Samsun ekonomisinin düzlüğe çıkarılması adına
üretilen projeler genellikle hizmet sektörüne yöneliktir. Bu pencereden
bakıldığında, tüketimi körükleyen bu tür yatırımlar için öncelikle para harcama
kapasitesinin üst düzeylerde olması gerekliliği ortaya çıkmaktadır.
O zaman insana sorarlar. İyi de 5 yıldızlı otel
projelerinin, Türkiye’de çeşitlilik anlamında üst basamaklarda kendine yer
bulabilecek AVM’lerin, Uluslar arası boyutlarda olacağı ilan edilerek bir türlü
bitirilemeyen Fuar ve Kongre Merkezinin kapılarını kimler aşındıracaktır. Samsun’luların
geçim endekslerine bakıldığında, Türkiye’nin milli gelir ortalamalarının çok
altında olduğu görülecektir. Dolaysıyla Samsun’a yapılan yatırımlar için
öncelikle dış sermayeye ihtiyaç duyulmaktadır. Bunun da yolu yabancı
yatırımcıları bölgeye çekmektir. Yabancı sermayeyi Samsun’a getirmeyi
başarabildiğimizde üretime yönelik ağlar oluşacak ve yeni pazarlama
stratejileri ile fındığımız, tütünümüz, sebzelerimiz, medikal sektörümüz, irili
ufaklı sanayi ürünlerimiz, kısaca tüm sektörlerimiz dünya pazarlarında kendine
yer bulabilecek ve dolaysıyla Samsun ekonomisine önemli ivme kazandırılmış
olunacaktır.
Ekonomik gelişmeyi hızlandırabilecek yabancı
sermayeyi kendi ülkelerine çekebilmek için tüm ülkelerin oluşturdukları
kampanyalar malumdur. Yerel bazda Samsun olarak yabancı yatırımcıları bölgeye
çekebilmek için ise bu rolü ve gereğini
yerine getirebilecek tek kurum Samsun ve Ticaret Odasıdır. Geniş ufuk sahibi,
kesinlikle ana dili seviyesinde İngilizce veya hatta iki yabancı dil bilen
yöneticilerin oluşturacağı malum mesleki örgüt, dünya ile entegre olabilecek
bir bilgi birikimi ve beceriye sahip olacağı için, dış dünya pazarlarının
keşfine çıkabilecekler ve kurulacak iletişimler Samsun’u farklı bir konsepte
taşıyabileceklerdir.
Her ne kadar yabancı sermaye Türkiye için sadece
arzulanan ancak yeterince oluşturulamayan bir özlem olarak gündemde olsa da,
kent bazında sofradaki kırıntılarından dahi istifade edebilecek bir sistemi
kurabildiğimizde, özelleştirmeler ile yok edilen ekmek kapılarının
benzerlerinin yeniden faaliyete geçirilmesi sağlanabilir. Sabit sermaye
yatırımlarını yerine getirebilecek potansiyelin yaratılabilme aşamasında
elbette devlet devreye girecektir. Nitekim yabancı sermayenin teşvik edilmesi
yönünde çok önemli teşvikler sağlanmaktadır. Yabancı sermayenin Samsun’a
çekilmesi noktasında pilot görevinde yer alacak
olan STSO, kurumsal yapısının işlevleri nedeniyle çok önemli avantajlara
sahip olduğundan, sanayicilerimize ve hatta kıt imkanları ile yatırım yapmayı
planlayan işadamlarımıza öncülük edebilirler.
Ticarette günümüzde sınırlar artık kalkmıştır.
Samsun’daki firmalarımız ve yatırımcılarımız profesyonel dış ticaret kadroları
oluşturarak, markalaşmış ürünlerini sermaye ve teknoloji birlikteliği
oluşturabilirler. Ancak yabancı
sermayeyi ifade ederken yatırım enstrümanlarının insan ve çevre sağlığını
tehdit edebilecek ve ülke kaynaklarının kullanılmasını engelleyebilecek vasıf
ve mahiyette olmaması gerekir. OMV’nin Termik Santral yatırımı bu konuda
verilebilecek en önemli örnektir. Bu tür yatırımlar hiçbir şekilde bölgemizi
veya ülke ekonomisine katkıda bulunmak amacı ile ülkemize gelmezler. Çünkü
ürettikleri teknolojilerin miadı dolmuştur.
Eskimiş veya tedavülden kalkmaya yüz tutmuş
teknolojiler için bu tür yabancı firmalar Türkiye gibi az gelişmiş ülkeleri
hedef olarak seçerler. Burada da yeterli rant elde ettiklerinde teknolojilerini
sökerek bu kez gelişmemiş ülkelere yönelirler. İnsan sağlığı, çevre ve doğa
sağlığı gibi faktörler hiçbir zaman ön planda değildir. Üretim gücü ile bölge
insanlarını kolaylıkla kandıracağını düşünen OMV benzeri firmaların
kullanacakları silahlar malumdur. Öncelikle siyasi kadrolarda etkin olmanın
yollarını bulurlar ve ardından elde ettikleri imtiyazlar ile nerede ise
bulundukları ülkenin hukuki yapısını alt üst ederler.
/Süleyman
SALUR
19 Mart 2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder