13 Aralık 2012 Perşembe

Devletin Kurumları Girmiş Birbirine; Çile Vatandaşa..

Güler misin, ağlar mısın denilecek bir dönemden geçiyoruz sanırım.. Devletin kurumları birbirine girmiş, koordinesizlik almış başını gidiyor; vatandaş çile çekiyor.. Devletin tepesinde 'iki başlılık var mı yok mu' tartışmaları sürüyor da, sanki alt kurumlardaki kargaşa az mı?.. Birileri çıkan çiviyi yerine çakmalı artık.. A Takımı 'yolsuzluk, rüşvet gibi bir dizi suçlamayla' yargılanan bir belediye başkanı ve genel sekreteri ile yardımcısı, 'sanık' durumları devam ederken, görevlerinin başında ama yine Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı başka bir kurumda yolsuzluk ortaya çıkıyor..

Geçtiğimiz gün 'Bedevi hikayesiyle' 'Belediyede tavuk çalınmıştır' bir kere diyerek kıssadan hisse yapsak ta, Samsun Büyükşehir Belediyesi'nin meclisi halen 'araştırma komisyonu mu, denetleme komisyonu mu kurulsun'  onu tartışıyor.. MHP'li üyelerden başka kimse demiyor ki; 'yahu tavuk çalındı, elimizi çabuk tutalım, başka bir yerde başka bir yolsuzluk var mı, boyutları nedir, nasıldır, bu işin acele işlerdendir. Kamuoyu izliyor'...

Önümüzdeki ay hallederiz. Denetleme Komisyon kuracağız diyor Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz.. Kurun.. Kurarsınız da.. Buna inancımız tam.. Bir ay dediğin nedir ki; gelir geçer.. Ama bu sadece basit bir örnek aslında. Göz önünde olduğu için yazdım.. Bakın sorun sadece Büyükşehir'de mi?.. OMV'yi biliyorsunuz.. Kozluk'ta Avusturyalı Enerji Devi'nin termik santrali.. Yıllardır yazıyoruz bu konuda.. Sonuçta davalar açıldı ve Danıştay 8. ve 13. Dairesi, ayrı ayrı yürütmenin durdurulması kararı verdi.. Verdi de ne oldu.. OMV o kararlar yokmuş gibi deneme üretimine geçti.. Yargı kararlarını hiçe saydı bir başka deyişle..

Dün merak ettim Avusturya'da çevre kirliliğiyle ilgili mücadeleye baktım.. Siz de google'ye girin bakın.. Türkçe çevirisiyle okuyun.. Adamlar kendi ülkelerinde öyle önem veriyorlar ki; bu olaya, otobüsleri teçhizatlarla doldurmuş belediyeler, ilgili kurumlar 'gezici kirlilik ölçerler kurmuşlar'.. Ayrıca sürekli kentteki egzoz gazındaki kirlilik bile an ve an ölçülüyor...  Biz de otobüsler sadece, "şuraya bunu yaptık, şuraya bu yapıldı" deyip makyajlanmış hizmetleri göstermekte kullanılıyor.. Ama iş Samsun'un Kozluk Beldesi'ne gelince, 'hadi bakalım kim nasıl ölçecek' kirlilik boyutunu..

Deneme üretimine geçeli 3 gün oldu. Siz ne belediyeden ne Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü'nden 'kirlilik ile ilgili tek satır açıklama' duydunuz mu?.. OMV deneme üretimi yapıyor ama bizim kurumlar 'deneme kirlilik ölçümü yapmıyor'.. Bu kadar 'şaşkın vaziyetteyiz' açıkçası.. Daha da ilginç var.. Asıl soru yargı kararlarına rağmen bu deneme üretimi nasıl yapılıyor.. Avusturya, 25 euroluk trafik cezanın üstünü, araç hangi ülkeye aitse evine gönderebilecek kadar 'cezalarda katı' ama biz evimizde 'yargı kararına rağmen' bacasından atmosferimizi kirletmesine, 'nasıl oluyor bu diyemiyoruz'..

Cumhuriyet Savcılığı şikayet üzerine EPDK hakkında soruşturma başlatmış.. Yerel yöneticiler için ise takipsizlik vermiş.. Doğru da yapmış.. Çünkü santral lisansını veren Devletin Enerji Piyasası Denetleme Kurulu (EPDK).. Ama EPDK, Samsun'dan haberdar mı.. Yargı kararına rağmen gereğini şu ana kadar yaptı mı?.. Samsun Valiliği acaba, EPDK ne derse desin, soruşturmanın tamamlanmasına kadar 'yerel bazda ben tedbirimi alırım' diyor mu?.. Hepsinden bihaberiz, sevgili okurlarım..

Herkes durumu ötelemiş.. Kurumlar işi birbirine bırakmış.. Savcılık EPDK'yı soruşturuyor, EPDK, devlet izin vermiş bu enerji yatırımına ben ne yapayım diyor, Danıştay yürütmeyi durdur derken, Samsun Valiliği de sanırım 'Bu kadar kurum işin içindeyken çözemiyorsa, ben ne yapabilirim' modunda olmalı.. Eee haliyle Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü de 'Ağır toplar duruyor, ben niye devreye gireyim' diye şu an sessizliğini  koruyor.. Geriye Kozluk Belediye Başkanı Şenol Kul kalıyor.. Yani izin verin de burada onu günah keçisi yapmayalım.. O küçücük bir karınca misali olarak, "Bu kadar dev ve gücün arasında zaten ezildi, ezileceği kadar'.. Bitti mi bitmedi.. Devletin kurumları arasında paslaşma, öteleme ve kaosla ilgisi demetten bir örnekte Pelitköy TOKİ Konutları'ndan var..

TOKİ Türkiye'nin örnek konut projesini 2001'de Pelitköy'te gerçekleştirdi.. Samsun için o dönemde oldukça uzak bölgeydi ama yeşili, doğası, villa tipi evleri, dev binaları, sosyal konutlarıyla 400 hanelik bir yaşam alanı oluşturdu.. Şimdilerde Büyükşehir Belediyesi'nin ulaşım kaosu nedeniyle oldukça değer kaybetmesine rağmen, kişi başına düşen yeşil alanı, kendi parkları, mini hayvanat bahçesi, marketleri, karakolu ve eczanesiyle halen 'iyi bir yaşam alanı'..

Ama gelin görün ki; Devletin TOKİ'si ile Devleti'in Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü girmiş birine.. Çevre Bakanlığı diyor ki; buranın bir kısmında bizim ormanımız var, sen oraya konut yapmışsın o nedenle evlerin tapularına şerh koyduk..  Devletin TOKİ ise; ben konutları teslim ettim, vatandaşla çöz.. Mahkeme, yazışma derken, konu çözüldü zannedilirken, önceki gün Pelitköy TOKİ Konutları Yönetim Kurulu Başkanı Musa Topal aradı.. Evini satmak isteyen satamıyor. Tapusunu almak isteyen alamıyor. Çünkü tapularda ve evler üzerinde Çevre Müdürlüğü'nün 'orman alanı' gerekçesiyle şerhi var..

Şimdi çık işin içinden çıkabilirsen.. Konunun çözülmesine rağmen sorun büyük.. Vatandaş ulaşım sıkıntısı nedeniyle, son zamanlarda konutlarını satmaya başlayınca çıktı bu olay ortaya.. Hadi Büyükşehir'in 'vatandaşın psikolojisini ulaşımla bozmasını bir yana bıraktık', kimse evini satamıyor da.. Şimdi Devletin TOKİ'si vatandaşı kandırdı mı diyor Musa Topal haklı olarak.. Yakında 'Çıkın evlerden derlerse şaşmayın'.. Devletin kurumları girmiş birbirine 'vatandaş çilesini çekiyor'.. Hem malıyla, hem zamanıyla, hem de çevreye verilen zararla bedelini ödüyor, ödemeye de devam edecek gibi görülüyor.. Kısacası, bindik bir alamete gidiyoruz, kıyamete misali.. Bakalım nereye kadar..

13.12.2012
/A.YENER CABBAR

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder