4 Mart 2013 Pazartesi

Samsun: Söylevler Ve Gerçekler –II

Birinci bölümünü 19 Şubat 2013’te yayınlamıştım; araya önce bir yakınımın sağlık sorunu nedeniyle kısa bir Samsun ayrılığı daha sonra da güncel konular girdi. Konuya dönmeme de güncel bir haber vesile oldu. Ekonomist dergisi “Anadolu’nun en etkili 50 işadamını” belirlemiş; içlerinde Samsunlu bir işadamı yok. Bir Samsunlu olarak bir değil birçok işadamımızın ülkenin etkili ve önde gelen işadamları arasında olmasını isterdim. Hem tanıdığım insanlar olmaları ve aramızdaki dostluk gereği hem de daha önemlisi bu kente sağlayacakları iş ve aş için çok isterdim. Ne yazık ki yoklar. Olmaları da mümkün değil. Çünkü Samsun üretmiyor. Bir yerde üretim yoksa ticaret de olmaz, turizm de olmaz, kısacası hizmet sektörü olmaz. Olursa da ancak sanayisi oranında olur.

Samsun sanayisi yeterli ölçeklere sahip değil; Samsun’daki sanayi işletmelerinin T’ü mikro, 8’i küçük, %7’si orta, %1’i, evet ve maalesef sadece %1’i büyük ölçeklidir. Siz bu ölçeklerle kimseyle rekabet edemez, kimseyi geçemezsiniz, geçseniz de sadece kendinizi geçersiniz. Bazıları onunla övünseler de insanın kendisini geçmesi marifet değildir. Marifet odur ki, yarışa beraber başladıklarınızı ve hatta sizden öndekileri geçersiniz. Ne yazık ki Samsun uzun zamandan beri kendi kendisini geçmekle yetiniyor ve bununla teselli buluyor.

Ölçeği bu olan sanayinin istihdama katısı da 18.454’te kalıyor. Bu rakam düşük hem de çok düşük. Gaziantep’te sadece iki firmanın işçi sayısı bundan fazla; sanayi sahasına daha dün çıktı diyebileceğimiz Kahramanmaraş’ta ise bir firma neredeyse bunun yarısı kadar katkı sağlıyor istihdama; 8.000 işçi çalıştırıyor. Acı ama gerçek; Samsun hala bir organize sanayisini bile 0 kapasiteye ulaştırabilmiş değil, toplam işçi sayısı 5.000 civarında seyrediyor. Bu rakam Antepli tek bir firmanın sağladığı istihdamın üçte birine tekabül ediyor.

Biraz gelişiyor gibi gözüken ihracatımız(dışsatım) da büyük ölçüde ithalata(dışalım) bağlı. Samsun ihracatının (.13’ü demir-çelik ana sanayi, .87’si öğütülmüş tahıl ürünlerinden oluşmaktadır. Samsun ithalatının ilk iki sırasında da 6.07 ile demir-çelik ve ".66’yla da hububat yer almaktadır. Bir başka ifadeyle Samsun’un en büyük ihracatçıları aynı zamanda en büyük ithalatçılar da. Katma değeri yüksek sanayi ürünü ihracından ziyade ithal ikameli bir ihracat söz konusudur.

Bu yazdıklarımdan kimse ihracatı önemsemediğimi ve ihracatta gelinen noktayı  küçümsediğim yorumunu çıkarmaya kalkmasın. Bu şartlarda daha da anlam kazanıyor ihracatçılarımızın başarısı ama yetmez. Onların yapacağı fazla bir şey de yok. Kentin sanayi üretimini teşvikten mahrum bırakmamızın ve de zamanında bazı tahsisleri yanlış yapmamızın kaçınılmaz sonucudur bu durum. Bir de kent aydınlarının ve kanaat önderlerinin siyasilerin seçim nutuklarının arkasına takılıp gitmeleri ve hatta bazılarının -gerçekdışı olduklarını bile bile- bu mesnetsiz söylemlere alkış tutmalarıdır. Bereket ki son zamanlarda bazı sivil kuruluşlar, artık gerçeği biraz daha net ve biraz daha gür bir şekilde seslendirmeye başladı. Umarım genç hançerelerden çıkan bu sesler; tedbir ve teenni diye diye suskunluğa kılıf hazırlayan bazı orta yaşlı oda başkan ve temsilcilerine, kanaat önderlerine ve kalem erbaplarına örnek olur. Konu uzun, yara derindir; kolay bitmez bu fasıl; devam edeceğiz inşallah.  

04.03.2013
/Osman KARA

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder