4 Mart 2013 Pazartesi

Samsuncu Olmak Böyle Olur.. “Sammar Marketler Zinciri”

Kime sorsanız, Samsun’un son yıllarda ki kan kaybının en en büyük nedeni olarak yeterli birlikteliğin bir türlü sağlanamamış olmasını gösterir. Kentimizin yöneticileri ve siyasetçilerimiz de yıllardır bu çıkmazdan kurtulmanın yolunun, Samsun’a sahip çıkmak adına herkesin Samsuncu olmasından geçtiğini söylemiştir.Bunlar güzel sözlerdir. Ne var ki, bu sözleri söyleyenler sahip oldukları kurumlara ait baskı işlerini dahi Samsun dışında ki matbaa ve reklam ajanslarına yaptırmaktan, mal alımlarını Samsun dışında ki kuruluşlardan almaktan  kaçınmadılar.
   
Bu kentin önünü açacak, en başta Samsun’da yatırım yapacak işadamlarına moral verecek “Teşvik” uygulamasına Samsun’un alınmayışına seyirci kaldılar. Hatırlanacağı gibi iki yıl önce Samsun Ticaret ve Sanayi Odası’nın başlattığı “Samsun’da var, Samsun’dan al” isimli bu güzel kampanyaya en başta bazı kendi üyeleri destek vermedi. Ulusal ve Uluslararası zincirleri peşpeşe Samsun’a yerleşirken onları alkışlayanlar da, bu zincirlerin Samsunlu yerel mağazaları ve esnafı kısa sürede yok edeceğini gözardı edenler de onlardı. Yine art arda açılmaya başlayan büyük alışveriş merkezleri AVM’lere Samsunlu işletmelerin alınmamasına suskun kalanlarda onlardı.
   
Bu AVM’lerde açılan zincir mağazaların merkezlerinin İstanbul olması nedeniyle vergilerini de İstanbul’da vereceği için bundan en büyük zararı Samsun Büyükşehir Belediyesi’nin, dolayısı ile Samsun’un göreceği de önemsenmedi. Üstüne üstlük, Samsunlunun tüketim yolu ile harcadığı paralarda Samsun’da kalmayacak ve Samsun dışına kayacaktı. Özelleştirme ile el değiştiren ve kapatılan fabrika ile işyerlerinden çıkartılan binlerce çalışan ve onların on binleri bulan ailelerinin açlığa mahkûm edildiği Samsun’da, bakkallardan ve hırdavatçılardan sonra şimdide başta Mecidiye ve Çiftlik esnafı olmak üzere, çok sayıda yerel firmaewu8ı kapanma tehlikesi ile karşı karşıya bırakılmıştır.
   
İşte bu pencereden bakınca, gerçek Samsuncu olmanın ne anlama geldiğini, “SAMMAR’ GRUP MARKET’İ” yaratarak çok güzel anlatanları alkışlıyorum. “SAMMAR” Samsun için bir ışık ve pilot çalışmadır. Bildiğim kadarı ile 32 şubeye ulaşarak Samsun’un her bölgesine yayılmışlardır.  Yıllardır kendi adlarına market işletmeciliği yapanlar “SAMMAR” şemsiyesi altında bir araya toplanmışlar ve mal alımlarını toplu yaparak ürünleri tüketiciye daha ucuz ulaştırmaya başlamışlardır.

Basına yansıyan haberlerden anladığım kadar SAMMAR yöneticilerinin yerli üreticilerin yeterli desteği vermediklerinden yakınmaktadırlar. Bunu anlamış değilim. Oysa “SAMMAR”, yerli üreticilerin de gelecekte ki en büyük güvencesidir. Unutulmasın ki, yerli olmayan zincirler büyük alımlarını ulusal firmalardan yapmakta ve birçoğu hala raflarında Samsun ve yöresinin çok kaliteli ürünlerine yer vermemektedir. Bugün dünyanın en büyük mağazalar zinciri Amerikalı “WAL-MART’tır.  ”WAL-MART çok bilinen acımasız ticari taktiği nedeniyle başta Fransa, Almanya ve İngiltere olmak üzere çok sayıda ülkeye sokulmamaktadır. “WAL-MART’ın” girdiği ülkelerde yerli üreticilere en yüksek fiyatları vererek onların kendisinden başka mağazalara mal vermesini engellediği ve rakiplerini çökerterek tek büyük alıcı haline geldikten sonra da, onları çok düşük fiyatlarla mal vermeye mecbur bıraktığı bilinmektedir. Son zamanlarda bu zincirin Türkiye’ye girmenin zemin ve zamanını kolladığı haberleri basında yer almaktadır.
  
Bu açıdan bakarak söylemek gerekirse, Samsunlu üreticilerin doğru politikalara destek vermesi en başta kendi yararınadır. “SAMMAR” uygulamasının yaşaması ve başka sektörlere de yol göstermesi için Samsunlulara büyük bir görev düşmektedir. Bu doğru girişime Samsunlular mutlaka destek vermelidir. Samsunlular market alışverişlerini “SAMMAR” tabelası taşıyan marketlerden yapmaya özen göstermelidir. Bu konuda Samsun’u yöneten belediye başkanları, Ticaret ve Sanayi Odası, Borsa ile diğer tüm sivil toplum kuruluşları halkı bilinçlendirmeli ve bu girişime üst düzeyde destek vermelidirler.

Parkomat İşletmecisi De Denetlenmelidir.
Bir süre önce bazı ana caddelerin bir tarafının paralı otopark olarak kullanıma açılması uygulamasını ilk günden itibaren destekleyen birisiyim. Özellikle de Samsun’un önemli alışveriş merkezlerinin de bulunduğu İstiklal Caddesi ile Cumhuriyet Caddesi, sabah erken saatlerde park edilip akşama kadar aynı yerde duran araçlar nedeniyle tüm gün dolu oluyordu. O nedenle “Parkomat” uygulaması hem bu bölgelerden alışveriş yapmaya gidenlere kolaylık sağladı, hem de burada ki ticarethanelerin iş yapma olanağına katkı yaptı diye düşünüyorum. Gel gör ki, bizde her işte olduğu gibi bu kez de vatandaşlar, “Parkomat” işletme ihalesini alan firmanın hoşgörüden uzak uygulamalarına mahkûm edildi.
  
Kendi başımdan geçen bir olayı antlayım, kararı siz verin. 11 Şubat sabahı saat 11. 40. İstiklal Caddesinin 56’lar kavşağında ki Orkide Eczanesine bir zarf bırakmak üzere tam karşısında aracımla durdum. Aracımın dörtlü flâşörlerini yakarak karşıya geçtim. Aracımın camını aralık ve kapılarımı da açık bıraktım. Eczaneye girdim, zarfı verdim ve meslektaşımla konuşarak kapının önüne kadar birlikte çıktık. Bir iki dakikalık da kapı önü konuşmasından sonra aracımın yanına gittiğimde, cama sıkıştırılmış bir sarı bir makbuz görünce şaşırdım. Saatime baktığımda saat 11.45’i gösteriyordu. Sarı renkli ceza makbuzunda ise, yazıldığı saat olarak da 11.42 yazıyordu. Anlaşılan aracımdan iner inmez bu ceza yazılmıştı.
  
Parkomat uygulaması başladığında basına da yansıyan açıklamalara göre, araçların 3-5 dakikalık dur-kalklarına izin verilecekti. Bu nedenle cezayı yazan bayan görevliye 3-4 dakika için neden ceza yazdığını sordum. Sorduğuma soracağıma pişman etti. “Zaman önemli değil, bırakılınca yazıyoruz, bırakmasaydınız” gibi ters ters cevaplar verdi. Bunun üzerine, “Makbuzun üzerine şu an ki saati ve adını yaz imzala” dedim. (o sırada saat 11.48 gösteriyordu.) Biraz direndikten sonra imzaladı. Makbuzu alıp Parkomat işletmesinin bürosuna uğradım. Amacım 3-4 dakika için böyle bir cezanın yazılmaması ve görevlilerin biraz daha hoşgörülü olmasının gerektiğini söylemekti. Görüştüğüm kişi de, bayan görevli gibi sert bir üslupla, “Biz burayı para ile kiraladık, bir dakikada dursanız da cezayı yazarız” diyerek beni gittiğime gideceğime pişman etti.

“Tamam, makbuzumu verin” dediğimde, bu kez makbuzu vermemekte direnmeye başladı. Sesimizin yükselmesi üzerine yan odadan daha yetkili bir bey gelerek olaya müdahale etti. Görevliyle konuşup uyaracağını söyleyerek cezayı işleme koymayalım dedi.. Daha önce aynı caddede ki Parkomat makinesinden alınmış 3-4 makbuzu göstererek “Ben buraya 2.00 TL. Park parasını vermekten kaçındığım için gelmedim” dememe rağmen, makbuzu vermemekte direndiler. Üzerinde ki saatler ile ilginç hale gelen makbuzumu geri almayı başaramadım. Alabilseydim, bu makbuzu Büyükşehir Belediyesi’nin ilgili birimine verecek ve böylesine hoşgörüden uzak görevlilerin ve katı uygulamaların bu güzel uygulamaya zarar vereceğini ilgililere anlatacaktım. Ben bile beceremedim.

Kamuya ait ana arterleri, “Biz buraları kiraladık, bu caddeler için para ödüyoruz” diyerek hiç kimsenin halka hoşgörüsüz davranmaya ve fırsatçılık yapmaya hakkı yoktur.  Bu konuda Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın ilgili biriminin toplumu aydınlatmasında yarar görüyorum.  Eğer kamuya ait bu caddeler, dur kalka dahi para alınmak üzere kiralanmışsa, bu caddelerin asıl sahibi halkımıza büyük yanlış yapılmıştır. Durum böyleyse, ben de bir yanlışı düzeltmek üzere boşu boşuna hak arama girişiminde bulunmuşum demektir.
  
Bu Parkomatları bir Bolu veya diğer kentlerde olduğu gibi bu kentin parasızlıktan inim inleyen takımı Samsunspor’a vermekten kaçınan Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın bu katı uygulamalara da izin vermeyeceğine inanıyorum.

/Sadi SUBAŞI
04 Mart 2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder