Türkiye
İstatistik Kurumu sonuçları ortada. Hava
kirliliği konusunda Tekkeköyde
sıkıntı var. Bu yeni
bir tablo değil. 2008
yılında da: ‘’Türkiye
İstatistik Kurumu 2008
Kasım ayı hava kalitesi
oranlarında kükürdioksit ortalama
oranlarında Samsun’un (Tekkeköy’ün) 208
mikrogram/metreküple birinci olduğu
belirtildi. ‘’ cümlelerini
kurduğumu biliyorum.
Her
şeyin yolunda olduğu
üzerine kurulu, pembe tablo
çizme tutumunda olan
kamu yönetimi anlayışı bunu da
sadece bir cihazın
arızasına bağlamıştı. Oysa
daha ciahazın bozulmasından
15 gün
önce Tekkeköy için
TÜİK rapormları alarm
diyordu. Tekkeköy de mazeret nedir?
Bu anlayışı Samsun
Tartışmalıdır. Bu
kamuyönetimi zihniyetini Samsun
tartışmalıdır.
2007 yılında
Tekkeköy’de halktan gizlenen
Hava kirliliği OMÜ
Rektörlüğünün raporu ilke ortaya
çıkarılmıştı. Kasım-Aralık
2007 tarihlerinde Tekkeköy
halkı normalin 65
katı kanserojen PM10 maddesi
solumuştu. O günden beri Tekköyde
solunum hastalığı konusunda
2008 ve 2009
yılında Samsun Tabip Odası’nın
yaptığı çalışma dışında
hiç bir kurum
çalışma yapmamıştır. Bölgede kronik solunum
sistemi hastalıklarında artış
vardır. 2009 yılında Samsun
Tabip Odasının yaptığı çalışmaya
göre bölgede Akciğer
Kanserinde artış vardır. Bu
konuda epidemiyolojik çalışma
yapması gereken Samsun
Sağlık Erki Portakallı
basın açıklamaları yapmaktadır.
Samsun
halkına, Tekkeköy halkına zehir
solutan tesislerin açılma
ruhsatı verenler bugün tekrar
bu şehri zehirlemeye
aday olmuşlardır. Hava Kirliliği
önemli bir halk
sağlığı sorunudur. Hava kiriliği
konusunda kamu
yönetimlerinin yapması gerekenler
uluslararası raporlarda
bellidir. Ancak son
10 yıldır SORUNU
İNKAR üzerine kurulu
bir anlayış sorunu tanımlamaktan bile
kaçınmaktadır. PEMBE
BALONLAR ŞEHRİ… dönüşmüştür kent.. Kentlerde hava kirliliği
oldu zaman multidisipliner çalışmalar
yapılır. Risk grupları
uyarılır. Bilgilendirme yapılarak halk
uyarılır.
Hava Kirliliğinin Sağlık Üzerine Etkilerini bir
kaç cümle ile
tekrar yazalım. 1950 lerden beri
hava kirliliğinin insan sağlığına etkilerini gösteren kanıtlar vardır. 1980
sonları 1990 larda ise yeni epidemiyolojik çalışmalarla hava kirliliğinin
sağlığa etkileri gösterilmiştir. Bu çalışmalar önce ABD ve Avrupa ülkelerinde
yapılmış, daha sonra pek çok ülkede de benzer çalışmalar ile sağlığın olumsuz
etkilendiği gözlenmiştir. Bu çalışmalarda ölümler, hastaneye başvurular gibi
sağlık göstergeleri ile havadaki kirleticilerin konsantrasyonunun ilişkisi
aranmış ve her ikisinin birlikte artış veya azalış gösterdiği belirlenmiştir.
Hava kirleticilerindeki günlük artışlar çeşitli
akut sağlık sorunlarına neden olmaktadır. Örneğin kirletici konsantrasyonunda
artma astma ataklarında artışa yol açmaktadır. Kirleticilere uzun süreli maruz
kalım ile sağlıkta kronik etkiler ortaya çıkmaktadır. ABD ve Hollanda'da
yapılan çalışmalarda hava kirliliği olan
bölgelerde yaşayanların ömrünün,
kirliliğin olmadığı bölgelerde yaşayanlara göre 1-2 yıl daha kısa olduğu belirlenmiştir.
Yalnızca gelişmekte olan ülkelerde havada bulunan partiküler madde ve kükürt
dioksit nedeniyle yılda 500,000
kişinin öldüğü tahmin edilmektedir.
Hava kirliliğinin sağlık etkisi öksürük ve
bronşitten, kalp hastalığı ve akciğer kanserine kadar değişmektedir. Kirliliğin
olumsuz etkileri sağlıklı kişilerde bile gözlenmekle birlikte, bazı duyarlı
gruplar daha kolay etkilenmekte ve daha ciddi sorunlar ortaya çıkmaktadır Bu
gruplardan biri yaşlılardır. Fizyolojik kapasitesi ve fizyolojik savunma mekanizması
fonksiyonlarındaki azalma, kronik hastalıklardaki artma nedeniyle yaşlılar
normal popülasyondan daha duyarlıdır, bu nedenle daha kolay etkilenmektedir.
Küçük çocuklar savunma mekanizması gelişiminin tamamlanmaması, vücut kitle
birimi başına daha yüksek ventilasyon hızları ve dış ortamla daha sık temas
nedeniyle daha fazla riske sahip diğer bir gruptur. Yaş yapısı yanısıra hava
yolunda daralmaya yol açan hastalıklar da kirleticilere duyarlılığı
artırmaktadır. Yapılan çalışmalar kirlilik arttıkça astma ve kronik obstrüktif
akciğer hastalıkları (KOAH) gibi hastalıkların alevlenmelerinde artış olduğunu göstermiştir. Kalabalık yaşam,
yetersiz sanitasyon, beslenme yetersizliği gibi düşük yaşam standartları da
duyarlılığı etkileyen faktörlerdendir. Bu koşullarda yaşayanlar enfeksiyon
hastalıkları sorunları ile karşı karşıyadır ve yetersiz sağlık hizmeti
almaktadırlar. Bu nedenle hava kirliliğinin sonuçlarından daha fazla
etkilenilmektedir.
Genel olarak havadaki kirleticilerin sağlığa
etkileri şöyle toparlanabilir;
*Solunum fonksiyonlarında bozulma
*Solunum sistemi hastalıklarında artış
*Kronik solunum sistemi hastalığı olan kişilerin hastalıklarının
alevlenmesinde artış
*Kronik kalp
hastalığı olan kişilerin hastalıklarının alevlenmesinde artış
*Kanser insidansında artış
*Erken ölüm insidansında artış
Çevresel hava kirliliğinin toplum sağlığı ile
ilişkisi değerlendirilirken yukarıda sıralanan doğrudan sağlık etkilerinin yanı
sıra içme ve sulama suyu kaynaklarının, bitki örtüsünün zarar görmesi ve mikro
klima değişiklikleri nedeniyle dolaylı etkilerini de göz önünde bulundurmak gereklidir.
Tüm bunların yanı sıra ortamın nem oranı, sıcaklık, sıcaklık değişim hızı,
rüzgarlar ve benzeri etmenler de çevresel hava kirliliğinin sağlık sonuçları
üzerinde etkili olmaktadır.
/Cem ŞAHAN
21 Aralık 2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder