5 Mart 2013 Salı

Samsun’daki Borsacılar Ve Manipülasyon

Bilindiği üzere kentimiz üretime yönelik yatırımlar yapmak yerine, birikimlerini büyük bir oranda repo ve alternatif finans piyasalarında değerlendirmeyi tercih etmektedir. Yasal faktoring firmalarının yanı sıra, yasal olmayan şekilde de para alışverişi merkezlerinden birisi olan Samsun bu konuda bankalar ile adeta yarış içindedir.

İMKB’de hisse senedi piyasalarında alış veriş yapan pek çok işadamı bulunmaktadır. Borsa’nın diğer yatırım araçları içinde kısa sürede karların realize edilmesi özelliği nedeniyle daha çok talep görmekte ve doğal olarak da yatırımcılar tercih sıralamasında borsa’yı ilk sıraya koymaktadır. Borsa yatırım araçları içinde en kolay para kazanabilen ve aynı zamanda en kolay zarar edilebilen bir yatırım aracıdır. Bu nedenle hisse senedi piyasalarında yatırım yapmak isteyen kişilerin, öncelikle sermaye piyasalarını ve tüm alternatif yatırım araçları ile birlikte siyasi gelişmeleri de çok yakından takip etmesi gerekir.

Eğer bu piyasa hakkında hiçbir bilgi sahibi olunmadan, eşe dosta sorarak bir hisse senedine yatırım yapılır ise, sonuç kesinlikle hüsrandır. Bunun için konunun uzmanı profesyonel yatırım uzmanlarının görüşlerine başvurularak hisse senetlerine yatırım yapılmalıdır. Türkiye’de Sermaye Piyasalarında taşların tam anlamı ile yerine oturduğu söylenemez. Bu nedenle çok sık olarak manüpülasyon olarak adlandırılan haksız kazanç yollarının tarifi tam olarak yapılamaz. Şöyle ki;

Borsa’da birilerinin tavsiyesi ile hisse senedi işlemi yapmayı yetkililer manipülasyon olarak değerlendirmektedirler. Oysa hafta sonları tüm ekonomi dergileri, bankaların yatırımcılara tavsiye niteliğindeki yayınlar, TV’lerdeki ekonomik yorumlarda A veya B hisse senedi tavsiye edilerek “Al” “Tut” ve “Sat” gibi önerilerde bulunulmaktadır. Eğer birkaç kişi bir araya gelerek bir hisse senedi üzerinde alış veya satış işlemi yapar ise, bunun kanunsuz hiçbir yanı yoktur. Birileri alır ve birileri de satar. Borsanın mantığı budur. Ancak; üzerinde alış veriş yapılan hisse senedi firmasının sahipleri ile ‘insider trading’ yani içerdekilerin ticareti modunda anlaşmalar sağlanır ise, ancak o zaman manipülasyon devreye girmiş olur.

Çünkü manipülasyon yanlış haberler ve söylentiler ile gerçek olmayan işlemler ile rant elde etmektir. İçerdekilerin ticaretinde kesinlikle patron işin içindedir. Yani patronun içinde olmadığı hiçbir işlem manipülasyon olarak adlandırılamaz. Çünkü hisse senedinin piyasalarda yükselmesi ile şirket değerini artıracaktır. X hisse senedi üzerinde spekülatif haberler yapılarak, o hisse senedinin yükselmesi ve düşmesi sağlanabilir. Bu haberler genellikle gruplar olarak bilinen bazı spekülatörler tarafından servis edilir. Eğer hisse senedi yükseltilecek ise, firmanın sermaye artırımı yapacağı veya bir yerlerde bulunan arsalarını satacağı şeklinde haberler üretilir. Doğal olarak bu hisse senedine olan talep artacaktır. Herkes hisse senedini almak için  sıraya girer. Bu arada birileri de sürekli piyasaya arzda bulunur. Çünkü yaydıkları haber öncesinde hisse senetlerini düşük seviyelerden almışlardır.

Düşük seviyelerden alınan hisse senetleri, doğru olmayan haberlerin servis edilmesi ile yükseleceğinden, boğa’lar ellerindeki hisse senetlerini piyasaya arz ederler. Çünkü özellikle küçük yatırımcılar bu tür oyunları takip edemediğinden büyük zararlar ile karşı karşıya kalırlar. Borsa piyasalarında işlem yapan kişilerin birbirleri arasında yaptıkları borsa sohbetlerinde birbirlerine tavsiye ederek hisse senedi alıp satmaları kesinlikle manipülasyon olarak değerlendirilemez. Bu konuda kamuoyunda yanlış bir algılama söz konusudur.

Eğer böyle bir bilgi paylaşımı manipülasyon olarak değerlendirilmiş olsa, tüm ekonomi yayınlarının ve TV yorumcularının manipülasyon suçu ile yargılanması gerekir. Samsun’da bir gazetemizin genel yayın yönetmeni ve yazarı olan arkadaşımızın Galip Öztürk dosyasında  manipülasyon suçlaması ile yargılanması,  iddianamede yer aldığı şekli ile  hiçbir zaman suç kapsamına girmez. Kendisine şu hisse senedi al veya sat denmiştir. Alır  veya satar. Bunun adı manipülasyon değildir. Yargılanması ve dosyada adının geçmesi  suçlu anlamına gelmez.  Bilindiği üzere yaklaşık 1 yıl evvel asrın manipülasyon davası olarak adlandırılan ve aralarında GS eski başkanı Faruk Süren, eski FB futbolcular Mechur Çolak, Engin İpekoğlu, Şenol Ustaömer, BJK teknik direktörü Tayfur Havutçu ile birlikte, benimde bulunduğum davada 37 kişi tutuklu olarak 75 kişi yargılanmış ve sonuçta dava berat kararı ile sonuçlanmıştır. Üstelik bu kişilerin tüm banka hesapları bloke edilmiş idi. Davadan beraat etmemiz dolaysıyla da bloke edilen hesaplardan ötürü uğradığımız maddi manevi zararlar için davacı olan SPK’na dava açıldı.

 Eğer mahkeme iddianamedeki suçlamalar ve tapeler ile ceza vermiş olsa idi, 75 kişi hakkında talep edilen ceza yaklaşık kişi başı 3-6 yıl hapis cezası ve 100 milyon TL.maddi ceza olacaktı. Ama SPK’da hisse senedi üzerindeki sohbetler veya öneri ile yapılan alışverişler mahkemeler nezdinde manipülasyon olarak değerlendirilmedi, çünkü yasal bir dayanağı yoktu.  Sonuçta davanın beraatla sonuçlanması ile medyada ve TV’lerde hakkımızda  günlerce koparılan yaygaralar boşa çıkmış oldu.

/Süleyman SALUR
05 Mart 2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder