Birinci bölümünü 19 Şubat 2013’te yayınlamıştım;
araya önce bir yakınımın sağlık sorunu nedeniyle kısa bir Samsun ayrılığı daha
sonra da güncel konular girdi. Konuya dönmeme de güncel bir haber vesile oldu.
Ekonomist dergisi “Anadolu’nun en etkili 50 işadamını” belirlemiş; içlerinde
Samsunlu bir işadamı yok. Bir Samsunlu olarak bir değil birçok işadamımızın
ülkenin etkili ve önde gelen işadamları arasında olmasını isterdim. Hem
tanıdığım insanlar olmaları ve aramızdaki dostluk gereği hem de daha önemlisi
bu kente sağlayacakları iş ve aş için çok isterdim. Ne yazık ki yoklar.
Olmaları da mümkün değil. Çünkü Samsun üretmiyor. Bir yerde üretim yoksa
ticaret de olmaz, turizm de olmaz, kısacası hizmet sektörü olmaz. Olursa da
ancak sanayisi oranında olur.
Samsun sanayisi yeterli ölçeklere sahip değil;
Samsun’daki sanayi işletmelerinin T’ü mikro, 8’i küçük, %7’si orta, %1’i, evet
ve maalesef sadece %1’i büyük ölçeklidir. Siz bu ölçeklerle kimseyle rekabet
edemez, kimseyi geçemezsiniz, geçseniz de sadece kendinizi geçersiniz. Bazıları
onunla övünseler de insanın kendisini geçmesi marifet değildir. Marifet odur
ki, yarışa beraber başladıklarınızı ve hatta sizden öndekileri geçersiniz. Ne
yazık ki Samsun uzun zamandan beri kendi kendisini geçmekle yetiniyor ve
bununla teselli buluyor.
Ölçeği bu olan sanayinin istihdama katısı da
18.454’te kalıyor. Bu rakam düşük hem de çok düşük. Gaziantep’te sadece iki
firmanın işçi sayısı bundan fazla; sanayi sahasına daha dün çıktı
diyebileceğimiz Kahramanmaraş’ta ise bir firma neredeyse bunun yarısı kadar
katkı sağlıyor istihdama; 8.000 işçi çalıştırıyor. Acı ama gerçek; Samsun hala
bir organize sanayisini bile 0 kapasiteye ulaştırabilmiş değil, toplam işçi
sayısı 5.000 civarında seyrediyor. Bu rakam Antepli tek bir firmanın sağladığı
istihdamın üçte birine tekabül ediyor.
Biraz gelişiyor gibi gözüken ihracatımız(dışsatım)
da büyük ölçüde ithalata(dışalım) bağlı. Samsun ihracatının (.13’ü demir-çelik
ana sanayi, .87’si öğütülmüş tahıl ürünlerinden oluşmaktadır. Samsun
ithalatının ilk iki sırasında da 6.07 ile demir-çelik ve ".66’yla da
hububat yer almaktadır. Bir başka ifadeyle Samsun’un en büyük ihracatçıları
aynı zamanda en büyük ithalatçılar da. Katma değeri yüksek sanayi ürünü
ihracından ziyade ithal ikameli bir ihracat söz konusudur.
Bu yazdıklarımdan kimse ihracatı önemsemediğimi ve
ihracatta gelinen noktayı küçümsediğim
yorumunu çıkarmaya kalkmasın. Bu şartlarda daha da anlam kazanıyor
ihracatçılarımızın başarısı ama yetmez. Onların yapacağı fazla bir şey de yok.
Kentin sanayi üretimini teşvikten mahrum bırakmamızın ve de zamanında bazı
tahsisleri yanlış yapmamızın kaçınılmaz sonucudur bu durum. Bir de kent
aydınlarının ve kanaat önderlerinin siyasilerin seçim nutuklarının arkasına
takılıp gitmeleri ve hatta bazılarının -gerçekdışı olduklarını bile bile- bu
mesnetsiz söylemlere alkış tutmalarıdır. Bereket ki son zamanlarda bazı sivil
kuruluşlar, artık gerçeği biraz daha net ve biraz daha gür bir şekilde
seslendirmeye başladı. Umarım genç hançerelerden çıkan bu sesler; tedbir ve
teenni diye diye suskunluğa kılıf hazırlayan bazı orta yaşlı oda başkan ve
temsilcilerine, kanaat önderlerine ve kalem erbaplarına örnek olur. Konu uzun,
yara derindir; kolay bitmez bu fasıl; devam edeceğiz inşallah.
04.03.2013
/Osman KARA
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder