ve umut sömürücüleri bizi “felaket tellalı” olmakla suçlayacak ama birileri gerçekleri söylemeli. Zaman kaybediyoruz; organize sanayi bölgelerimiz sorunlarla dolu, henüz tam kapasiteye ulaşmış bir bölgemiz yok. Küçük sanayi sitelerimiz bir türlü dolmuyor, dolamıyor. Üretimimiz ve ihracatımız yerinde sayıyor.  Büyükşehir Belediye Başkanımızın ifadesiyle köyler boş.

Şapkaları önümüze koyup, başımızı iki elimizin arasına alıp gerçeklerimizle dürüstçe yüzleşmenin vakti geldi de geçiyor bile. Son zamanlarda ilgililerin her ağızlarını açışlarında kulağımıza yüksek sesle dillendirdikleri turizm ve lojistik köy söylemlerinin de bütün yönleriyle masaya yatırılması gerekmektedir. OMÜ Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Cevdet Yılmaz’ın turizm master planına yönelttiği eleştiriler ciddiyetle ele alınması gereken eleştirilerdi.

Sanayimizin yerinde saymasının hatta geriye gitmesinin ana sebeplerinden birisi de 2003’te “teşvik kapsamı dışında” bırakıldığımızda sesimizi çıkaramayışımızdır. Çok umut bağlanan turizmde de konuyu ciddiyetle ele almazsak; aynı hayal kırıklığını yaşayabiliriz.

/Osman KARA
26.06.2014

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder