10 Aralık 2012 Pazartesi

Gel De Samsun'un Geleceğinden Korkma Şimdi..

Açık söylüyorum, şu yaşadıklarımızı görünce Samsun'un geleceğinden korkuyorum.. Samsun'un geleceğini planladıklarını söyleyenler, hatta 'mangalda kül bırakmamak adına' gelecek 50 yılını planlıyoruz diyenleri; Allah ıslah etsin demekten başka bir şey diyemiyorum.. Bu kente 'neler yapılmalıymış, bir kentin öncelikleri neymiş, bu kenti yönetenlerin vizyonu ne kadar uzağı görebiliyormuş', ne yazık ki acı tecrübelerle öğreniyoruz.. Canik'te sel felaketi yaşamasaydı ve onca can kaybımız olmasaydı acaba Samsun'da 'geleceğin 50 yılını planlıyoruz' diyenler dereleri ıslah etmeye başlayacaklar mıydı merak ediyorum.. 12 yıldır görev başındalar ama 'bırakın 50 yılı' yapılması gerekeni, yani asli görevlerini yapmayı ihmal etmişler, dereleri ıslah etmemişler ve Samsun kabus yaşamış.. Acılar tatmış.. Gözyaşı dökmüş.. Bedel ödemiş..

Neyin bedelini; güçlü bir sağanak yağış yağarsa, bu dereler taşar mı taşmaz mı, bu su denize gider mi gitmez mi, Samsun'un alt yapısı buna yeterli mi değil mi. Bunu bile hesap edememişler.. Bu bir felaketti, böyle yağmur ancak bir kere yağardı gibi gerekçelere kimse inanmaz.. 'O zaman neden dereleri ıslah ediyorsunuz' diye sorarlar adama.. Ki; soruyorum.. Madem yüzyılda bir olur böyle bir yağmur, neden şimdi 'hummalı bir şekilde tüm dereler ıslah ediliyor'.. Büyük büyük kanallar açılıyor ve alt yapı yeniden 'yapılıyor'..

Nedeni şu.. Samsun'da böyle öncelikli işler dururken, böylesine büyük çapta bir yağmurun yağacağını hesaplayamayan ama '50 yıl sonrasını planladığını iddia edenler' yanılmıştır.. O sırada 'minik aslanlar, sülünler, festivaller, Amazon köyleri ile meşgulken, yağmur kabus gibi çökmüş Samsun'un üstüne..  Derelerden ve alt yapıdan sorumlu olan Büyükşehir Belediyesi'nin o andan itibaren yapacağı elbette bir şey yoktu.. Onlar da vatandaş gibi bizimle birlikte felaketi yaşadı.. Dereler taştı, köprüler tıkandı, alt yapı yetersiz kaldı patladı, sahil kenti Samsun, denize suyu bir türlü veremedi.. Doğa, hatalı ne varsa aldı kattı önüne.. Getirdi kentin ortasına yığdı.. O sırada fakirliğin fukaralığın bedelini ödeyenler bodrum katlarda  oturuyorlardı. Kuzey Yıldızı'nda boğularak can verdi. Hem de insanlara daha iyi yaşam sunulması için yapılan kentsel dönüşümün içinde can verdiler..

Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz, felaketi görmeye gelen devletin bakanlarına 'selin nasıl oluştuğunu anlattı'. Su baskınlarının nereden geldiğini gösterdi.. Neden derelerin ıslah edilmediğini, neden alt yapının vizyoner bir şekilde geleceği planlayarak yeterli bir şekilde yapılmadığını, seli önleyecek tedbirlerin 'tamamen alındığını' anlattı mı bilmiyorum.. Ama kamuoyu bu yönünü zaten hiç öğrenemedi.. Yine görerek, yaşarak tecrübe etti..  Kamuoyu 'derelerin ıslah edilmesi gerektiğini' bizzat izledi ve izliyor..

Bir anda Atakum'da, Canik'te 'sanki Samsun yeni keşfedilmiş gibi', hummalı çalışmalar başladı.. Alt yapı yenilenmeye başlandı.. Dev kanallar yer altına döşenmeye başladı. Yollar trafiğe kapatıldı... Aylardır tek şeritten veriliyor. Neden dere ıslahları için..  Çünkü o dereler yıllar öncesinden ıslah edilmeliydi aslında.. Ama ihmal edildi..  Kültür ve mitolojik tarihimiz daha önemsendi..  Minik aslanlar dikilmeliydi sahile.. Özel sektörlerle yarışırcasına kafeteryalar açılmalıydı.. Amazon Köyleri inşa edilmeliydi. Kafeler, kuğular, mangal parklar daha gerekliydi öncelikliydi sanki...

Oysa doğa gününü bekliyordu.. Hatalı ne varsa, yıkacaktı bir gün.. O gün 3-4 Temmuz 2012 oldu.. Keşke demeye fırsat bile kalmadı.. Yıktı geçti. 14 canı da götürdü beraberinde..  Yapılmayan, geciktirilen her hizmet 'doğanın intikamı olarak' çıktı ortaya.. Ve geçtiğimiz gün Samsun bir tecrübeyi bir hatalı işten dönüşü ibretle izledi..

Canik Bölgesi mezbahane önüne yapılan bir köprü vardı.. Tam 130 metre uzunluğunda.. Daha bir kaç yıl önce Büyükşehir Belediyesi tarafından 300 ton demir kullanılarak yapılmıştı.. Derenin üstü tamamen kapatılması bir mühendislik hatasıydı aslında.. Öyle de oldu.. Dağlardan gelen kütükler tıkadı köprünün ağzını.. O yaşamların yitirildiği kabus gecesinde suyun geçmesine izin vermedi ve su baskınlarına yol açtı.. Felaketin başlangıcı, adresi gibiydi..

Şimdi Büyükşehir Belediyesi o köprüyü yıktırıyor.. Felaket köprüsünü.. Hem de nasıl bir hızla.. Bir yandan iş makineleri, bir yandan kırım makineleri ve onlarca çalışan..  Yıkacaktınız niye yaptınız diye sormak istiyorum.. Hatalı yapılmışsa, neden 'bir bilene danışmadınız' diye sormak istiyorum.. Ama sormayacağım.. Çünkü yanıtı 'var ama yok' bunun.. Samsun 'tecrübe etmeden bedel ödemeden', doğruyu bulmakta zorlanıyor.. Ve açıkçası, Samsun'un 'planlanan geleceğinde' acaba bundan sonra neyi acı tecrübe ile yaşayacağız diye de endişeleniyorum..

10.12.2012
/A.YENER CABBAR

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder