Aynı ile bağlı ilçelerinin kendi aralarında
hemşerilik anlayışı sergilemeleri kentlilik bilinci adına doğru bir anlayış
tarzı olamaz. Çünkü hemşerilik ilişkileri il dışında yaşamını sürdürenler
arasında bir anlam kazanır. Örneğin İstanbul’da bulunan Samsunlular hangi
ilçesinden olursa olsun birbirlerini hemşeri olarak benimser. Bir Bafralının,
bir Kavaklının veya bir başka ilçemizin insanının, sadece kendi ilçesinden olanı
hemşeri olarak kabul etmesi düşünülebilir mi? O ilçeleri bünyesinde toplayan
Samsun merkezinde oturan Samsunlular, herhangi bir ilçesinden olanın hemşerisi
sayılmaz mı? Bu tür anlayış tarzı, aidiyet anlayışının çok ötesine geçen sığ
bir anlayıştır.
Kentleri kent yapan şey, bu tür dar kalıpların çok
ötesine geçen kentlilik bilincinin gelişmesidir. Bir kent bölünerek büyüyemez
ve gelişemez. Samsun’da zaten mevcut bulunan başka illerin dernekçilik ve
hemşerilik anlayışı, Samsunluluk ruhunun ve bilincinin gelişmesinde ki en büyük
engeli teşkil ederken, şimdi de Samsun’un ilçelerinin kendi insanlarını
sahiplenme duygusunun yaygınlaşması, ilçeler arasında dahi ayrışmaya zemin
hazırlamaya başlamıştır. Tabii bu konuda ilçelerimizi bencil davranmaya iten en
büyük neden, Samsun’un il olarak ilçelerini yeterince sahiplenememesi ve onları
kucaklayamamasıdır.
Görünen o ki, ilçelerimiz de kendine dahi hayrı
olmayan Samsun’dan ümidi kesmişler ve kendi göbeklerini kendileri kesmeye
çalışıyorlar. Bunun en somut bir örneği 2004 yılında, “Teşvik Yasası”
kapsamının genişletildiği sırada yaşanmıştı. Hatırlanacağı gibi Samsun’un il
olarak bu kapsam dışında bırakıldığı günlerde, Havza ve Vezirköprü ilçelerimiz
Amasya’ya bağlanmak için referandum yapmaya kalkmışlardı. Samsun adına çok
üzülmemiz gereken bu konuya, kent yöneticilerimiz ve siyasetçilerimiz uzun süre
seyirci kalmışlardı.
Bu ilçelerimizin bu çalışmalara girmesinin ayıbı
onların değil, yeterince atılım yaparak ilçelerini de geliştirme becerisini
gösteremeyen ve teşvik kapsamına alınacağı sözü verilmesine rağmen alınmayışına
gerekli tepkiyi koyamayan, o dönem ki Samsun’un il yöneticileri ve
siyasetçilerinindir.. Bir başka örnek de, ANAP döneminde eyalet sistemine geçiş
için hazırlık yapılması aşamasında yaşanmıştı. Çok sayıda ilçenin il
yapılmasının gündeme geldiği sırada, bazı illerin küçültülmesi ile bölgelerde
bazı illeri öne çıkartarak eyalet merkezi yapılma çalışmaları başlatılmıştı.
Hatırlanacağı gibi o sırada, en önemli ve büyük
ilçemiz olan Bafra’nın il yapılması ve Yakakent, Alaçam ile Vezirköprü’nün
Bafra’ya, yine bölgemizden il yapılması planlanan Ünye’ye Terme’nin, Merzifon’a
da Havza ve Lâdik’in bağlanması gündeme gelmişti. Bu konuda da kenti yönetenler
ve Samsun adına siyaset yapanlar gerekli tepkiyi koyamamıştı.
Eğer ilçeleri ile Samsun güçlü bir siyasi yapı ve
kentlilik bilincine ulaşamazsa, ilçeler bazında yapılacak bu çalışmalar günü
kurtarmaktan öteye geçmeyecek, ileride onarılması çok güç yaralar açacaktır. İlçelerimizin
hemşerilik anlayışı, iki hafta önce Samsun ve Samsunspor adına büyük bir
sahipsizliğin bir örneğini daha verdi. Onbeş gün kadar önce yerel gazetelerde
tam sayfa bir ilan yayınlandı. Samsunspor’a verdiği zarar ve takındığı sorumsuz
tavırları Samsun kamuoyunda da tepki gören geçen sene ki Samsunspor Başkanı
Sayın Kazım Yılmaz’a, hemşerilik duygusu ile sahip çıkma amaçlı bu ilan amacını
aşmıştır.
Çarşambalılar Derneği bu ilanla, sırf Çarşambalı
olduğu için Kazım Yılmaz’a haksızlık edildiğini belirterek, başta yerel basın
olmak üzere eleştiren herkesi suçlayan ifadelerle kınarken, bu kentin olmazsa
olmazı Samsunspor’un içine düşürüldüğü durumu görmezden gelmiştir. Gönül bu
ilanı verenlerin, aşağıda ki gerçekleri görerek kimin kime haksızlık yaptığının
ve eleştirenlerinde Samsunlu olduğunun farkında olarak, daha gerçekçi bir
değerlendirme yapmış olmasını dilerdi. Kazım Yılmaz, Samsunspor’u süper
çıkartmış, kulübün borcunu 6 milyar düşürerek 24 milyara indirmiş ve
federasyondan 25 milyar para gelmesini sağlamış çok başarılı bir yönetimin
elinden, yönetimi hiç de etik olmayan girişimlerle alan ekibin başkanıdır.
Başkan olarak Samsunspor’un başına geçen Sayın
Kazım Yılmaz, Samsunspor’u yaptığı akıl almaz idari yanlışlarla bir alt lige
düşürmüş ve 50 milyara dayanan bir borç yükü ile yüzüstü bırakmıştı. Kazım
Yılmaz çevresinde sevilen başarılı bir işadamımız ve tüm Samsunluların
hemşerisidir. Kendi işinde son derece başarılı bir işadamı olan Sayın Yılmaz,
aynı başarıyı Samsunspor Başkanlığında gösterememiş, sadece Samsunspor’un
parasını değil, kendi parasını da heba etmiştir. Her kesimden gelen uyarıları
göz ardı ederek, spor çevrelerinde özellikleri çok iyi bilinen Adnan Sezgin
isimli menajeri Samsunspor’un başına getirmiş ve O’nun yaptığı yanlış
transferlerle onlarca oyuncu Samsun’a getirilmiş ve onlara rüyalarında
göremeyecekleri paralar verilmişti.
Zoraki Süper Lige çıkartılan Samsunspor, bu
yanlışlar sonucu göz göre göre bir alt kümeye düşmüştü.
Sayın Kazım Yılmaz, Genel Kurula dahi katılmayarak
başkanlığı bırakırken, son kalan oyuncular da satılmış ve hem küme düşmüş, hem
de elinde biri yedek olmak üzere sadece iki oyuncusu kalmış, borcu 50 milyara
dayanmış Samsunspor’u kaderine terk etmişti. Kongre de söylenenlere ve basında
yazılanlara göre almayacağım dediği alacaklarına temlik koyduğu gibi giderayak
federasyondan gelen önemli bir parayı da alacaklarına mahsuben almıştır.
Bunlar hem Genel Kurulda konuşulmuş, hem de
günlerce yerel basın da yer almıştır. Kaderine terk ettiği Samsunspor, bugün
O’nun ve yakınlarının alacaklarını ödeyebilme kâbusu yanında, bir alt lige daha
düşme tehlikesi ile karşı karşıya kalmıştır. Bu ilanı tüm Çarşambalılar da
sahiplenirler mi? Bilmiyorum. Bildiğim tek şey, bu ilan Çarşambalılar Derneğine
yakışmamıştır.
Çok kullandığım “SAHİPSİZ KENT SAMSUN” vurgusunda
ne kadar haklı olduğumun her gün bir başka örneğinin yaşanması, Samsun adına
acı veriyor. Ne yazık ki, bu sahipsizlik duygusu artık kanıksanır olduğu için
yeterince tepki de görmüyor. Bu gidişle, korkarım Samsunlu bu günleri de
arayacaktır. Ne olur, hiç kimse Samsun’un yüzeysel güzelleşmesinin ve çok
gecikmiş eksiklerini giderecek bazı yatırımların yapılmasının gölgesine
sığınarak, bu kentin asıl sorunun “SAHİPSİZLİK” olduğu gerçeğini görmezden
gelmesin. Umarım, ben yanılıyorumdur ve bunların hiç birisi Samsun’da
olmuyordur.
/Sadi SUBAŞI
17 Aralık 2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder