15 Nisan 2014 Salı

Yerel Seçimler Sonrası Samsun Değerlendirmesi 2. Bölüm

Tüm Türkiye’de olduğu gibi Samsun’da da AKP aylar öncesinden başlayarak son derece planlı ve tüm detayları hesaplanmış bir propaganda yürüttü. Para kaynaklarının zenginliği ile medyayı da çok iyi kullandılar. Muhalefet partileri ise, Samsun’ da Genel Başkanlarının 17 Aralık yolsuzlukları temeline oturttuğu seçim kampanyasının sonuçlara olumlu yansıyacağı varsayımına dayanarak, yerelde çok etkili bir seçim kampanyası yürütmediler.

CHP’ nin, İlkadım adayı ile yürüttüğü kampanya, projeler sunumu ile gerçekten ses getirici gibi gözüküyordu. Ama orada da sonuç istendiği gibi olmadı. Özellikle İlkadım’da, MHP ile CHP arasında, “Kim kazanacaksa ona yüklenelim” Hesabı ile kafalar karıştırıldı. Sonuç AKP adayına yaradı. Her iki partinin de başarısızlığının altında yatan nedenlerin bir kısmı benzerlik gösteriyordu. Bunlar,

•Her şeyden önce, bu seçim bir genel seçim havasına sokulduğu için iki partinin Samsun teşkilatları da, Genel Başkanları’nın uyguladığı genel seçim propagandalarının oyları kendilerine yönlendireceği varsayımının altında kaldılar.
•Genel Başkanlar ’da, ilk yapmaları gereken şey olan rüşvet ve yolsuzlukların üzerine gittiler. Ama karşı tarafın bu silahı ellerinden almaya başladığını göremediler. Sayın Erdoğan her zaman olduğu gibi üstün manevra kabiliyeti ile rüşvet yolsuzluk olaylarının montaj ve dublaj olduğuna seçmenini inandırdı.
•Sayın Erdoğan’ın ortamı geren söylemlerinin tuzağına düşen Sayın Kılıçdaroğlu ve Sayın Bahçeli’ de giderek bu üslupla cevap yetiştirmeye çalıştılar. Toplum, Sayın Erdoğan’ın tavrından rahatsız olurken baktı ki, onlarında Sayın Erdoğan’dan farkı yokmuş. Sadece eleştiriye dayalı bu genel politika zaafı, yerel seçimlerde de olumsuz rol oynadı.
•Özelleştirmeler ve yeni fabrikaların kurulmaması sonucu, işsizlerin sayısının artması ile toplumun üretkenlikten uzaklaştığını, dolayısıyla fakirleşen bu insanların hükümetin çeşitli fasıllar altında verdiği paralar ile dağıttığı gıda ve kömür yardımlarına muhtaç duruma düşürüldüğü gerçeğini atladılar.
•Bu insanlara belediyeleri aldıktan sonra bu haklarını kaybetmeyeceklerini, hatta kurulacak yeni tesislerde iş sahibi yapacaklarını ve alın teri ile kazanacakları para ile onları kimseye muhtaç etmeyeceklerini projeler sunarak anlatamadılar. 
•Her iki partinin de parasal kaynağı sınırlı olduğu için propaganda konusunda da AKP ile yarışamadılar..
•Seçimlerin en az bir yıl öncesinden başlayarak bırakın kırsalda, kent merkezinde bile etkin bir kampanya yürütmediler. Bu iki partinin il yöneticilerini seçim öncesi esnaf ziyaretinde bulunduğunu gören olmadı.
•“İktidar da olan her zaman şanslıdır” Kuralı bir kez daha işledi.
•Bir ikisi hariç her iki partinin adayları da, rakiplerini eleştirmenin ötesine geçerek seçmeni umutlandıracak ve inandıracak çarpıcı yeni projeler sunamadılar veya seçmene iyi anlatamadılar
•İki partide, “Gezi Olayını” doğru değerlendirerek bu gençlerin oylarını yanlarına alamadılar.
•İktidar Belediyelerinin yaptığı bazı yatırımlara karşı çıkarken, neden kaşı çıktıklarını ve belediyeleri alınca bu projeler yerine hangi alternatif projeleri hayata geçireceklerini anlatamadılar.
•Bu iki partinin Samsun Milletvekilleri’ nin çalışmaları da yeterli değildi.

MHP’ nin içyapısını çok yakından bilmediğim için MHP konusun da daha fazla bir şey söylemeyeceğim.  Ama CHP Samsun Teşkilatı için bir şeyler eklemek istiyorum. CHP’ de, dünden bugüne değişmeyen ve gelenek haline gelen bir uygulama, partinin yenilenmesinin ve yeni isimlerin bu partiye kazandırılmasının önünü kesmektedir. Partinin Samsun teşkilatlarında görev alacaklar, bir dönem rahmetli Muzaffer Önder’in, ondan sonra Sayın Suat Binici’nin, son dönemde de Sayın Haluk Koç’un tek seçiciliğinde belirlendi. Bu da, partiye dinamizm kazandıran seçim heyecanının kaybolmasına neden oldu.

CHP Samsun İl Yönetimi’nin yerel seçimler için önemli bir beklentisi olduğunu da sanmıyorum. Tüm hesaplar, 2015 de yapılacak milletvekili seçimlerine göre yönlendirildi. Herkesin gözü, sahip olduğumuz iki milletvekili koltuğundaydı. Böyle düşünmemin nedeni, İl Yönetimi’nin seçimlere altı ay kala Büyükşehir’e hala aday bulamamaktan yakınmasıdır. Aday gösterilecek yeni bir ismin, seçimi kazanamasa da Samsunlunun beğenisini kazanması halinde, 2015 Genel seçimlerinde de aday olma ihtimali doğacaktı ki, bu da iki kişilik milletvekili koltuğuna yeni bir talip daha eklenmesi demekti. 
Güçlü olunan Atakum ve Tekkeköy’ü nasıl olsa kazanırız diye düşünülerek bununla yetinilecekti. Belki burada yanıldılar.

Sayın Kılıçdaroğlu’nun Genel Başkanlığa gelmesinden sonra yeni bir tüzük hazırlanması gündeme gelmiş ve önerisi olanlar göndersin denmişti. Ben de, yeni tüzükte yer alması gereken bazı değişiklikleri bir rapor halinde Samsun İl Yönetimi aracılığı ile Genel Merkeze göndermiştim. Önerilerim arasında en önemlisi, “İl ve İlçe Başkanlıklarına aday olacaklar, ilk Yerel ve Genel Seçimlerde aday olamazlar” ilkesinin getirilmesiydi. Çünkü il ve ilçe başkanları kendi siyasi geleceğinin hesabı içerisinde olduğu sürece, parti çıkarları hiçbir zaman öne çıkamamaktadır.

İl ve İlçe Başkanlığı herkesin özgürce aday olabileceği, partinin siyasi önderlerinin hiçbir şekilde etkin olmadığı, kıran kırana seçimlerle belirlenmediği, onun yerine bugünkü gibi icazetli atamalar veya göstermelik seçimlerle İl ve İlçe Başkanları belirlendiği sürece, bu hezimetler yaşanmaya devam edilecektir. Bu olumsuz tablo karşısında, bu yenilgi tablosunun kurgulayıcısı olanlar bu hezimetin diyetini ödemek zorundadır. Artık demokrasimizde de “ Başaramayan gider” Kuralının yerleşmesi kaçınılmaz hale gelmiştir.

Yerel seçim sonuçları göstermiştir ki, kendilerini ve programlarını toplumun beklentileri doğrultusunda yenileyemeyen CHP’ nin de, MHP’ nin de, önümüzde ki 2015 Genel seçimlerinde de hiçbir şansı olmayacaktır. Umarım önümüzde ki süreçte, CHP ve MHP partililerine yeni bir umut ve heyecan yaşatacak önlemleri alırlar ve gereğini yaparlar. Güzel bir hafta dileğiyle..

/Sadi SUBAŞI
15 Nisan 2014

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder