Bilindiği üzere kentimiz üretime yönelik yatırımlar
yapmak yerine, birikimlerini büyük bir oranda repo ve alternatif finans
piyasalarında değerlendirmeyi tercih etmektedir. Yasal faktoring firmalarının
yanı sıra, yasal olmayan şekilde de para alışverişi merkezlerinden birisi olan
Samsun bu konuda bankalar ile adeta yarış içindedir.
İMKB’de hisse senedi piyasalarında alış veriş yapan
pek çok işadamı bulunmaktadır. Borsa’nın diğer yatırım araçları içinde kısa
sürede karların realize edilmesi özelliği nedeniyle daha çok talep görmekte ve
doğal olarak da yatırımcılar tercih sıralamasında borsa’yı ilk sıraya koymaktadır.
Borsa yatırım araçları içinde en kolay para kazanabilen ve aynı zamanda en
kolay zarar edilebilen bir yatırım aracıdır. Bu nedenle hisse senedi
piyasalarında yatırım yapmak isteyen kişilerin, öncelikle sermaye piyasalarını
ve tüm alternatif yatırım araçları ile birlikte siyasi gelişmeleri de çok
yakından takip etmesi gerekir.
Eğer bu piyasa hakkında hiçbir bilgi sahibi
olunmadan, eşe dosta sorarak bir hisse senedine yatırım yapılır ise, sonuç
kesinlikle hüsrandır. Bunun için konunun uzmanı profesyonel yatırım
uzmanlarının görüşlerine başvurularak hisse senetlerine yatırım yapılmalıdır. Türkiye’de
Sermaye Piyasalarında taşların tam anlamı ile yerine oturduğu söylenemez. Bu
nedenle çok sık olarak manüpülasyon olarak adlandırılan haksız kazanç
yollarının tarifi tam olarak yapılamaz. Şöyle ki;
Borsa’da birilerinin tavsiyesi ile hisse senedi
işlemi yapmayı yetkililer manipülasyon olarak değerlendirmektedirler. Oysa
hafta sonları tüm ekonomi dergileri, bankaların yatırımcılara tavsiye
niteliğindeki yayınlar, TV’lerdeki ekonomik yorumlarda A veya B hisse senedi
tavsiye edilerek “Al” “Tut” ve “Sat” gibi önerilerde bulunulmaktadır. Eğer
birkaç kişi bir araya gelerek bir hisse senedi üzerinde alış veya satış işlemi
yapar ise, bunun kanunsuz hiçbir yanı yoktur. Birileri alır ve birileri de
satar. Borsanın mantığı budur. Ancak; üzerinde alış veriş yapılan hisse senedi
firmasının sahipleri ile ‘insider trading’ yani içerdekilerin ticareti modunda
anlaşmalar sağlanır ise, ancak o zaman manipülasyon devreye girmiş olur.
Çünkü manipülasyon yanlış haberler ve söylentiler
ile gerçek olmayan işlemler ile rant elde etmektir. İçerdekilerin ticaretinde
kesinlikle patron işin içindedir. Yani patronun içinde olmadığı hiçbir işlem
manipülasyon olarak adlandırılamaz. Çünkü hisse senedinin piyasalarda
yükselmesi ile şirket değerini artıracaktır. X hisse senedi üzerinde spekülatif
haberler yapılarak, o hisse senedinin yükselmesi ve düşmesi sağlanabilir. Bu
haberler genellikle gruplar olarak bilinen bazı spekülatörler tarafından servis
edilir. Eğer hisse senedi yükseltilecek ise, firmanın sermaye artırımı yapacağı
veya bir yerlerde bulunan arsalarını satacağı şeklinde haberler üretilir. Doğal
olarak bu hisse senedine olan talep artacaktır. Herkes hisse senedini almak
için sıraya girer. Bu arada birileri de
sürekli piyasaya arzda bulunur. Çünkü yaydıkları haber öncesinde hisse
senetlerini düşük seviyelerden almışlardır.
Düşük seviyelerden alınan hisse senetleri, doğru
olmayan haberlerin servis edilmesi ile yükseleceğinden, boğa’lar ellerindeki
hisse senetlerini piyasaya arz ederler. Çünkü özellikle küçük yatırımcılar bu
tür oyunları takip edemediğinden büyük zararlar ile karşı karşıya kalırlar.
Borsa piyasalarında işlem yapan kişilerin birbirleri arasında yaptıkları borsa
sohbetlerinde birbirlerine tavsiye ederek hisse senedi alıp satmaları
kesinlikle manipülasyon olarak değerlendirilemez. Bu konuda kamuoyunda yanlış
bir algılama söz konusudur.
Eğer böyle bir bilgi paylaşımı manipülasyon olarak
değerlendirilmiş olsa, tüm ekonomi yayınlarının ve TV yorumcularının
manipülasyon suçu ile yargılanması gerekir. Samsun’da bir gazetemizin genel
yayın yönetmeni ve yazarı olan arkadaşımızın Galip Öztürk dosyasında manipülasyon suçlaması ile yargılanması, iddianamede yer aldığı şekli ile hiçbir zaman suç kapsamına girmez. Kendisine
şu hisse senedi al veya sat denmiştir. Alır
veya satar. Bunun adı manipülasyon değildir. Yargılanması ve dosyada
adının geçmesi suçlu anlamına
gelmez. Bilindiği üzere yaklaşık 1 yıl
evvel asrın manipülasyon davası olarak adlandırılan ve aralarında GS eski
başkanı Faruk Süren, eski FB futbolcular Mechur Çolak, Engin İpekoğlu, Şenol
Ustaömer, BJK teknik direktörü Tayfur Havutçu ile birlikte, benimde bulunduğum
davada 37 kişi tutuklu olarak 75 kişi yargılanmış ve sonuçta dava berat kararı
ile sonuçlanmıştır. Üstelik bu kişilerin tüm banka hesapları bloke edilmiş idi.
Davadan beraat etmemiz dolaysıyla da bloke edilen hesaplardan ötürü uğradığımız
maddi manevi zararlar için davacı olan SPK’na dava açıldı.
Eğer mahkeme
iddianamedeki suçlamalar ve tapeler ile ceza vermiş olsa idi, 75 kişi hakkında
talep edilen ceza yaklaşık kişi başı 3-6 yıl hapis cezası ve 100 milyon
TL.maddi ceza olacaktı. Ama SPK’da hisse senedi üzerindeki sohbetler veya öneri
ile yapılan alışverişler mahkemeler nezdinde manipülasyon olarak
değerlendirilmedi, çünkü yasal bir dayanağı yoktu. Sonuçta davanın beraatla sonuçlanması ile
medyada ve TV’lerde hakkımızda günlerce
koparılan yaygaralar boşa çıkmış oldu.
/Süleyman
SALUR
05 Mart 2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder