Ne yazık ki ben siyasilerin ve onların yedeğindeki
kimi oda başkanlarıyla kimi markacı köşe yazarlarının allayıp pulladığı,
kimilerinin engine yelken açtırdığı kimilerinin havalarda uçurduğu Samsun’la
ilgili iyi şeyler yazmıyorum, daha doğrusu yazamıyorum. Çok isterdim ben de iyi
şeyler söylemeyi, iyi şeyler yazmayı ama işimiz masal söylemek değil, işimiz yalan
yazmak değil gazetecilik yani gerçekleri arayıp bulmak, gerçeklerle yüzleşmek
ve yüzleştiğimiz o gerçekleri okuyucuya sunmaktır.
Samsun gerçeğinde sürekli göç ve azalan nüfus
vardır. Kendi bağrında doğanları kendi coğrafyasında besleyemeyen ve dolayısıyla
yetişmiş insanını göç veren kent gerçeğini görmezden gelmek; bizi sorumluluktan
kurtarmaz. Bu kent iç göç veren 58 il arasında 32’nci sıradadır. Bu kent TUİK
rakamlarına göre 2008’de 5.229, 2009’da 707, 2010’da 9.407, 2011’de 8.305 “net
iç göç” vermiştir. Bu durum Samsun TSO 2012 Ekonomi Raporu’na “Bu süreklilik
arz eden net iç göç ve nüfus payı azalışı ilin sahip olduğu imkan ve potansiyel
ile örtüşmemektedir” ifadeleriyle yansımıştır.
İller arası sosyo-ekonomik kalkınmışlık
sıralamasında -siyasilerin sınıf atladık, çağ atladık söylemlerinin tersine-
32’ncilikten 33’üncülüğe gerileyen Samsun’un üç ilçesi, ilçeler arası
sıralamada en sondaki altıncı grupta yer almaktadır. 872 ilçe arasında
Salıpazarı 761’inci, Ayvacık 789’uncu, Asarcık 796’ncı sıradadır.
Siyasilerin çok övündüğü “kamu yatırımlarından
alınan pay” konusu da maalesef söylemlerdeki gibi değildir. Samsun’un payı
söylenenin, yazılanın tam tersine çok gerilerdedir. 2007-2012 yılları arasında
kişi başına kamu yatırımları Türkiye’de
q.26 artarken; Samsun’da bu oran
sadece -evet sadece- .29 olmuştur. 2011 yılında kişi başına 189 TL yatırımla
59’uncu sırada yer alan Samsun 2012 yılında kişi başına 208 TL’lik yatırımla
62’nci sıraya gerilemiştir. Gerçekler burada da söylevleri yalanlamaktadır ve
söylevler ne kadar parlak tablolar çizmekteyse; gerçekler de o kadar karanlık
bir fotoğraf görüntülemektedir. (Hakkını teslim etmek gerekir, Samsun bu
fasılda Mustafa Demir’in bakanlığında Türkiye ortalamasının üzerinde pay
almıştır.) Kendini kandırmak isteyenler sahte ve sanal resimleri alıp
çerçeveletebilir. Ben gerçeğin fotoğrafına bakmanın daha doğru olacağını
düşünenlerdenim.
Sadece sanayi ve sadece yatırımda gözlemlenmiyor
gerileme, övüncümüz olan tarım üretiminde de sürüyor. Türkiye’nin en verimli iki
ovasına sahip bir ilde eğer tarımsal ve hayvansal üretim payı düşüyorsa; o
kenti yönetenlerin, o kent adına ahkam kesenlerin ve kent önderlerinin durup
düşünmesi ve bir nefis muhasebesi yapması gerekmektedir. Rakamlarla fazla
yormak istemiyorum sizleri ama bütün bu bilgiler bu kentin atanmış ve
seçilmişlerinin ve meslek odası yöneticilerinin ellerinin altında var. Bütün
mesele masalarının üzerinde duran raporlara bakmaları ve hayal yerine
gerçekleri anlatmalarıdır.
Son bir istatistik veriyle noktalayacağım bu
rakamlar arasındaki yorucu ve sıkıcı gezintiyi. Samsun’da hızla yükselen bir
kalem var; hem sayı olarak hem miktar olarak Türkiye ortalamasının üzerinde bir
hızla artıyor ve bizi üst sıralara taşıyor. O da protestolu senet sayımız. Acı
fakat gerçek. Protestolu senet sayısına göre Samsun’un 2000 yılında %0.94 olan
Türkiye genelindeki payı 2011 yılında %1.75’e yükselmiştir. Samsun iller
sıralamasında 2000 yılında 19’uncu sıradayken 2011’de 9 basamak birden
ilerleyerek 10’uncu sıraya yerleşmiştir. Protestolu senet tutarında da aynı
kötü gidiş görülmektedir. Tutara göre Samsun’un payı 2000 yılında %0.51 iken
2011 yılında %1.25’e, sıralamadaki yeri de 22’ncilikten 13’üncülüğe
yükselmiştir.
Rakamlar bunlar; bunları bilmeyenlere fazla sözümüz
olmaz, olamaz. Halk kesiminin tüm bu rakamlara vakıf olmasını beklemek
yanlıştır. Ama “ben bu kentte siyaset yapıyorum, ben bu kenti yönetiyorum, ben
bu kentte belli meslekleri temsil ediyorum, ben bu kentte kanaat önderiyim ve
ben bu kentte gazeteciyim, köşe yazarıyım” diyen herkes bu rakamları bilmek ve
halka duyurmak zorundadır. Çözüm gerçekle yüzleşmekte yatıyor. Yalan
söylemlerle sanal bir kent kurar ve bir süre de hem halkı oyalar hem de oyunu
alırsınız ama gelecek nesillerin sizi mahkum etmesinden kurtulamazsınız.
05.03.2013
/Osman KARA
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder