Açık söylüyorum, şu yaşadıklarımızı görünce
Samsun'un geleceğinden korkuyorum.. Samsun'un geleceğini planladıklarını
söyleyenler, hatta 'mangalda kül bırakmamak adına' gelecek 50 yılını
planlıyoruz diyenleri; Allah ıslah etsin demekten başka bir şey diyemiyorum.. Bu
kente 'neler yapılmalıymış, bir kentin öncelikleri neymiş, bu kenti
yönetenlerin vizyonu ne kadar uzağı görebiliyormuş', ne yazık ki acı
tecrübelerle öğreniyoruz.. Canik'te sel felaketi yaşamasaydı ve onca can
kaybımız olmasaydı acaba Samsun'da 'geleceğin 50 yılını planlıyoruz' diyenler
dereleri ıslah etmeye başlayacaklar mıydı merak ediyorum.. 12 yıldır görev
başındalar ama 'bırakın 50 yılı' yapılması gerekeni, yani asli görevlerini
yapmayı ihmal etmişler, dereleri ıslah etmemişler ve Samsun kabus yaşamış.. Acılar
tatmış.. Gözyaşı dökmüş.. Bedel ödemiş..
Neyin bedelini; güçlü bir sağanak yağış yağarsa, bu
dereler taşar mı taşmaz mı, bu su denize gider mi gitmez mi, Samsun'un alt
yapısı buna yeterli mi değil mi. Bunu bile hesap edememişler.. Bu bir
felaketti, böyle yağmur ancak bir kere yağardı gibi gerekçelere kimse inanmaz..
'O zaman neden dereleri ıslah ediyorsunuz' diye sorarlar adama.. Ki;
soruyorum.. Madem yüzyılda bir olur böyle bir yağmur, neden şimdi 'hummalı bir
şekilde tüm dereler ıslah ediliyor'.. Büyük büyük kanallar açılıyor ve alt yapı
yeniden 'yapılıyor'..
Nedeni şu.. Samsun'da böyle öncelikli işler
dururken, böylesine büyük çapta bir yağmurun yağacağını hesaplayamayan ama '50
yıl sonrasını planladığını iddia edenler' yanılmıştır.. O sırada 'minik
aslanlar, sülünler, festivaller, Amazon köyleri ile meşgulken, yağmur kabus gibi
çökmüş Samsun'un üstüne.. Derelerden ve
alt yapıdan sorumlu olan Büyükşehir Belediyesi'nin o andan itibaren yapacağı
elbette bir şey yoktu.. Onlar da vatandaş gibi bizimle birlikte felaketi
yaşadı.. Dereler taştı, köprüler tıkandı, alt yapı yetersiz kaldı patladı,
sahil kenti Samsun, denize suyu bir türlü veremedi.. Doğa, hatalı ne varsa aldı
kattı önüne.. Getirdi kentin ortasına yığdı.. O sırada fakirliğin fukaralığın
bedelini ödeyenler bodrum katlarda
oturuyorlardı. Kuzey Yıldızı'nda boğularak can verdi. Hem de insanlara
daha iyi yaşam sunulması için yapılan kentsel dönüşümün içinde can verdiler..
Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz,
felaketi görmeye gelen devletin bakanlarına 'selin nasıl oluştuğunu anlattı'.
Su baskınlarının nereden geldiğini gösterdi.. Neden derelerin ıslah
edilmediğini, neden alt yapının vizyoner bir şekilde geleceği planlayarak
yeterli bir şekilde yapılmadığını, seli önleyecek tedbirlerin 'tamamen
alındığını' anlattı mı bilmiyorum.. Ama kamuoyu bu yönünü zaten hiç
öğrenemedi.. Yine görerek, yaşarak tecrübe etti.. Kamuoyu 'derelerin ıslah edilmesi gerektiğini'
bizzat izledi ve izliyor..
Bir anda Atakum'da, Canik'te 'sanki Samsun yeni
keşfedilmiş gibi', hummalı çalışmalar başladı.. Alt yapı yenilenmeye başlandı..
Dev kanallar yer altına döşenmeye başladı. Yollar trafiğe kapatıldı... Aylardır
tek şeritten veriliyor. Neden dere ıslahları için.. Çünkü o dereler yıllar öncesinden ıslah
edilmeliydi aslında.. Ama ihmal edildi.. Kültür ve mitolojik tarihimiz daha önemsendi..
Minik aslanlar dikilmeliydi sahile..
Özel sektörlerle yarışırcasına kafeteryalar açılmalıydı.. Amazon Köyleri inşa
edilmeliydi. Kafeler, kuğular, mangal parklar daha gerekliydi öncelikliydi
sanki...
Oysa doğa gününü bekliyordu.. Hatalı ne varsa,
yıkacaktı bir gün.. O gün 3-4 Temmuz 2012 oldu.. Keşke demeye fırsat bile
kalmadı.. Yıktı geçti. 14 canı da götürdü beraberinde.. Yapılmayan, geciktirilen her hizmet 'doğanın
intikamı olarak' çıktı ortaya.. Ve geçtiğimiz gün Samsun bir tecrübeyi bir
hatalı işten dönüşü ibretle izledi..
Canik Bölgesi mezbahane önüne yapılan bir köprü
vardı.. Tam 130 metre
uzunluğunda.. Daha bir kaç yıl önce Büyükşehir Belediyesi tarafından 300 ton
demir kullanılarak yapılmıştı.. Derenin üstü tamamen kapatılması bir
mühendislik hatasıydı aslında.. Öyle de oldu.. Dağlardan gelen kütükler tıkadı
köprünün ağzını.. O yaşamların yitirildiği kabus gecesinde suyun geçmesine izin
vermedi ve su baskınlarına yol açtı.. Felaketin başlangıcı, adresi gibiydi..
Şimdi Büyükşehir Belediyesi o köprüyü yıktırıyor.. Felaket
köprüsünü.. Hem de nasıl bir hızla.. Bir yandan iş makineleri, bir yandan kırım
makineleri ve onlarca çalışan.. Yıkacaktınız
niye yaptınız diye sormak istiyorum.. Hatalı yapılmışsa, neden 'bir bilene danışmadınız'
diye sormak istiyorum.. Ama sormayacağım.. Çünkü yanıtı 'var ama yok' bunun.. Samsun
'tecrübe etmeden bedel ödemeden', doğruyu bulmakta zorlanıyor.. Ve açıkçası,
Samsun'un 'planlanan geleceğinde' acaba bundan sonra neyi acı tecrübe ile yaşayacağız
diye de endişeleniyorum..
10.12.2012
/A.YENER
CABBAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder