5 Haziran 2014 Perşembe

Amazon Kraliçesi Penthesileia

Samsun Büyükşehir Belediyesi, efsane Amazonları Samsun’un turizm envanterine dahil etmek için Batı Park’da bir Amazon Adası ve Köyü oluşturdu…Hiper realistik heykeller, Amazon Çadırları ve görsel showlarla amacına da ulaştı bu projede… Nisan ayında dostum Ayhan Özköroğlu, Amazon Köyünü ziyaret etmiş… Gördüklerini çok beğenmiş… Amazon Adası’nın üzerinde yer alan Aslan figürlerinin birisini gezerken de o dönemin savaşlarına ait, daha doğrusu Aşil’in Penthesileia’yı öldürdüğü anı sembolize eden sahneyi görmüş… Görevli rehber beş altı cümle ile de olayı özetlemiş… Hikayeden etkilenen Özköroğlu, eve döner dönmez küçük bir araştırmadan sonra o çok etkilendiği olayı kaleme almış ve kendi sitesinde yayınlamış… Yazıyı okuyunca ben çok beğendim ve sizlerle paylaşmak istedim.. Umarım sizler de beğenirsiniz…

“Aşil Ve Penthesileia
Penthesileia bir Amazon Kraliçesi. Troya (Truva) savaşında birleşik Grek ordularına karşı Truva halkının yanında büyük bir cesaretle savaşmışlardı. Öyle ki Truvalı erkekler yanlarında savaşanların kadın olduklarını anlamamışlardı bile. Sadece onlar mı?

Greklerin de saatlerce çarpıştıkları ve birçok arkadaşlarını kurban verdikleri bu kahraman savaşçıların kadın olduklarına dair en ufak bir fikirleri yoktu. Bunlardan biri de Yunanlı komutan Akhilleus (Aşil)di. Savaşın tüm acımasızlığı ile sürdüğü sırada karşısına çıkanları yıka yıka gelen bu iki savaşçı, kaderin onları birbirine doğru ittiğinin farkında bile değildi. Aşil elinde ki mızrakla rakiplerini, onlara hiç  fırsat tanımaksızın alt ederken, Pentlesileia  baltasıyla adeta ölüm saçıyordu.
Sonunda iki kahraman karşı karşıya gelmişlerdi. Birbirlerinin gözlerine birkaç saniye baktılar ve Aşil’in uzun mızrağının ustaca hamlesiyle harekete geçtiler. Kraliçe baltasını o kadar usta kullanıyordu ki Aşil bu defa sert bir kayaya rastladığını anlamıştı. Birkaç defa ölümle burun buruna gelmesine  rağmen başında ki miğferinden dolayı sadece gözlerini görebildiği savaşçıya hayran kalmıştı. Saatler geçmesine rağmen alt etmeyi başaramadığı savaşçıya karşı direncini de kaybetmeye başlamıştı. Neredeyse bu kadar iyi bir savaşçının elinden ölmeyi bile şeref sayacak durumdaydı.

Aşil’in bu amansız mücadelesini ve karşısında ki savaşçının inanılmaz balta hamlelerini izlemekte olan Yunanlı askerlerden biri Aşil’in bu işi kendi başına bitiremeyeceğine karar verip, bu kahraman baltalı savaşçının dikkatini dağıtmayı başardı. Bundan faydalanan Aşil mızrağını rakibinin göğsüne sapladığında altı saat geride kalmıştı. Aşil’in mızrağı saplamasıyla hareketsiz kalan savaşçı son kez onunla göz göze geldi. Aşil bir hamle yapmış yere düşmeden onu belinden kavrayıp kendine doğru çekip büyük bir saygıyla yere yatırmıştı. Savaşçının masmavi  gözleri Aşil’de kilitlenmiş ,Aşil ise hile ile öldürdüğü bu kahramanın gözlerine bakamayacak kadar mahçup hissediyordu kendini.

Aşil, savaşçı can verirken başını yerden kaldırıp,dizlerinin üzerine yatırmış, altı saat vuruştuğu bu kahramanın yüzünü görmek için miğferini çıkarmak istemişti.. Yanındaki Yunanlı askerler nefeslerini tutmuşlardı. Miğfer çıktığında Aşil altı saattir çarpıştığı ve hile ile yendiği savaşçının bir kadın olduğunu görünce beyninden vurulmuşa dönmüştü. Üstelik daha evvel böyle bir güzellik gördüğünü hatırlamıyordu. Bir anda ona aşık oldu. Bütün dünya bir anda taş kesilmiş, kainat tümüyle sükut etmişti. Sadece kendi kalbinin sesini duyuyor, kucağında ki kahraman kadının ölmemesi için Tanrı’ya yalvarıyordu.

Ama savaşçı kadının gözlerinin kenarından süzülen yaşlar, trajik sonun habercisiydi. Güzel savaşçının giderek donuklaşan bakışları hırıltıyla karışık bir nefesin ardından sonsuzluğa dikilip kalmıştı. Aşil karmakarışık duygularla onun yüzündeki tozu toprağı sildi ve yavaşça gözlerini kapattı. Başını yavaşça yere bırakırken bir Yunanlı askerin kahkahası sessizliği bozdu ve ardından bu barbar Yunanlı “Saatlerce savaştığın meğer bir kadınmış, dikkatini dağıtmamış olsaydım seni alt edecekti” dedi.

Aşil doğruldu ve Kraliçenin baltasıyla tek bir hamlede onun kafasını uçurdu. Öldürdüğü savaşçıya saygısından mı, yaptığı hileden mi, aşık olduğu kadını öldürmekten duyduğu nedametten mi bilinmez. Ancak Aşil o günden sonra hiç aşık olmadı.”  Ayhan Özköroğlu Nisan 2014

/Şenol KOCATEPE
05 Haziran 2014

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder