Kime sorsanız, Samsun’un son yıllarda ki kan
kaybının en en büyük nedeni olarak yeterli birlikteliğin bir türlü sağlanamamış
olmasını gösterir. Kentimizin yöneticileri ve siyasetçilerimiz de yıllardır bu
çıkmazdan kurtulmanın yolunun, Samsun’a sahip çıkmak adına herkesin Samsuncu
olmasından geçtiğini söylemiştir.Bunlar güzel sözlerdir. Ne var ki, bu sözleri
söyleyenler sahip oldukları kurumlara ait baskı işlerini dahi Samsun dışında ki
matbaa ve reklam ajanslarına yaptırmaktan, mal alımlarını Samsun dışında ki
kuruluşlardan almaktan kaçınmadılar.
Bu kentin önünü açacak, en başta Samsun’da yatırım
yapacak işadamlarına moral verecek “Teşvik” uygulamasına Samsun’un alınmayışına
seyirci kaldılar. Hatırlanacağı gibi iki yıl önce Samsun Ticaret ve Sanayi
Odası’nın başlattığı “Samsun’da var, Samsun’dan al” isimli bu güzel kampanyaya
en başta bazı kendi üyeleri destek vermedi. Ulusal ve Uluslararası zincirleri
peşpeşe Samsun’a yerleşirken onları alkışlayanlar da, bu zincirlerin Samsunlu
yerel mağazaları ve esnafı kısa sürede yok edeceğini gözardı edenler de
onlardı. Yine art arda açılmaya başlayan büyük alışveriş merkezleri AVM’lere
Samsunlu işletmelerin alınmamasına suskun kalanlarda onlardı.
Bu AVM’lerde açılan zincir mağazaların
merkezlerinin İstanbul olması nedeniyle vergilerini de İstanbul’da vereceği
için bundan en büyük zararı Samsun Büyükşehir Belediyesi’nin, dolayısı ile
Samsun’un göreceği de önemsenmedi. Üstüne üstlük, Samsunlunun tüketim yolu ile
harcadığı paralarda Samsun’da kalmayacak ve Samsun dışına kayacaktı. Özelleştirme
ile el değiştiren ve kapatılan fabrika ile işyerlerinden çıkartılan binlerce
çalışan ve onların on binleri bulan ailelerinin açlığa mahkûm edildiği
Samsun’da, bakkallardan ve hırdavatçılardan sonra şimdide başta Mecidiye ve
Çiftlik esnafı olmak üzere, çok sayıda yerel firmaewu8ı kapanma tehlikesi ile
karşı karşıya bırakılmıştır.
İşte bu pencereden bakınca, gerçek Samsuncu olmanın
ne anlama geldiğini, “SAMMAR’ GRUP MARKET’İ” yaratarak çok güzel anlatanları
alkışlıyorum. “SAMMAR” Samsun için bir ışık ve pilot çalışmadır. Bildiğim
kadarı ile 32 şubeye ulaşarak Samsun’un her bölgesine yayılmışlardır. Yıllardır kendi adlarına market işletmeciliği
yapanlar “SAMMAR” şemsiyesi altında bir araya toplanmışlar ve mal alımlarını
toplu yaparak ürünleri tüketiciye daha ucuz ulaştırmaya başlamışlardır.
Basına yansıyan haberlerden anladığım kadar SAMMAR
yöneticilerinin yerli üreticilerin yeterli desteği vermediklerinden
yakınmaktadırlar. Bunu anlamış değilim. Oysa “SAMMAR”, yerli üreticilerin de
gelecekte ki en büyük güvencesidir. Unutulmasın ki, yerli olmayan zincirler
büyük alımlarını ulusal firmalardan yapmakta ve birçoğu hala raflarında Samsun
ve yöresinin çok kaliteli ürünlerine yer vermemektedir. Bugün dünyanın en büyük
mağazalar zinciri Amerikalı “WAL-MART’tır. ”WAL-MART çok bilinen acımasız ticari taktiği
nedeniyle başta Fransa, Almanya ve İngiltere olmak üzere çok sayıda ülkeye
sokulmamaktadır. “WAL-MART’ın” girdiği ülkelerde yerli üreticilere en yüksek
fiyatları vererek onların kendisinden başka mağazalara mal vermesini
engellediği ve rakiplerini çökerterek tek büyük alıcı haline geldikten sonra
da, onları çok düşük fiyatlarla mal vermeye mecbur bıraktığı bilinmektedir. Son
zamanlarda bu zincirin Türkiye’ye girmenin zemin ve zamanını kolladığı
haberleri basında yer almaktadır.
Bu açıdan bakarak söylemek gerekirse, Samsunlu
üreticilerin doğru politikalara destek vermesi en başta kendi yararınadır. “SAMMAR”
uygulamasının yaşaması ve başka sektörlere de yol göstermesi için Samsunlulara
büyük bir görev düşmektedir. Bu doğru girişime Samsunlular mutlaka destek
vermelidir. Samsunlular market alışverişlerini “SAMMAR” tabelası taşıyan
marketlerden yapmaya özen göstermelidir. Bu konuda Samsun’u yöneten belediye
başkanları, Ticaret ve Sanayi Odası, Borsa ile diğer tüm sivil toplum
kuruluşları halkı bilinçlendirmeli ve bu girişime üst düzeyde destek
vermelidirler.
Parkomat
İşletmecisi De Denetlenmelidir.
Bir süre önce bazı ana caddelerin bir tarafının
paralı otopark olarak kullanıma açılması uygulamasını ilk günden itibaren
destekleyen birisiyim. Özellikle de Samsun’un önemli alışveriş merkezlerinin de
bulunduğu İstiklal Caddesi ile Cumhuriyet Caddesi, sabah erken saatlerde park
edilip akşama kadar aynı yerde duran araçlar nedeniyle tüm gün dolu oluyordu. O
nedenle “Parkomat” uygulaması hem bu bölgelerden alışveriş yapmaya gidenlere
kolaylık sağladı, hem de burada ki ticarethanelerin iş yapma olanağına katkı
yaptı diye düşünüyorum. Gel gör ki, bizde her işte olduğu gibi bu kez de
vatandaşlar, “Parkomat” işletme ihalesini alan firmanın hoşgörüden uzak
uygulamalarına mahkûm edildi.
Kendi başımdan geçen bir olayı antlayım, kararı siz
verin. 11 Şubat sabahı saat 11. 40. İstiklal Caddesinin 56’lar kavşağında ki
Orkide Eczanesine bir zarf bırakmak üzere tam karşısında aracımla durdum.
Aracımın dörtlü flâşörlerini yakarak karşıya geçtim. Aracımın camını aralık ve
kapılarımı da açık bıraktım. Eczaneye girdim, zarfı verdim ve meslektaşımla
konuşarak kapının önüne kadar birlikte çıktık. Bir iki dakikalık da kapı önü
konuşmasından sonra aracımın yanına gittiğimde, cama sıkıştırılmış bir sarı bir
makbuz görünce şaşırdım. Saatime baktığımda saat 11.45’i gösteriyordu. Sarı
renkli ceza makbuzunda ise, yazıldığı saat olarak da 11.42 yazıyordu. Anlaşılan
aracımdan iner inmez bu ceza yazılmıştı.
Parkomat uygulaması başladığında basına da yansıyan
açıklamalara göre, araçların 3-5 dakikalık dur-kalklarına izin verilecekti. Bu
nedenle cezayı yazan bayan görevliye 3-4 dakika için neden ceza yazdığını
sordum. Sorduğuma soracağıma pişman etti. “Zaman önemli değil, bırakılınca
yazıyoruz, bırakmasaydınız” gibi ters ters cevaplar verdi. Bunun üzerine,
“Makbuzun üzerine şu an ki saati ve adını yaz imzala” dedim. (o sırada saat
11.48 gösteriyordu.) Biraz direndikten sonra imzaladı. Makbuzu alıp Parkomat
işletmesinin bürosuna uğradım. Amacım 3-4 dakika için böyle bir cezanın yazılmaması
ve görevlilerin biraz daha hoşgörülü olmasının gerektiğini söylemekti.
Görüştüğüm kişi de, bayan görevli gibi sert bir üslupla, “Biz burayı para ile
kiraladık, bir dakikada dursanız da cezayı yazarız” diyerek beni gittiğime
gideceğime pişman etti.
“Tamam, makbuzumu verin” dediğimde, bu kez makbuzu
vermemekte direnmeye başladı. Sesimizin yükselmesi üzerine yan odadan daha
yetkili bir bey gelerek olaya müdahale etti. Görevliyle konuşup uyaracağını
söyleyerek cezayı işleme koymayalım dedi.. Daha önce aynı caddede ki Parkomat
makinesinden alınmış 3-4 makbuzu göstererek “Ben buraya 2.00 TL. Park parasını
vermekten kaçındığım için gelmedim” dememe rağmen, makbuzu vermemekte
direndiler. Üzerinde ki saatler ile ilginç hale gelen makbuzumu geri almayı başaramadım.
Alabilseydim, bu makbuzu Büyükşehir Belediyesi’nin ilgili birimine verecek ve
böylesine hoşgörüden uzak görevlilerin ve katı uygulamaların bu güzel
uygulamaya zarar vereceğini ilgililere anlatacaktım. Ben bile beceremedim.
Kamuya ait ana arterleri, “Biz buraları kiraladık,
bu caddeler için para ödüyoruz” diyerek hiç kimsenin halka hoşgörüsüz
davranmaya ve fırsatçılık yapmaya hakkı yoktur.
Bu konuda Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın ilgili biriminin toplumu
aydınlatmasında yarar görüyorum. Eğer
kamuya ait bu caddeler, dur kalka dahi para alınmak üzere kiralanmışsa, bu
caddelerin asıl sahibi halkımıza büyük yanlış yapılmıştır. Durum böyleyse, ben
de bir yanlışı düzeltmek üzere boşu boşuna hak arama girişiminde bulunmuşum
demektir.
Bu Parkomatları bir Bolu veya diğer kentlerde
olduğu gibi bu kentin parasızlıktan inim inleyen takımı Samsunspor’a vermekten
kaçınan Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın bu katı uygulamalara da izin
vermeyeceğine inanıyorum.
/Sadi SUBAŞI
04 Mart 2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder