Son üç hafta da yazdığım köşe yazılarım “SUNUŞ” ile
bazı dostlarımızı üzdüğüm konusunda yakınmalar olduğu, direkt veya dolaylı
yoldan bana iletildi. Öncelikle şunu belirtmek isterim ki, benim yaşam
felsefem, bilerek kimseyi üzmeme izin vermez. Hiç bir yazımda kişisellik
yoktur. Yazdıklarımın temeli, ya ülkemin Laik, Çağdaş düzeninin olmazsa
olmazına veya Samsun’un uğradığı haksızlıklara isyanıma dayanır. Belki de çok
kişinin söylemeye çekindiği yanlışları düzelmesi için cesaretle gündeme
taşımam, bazıları tarafından yanlış algılanmış da olabilir.
Ancak şunu da belirtmek isterim ki, bu yazılarım
için çok sayıda Samsunludan da destek mesajları alıyorum. Yazdıklarımın da her
zaman arkasında durdum. Bugün de duruyorum. Sanıyorum, Samsun’un uğradığı
haksızlıklara ve Samsun’da olan yanlışlara değinen köşe yazarının sayısının az
olması da, bu konuda duyarlılık göstererek tavrını açıkça ortaya koyanları
hedef haline getirmektedir.
İsyanım, yeri gelince yapılan az sayıda ki bazı
güzel şeyleri sürekli gündem de tutarak, Samsun’u “Kuzey Yıldızı”, “Karadeniz
Bölgesi’nin lideri” diye tanımlamalar veya “Samsun uçuyor“ diye cilalamalar ile
bu kentin gittikçe artan sorunlarının göz ardı edilmesinedir.. İsyanım,
Samsunlunun geçmişi arar duruma düşürülmesinedir.. Çünkü bir kent sürekli
geçmişini arıyorsa, o kentte sorunlar var demektir.. İsyanım, bir kentin
kalitesinin bir göstergesi olan eğitim de Türkiye sıralamasında 30. sıraların
altına düşmesinedir..
İsyanım, bu kentte işsizliğin sürekli
artmasınadır.. İsyanım, bu kentte sayısı zaten az olan ve önemli istihdam alanı
yaratan tesislerin özelleştirme adı altında kapatılarak insanların sokağa
dökülmesine ve işsiz sayısının artırılmasınadır.. İsyanım, kapanan tesislerin
yerine 500 ve üzeri işçi çalıştıracak yeni tesislerin kurulmamasınadır. İsyanım,
Samsunlu yatırımcıların adeta Samsun’a yatırım yapmasını imkansız hale getiren,
“Teşvik Yasasının” genişletilmesi sırasında sadece Samsun’un bu yasa kapsamına
dışına itilmesinedir..
İsyanım, devletimizin gelir kaynağı olan çok sayıda
tesisin küreselleşme ve özelleştirilme adı altında yabancı tekellere teslim
edildiği gibi Samsunluyu ayakta tutan tek gelir kaynağı olan ticareti de
çökertecek dev market zincirlerinin ve Büyük İş Merkezlerinin gelişine alkış
tutulmasınadır.. İsyanım, bu İş Merkezlerine yerel firmaların
alınmamasına karşı koymayan ve bu konumda ki üyesi yerel firmalara sahip
çıkmayan ticaretten sorumlu sivil toplum kuruluşlarına, sahip çıkmayan
siyasetçilerimiz ve yerel yöneticilerimizin duyarsızlığınadır..
İsyanım, bu kente alkışlayacağımız tesisler yerine
hiçbir ilin kabul etmediği, istihdama hiçbir katkısı olmayan “Mobil Santral”,
“Termik Santral” veya hava kirliliğini artıran yatırımların dayatılmasına,
hatta “Gelin Samsun’a yapın” denmesinedir.. İsyanım, Samsun’un her kötü konuda
olduğu gibi hava kirliliğinin en yüksek iller sıralamasında 2. lik gibi bir
ayıba mahkûm edilmesinedir. İsyanım, siyasilerin verdiği tüm sözlere rağmen
Samsun’un “Cazibeli İller” kapsamı dışında bırakılmasınadır.. İsyanım, bu kentin adının ekonomik ve sosyal
sorunlar nedeniyle gittikçe artan cinayet, tecavüz, hırsızlık, organize suç
çeteleri ile ulusal basında haber olması ayıbınadır..
İsyanım, çok sayıda kurumun bölge müdürlüklerinin
başka illere kaydırılmasına, Teşvik Yasasında olduğu gibi Samsun’u yönetenlerin
ve temsil eden siyasetçilerinin suskun kalmasınadır.. İsyanım, Samsun’da ölümle
sonuçlanan şüpheli vakaların otopsi incelemesini yapacak Bölge Adli Tıp
Merkezinin bir başka ilde olması nedeniyle doku örnekleri yanında, zaman zaman
da olsa cenazelerin bu merkezlere gönderilmesi ile acılı ailelere bu ayıbın
reva görülmesinedir.. İsyanım, son kırk yılda onlarca tarihi yapının kitabına
uydurularak yok edilmesine de katkısı olan “Kültür ve Tabiatı Koruma Kurulları”
karar yeri olan “Röleve ve Anıtlar Müdürlüğü’nün”, Samsun yerine bir başka
bölge kentinde oluşunadır..
İsyanım, tarihi Ondokuzmayıs Misyonuna dahi
yeterince sahip çıkamayışımızadır.. İsyanım, ilçe takımları Süper Lig’de yer
alırken, Samsunspor’un bir alt lig olan PTT Liginden de düşmemeye oynamasına ve
Samsun’u bu ayıpla baş başa bırakan kent yöneticilerinedir.. İsyanım, böylesine
sorunlarla bölgemiz de bırakın lider kent olmayı, her geçen gün sıradan bir
kent olmaya sürüklenirken kendi içimizde anlaşılmaz ilişkileri güçlendirerek bu
çöküşe çanak tutulmasınadır..
Benim yazılarımdan dolayı üzdüğüm dostlarımın, bana
bu pencereden bakması için yazdım bunları. Bu yazdıklarımı, bu kentte
yaşamaktan mutlu olan ve Samsun’dan bir hafta uzak kalınca bu kenti ve
insanlarını özleyenlerin çok iyi anlayacağını biliyorum. Köşe yazarı,
“Şakşakçılık yapmaz..Bozuk giden işlerin düzeltilmesi için eleştiri yapar ve
yol gösterir” ilkesine inanan birisi olarak köşe yazıları yazıyorum.
Şu konuyu da belirtmekte yarar görüyorum. Bir
Samsunlu olarak ve kentsel sorunlarının azaltılması için çaba harcamış birisi
olarak, Samsun’un güzelleşmesi için çaba gösterilmesinden tabii ki ben de mutlu
oluyorum. O nedenle de, Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Yusuf Ziya
Yılmaz’a ve kendi çaplarında da bu yönde çaba harcayan, yanlışları söyleyen,
projeler sunarak cesur tavır sergileyen sivil toplum kuruluşlarına teşekkür
ediyorum. Git gide daha da sıradan bir kent olmaya doğru sürüklenen Samsun için
hala bölgenin lideri olduğu söylenebiliyorsa, bu yazdıklarım ve vurguladığım
önceliklerim yanlış demektir.
Eğer gerçek bu ise, yanlış yapmış ve boşuna kürek
çekmişim demektir. O zaman, bir Samsunlu olarak bugüne kadar beni anlayan ve
destek verenlerin affına sığınarak, üzdüklerimden özür dilemek boynumun
borcudur. Ne yapalım ki, bu kentte yaşıyor ve bu kenti seviyoruz. Bunlarda bu
kentin gerçekleri.. Her şeye rağmen iyi haftalar..
/Sadi SUBAŞI
24 Aralık 2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder