Güler misin, ağlar mısın denilecek bir dönemden
geçiyoruz sanırım.. Devletin kurumları birbirine girmiş, koordinesizlik almış
başını gidiyor; vatandaş çile çekiyor.. Devletin tepesinde 'iki başlılık var mı
yok mu' tartışmaları sürüyor da, sanki alt kurumlardaki kargaşa az mı?.. Birileri
çıkan çiviyi yerine çakmalı artık.. A Takımı 'yolsuzluk, rüşvet gibi bir dizi
suçlamayla' yargılanan bir belediye başkanı ve genel sekreteri ile yardımcısı,
'sanık' durumları devam ederken, görevlerinin başında ama yine Büyükşehir
Belediyesi'ne bağlı başka bir kurumda yolsuzluk ortaya çıkıyor..
Geçtiğimiz gün 'Bedevi hikayesiyle' 'Belediyede
tavuk çalınmıştır' bir kere diyerek kıssadan hisse yapsak ta, Samsun Büyükşehir
Belediyesi'nin meclisi halen 'araştırma komisyonu mu, denetleme komisyonu mu
kurulsun' onu tartışıyor.. MHP'li
üyelerden başka kimse demiyor ki; 'yahu tavuk çalındı, elimizi çabuk tutalım,
başka bir yerde başka bir yolsuzluk var mı, boyutları nedir, nasıldır, bu işin
acele işlerdendir. Kamuoyu izliyor'...
Önümüzdeki ay hallederiz. Denetleme Komisyon
kuracağız diyor Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz.. Kurun..
Kurarsınız da.. Buna inancımız tam.. Bir ay dediğin nedir ki; gelir geçer.. Ama
bu sadece basit bir örnek aslında. Göz önünde olduğu için yazdım.. Bakın sorun
sadece Büyükşehir'de mi?.. OMV'yi biliyorsunuz.. Kozluk'ta Avusturyalı Enerji
Devi'nin termik santrali.. Yıllardır yazıyoruz bu konuda.. Sonuçta davalar
açıldı ve Danıştay 8. ve 13. Dairesi, ayrı ayrı yürütmenin durdurulması kararı
verdi.. Verdi de ne oldu.. OMV o kararlar yokmuş gibi deneme üretimine geçti.. Yargı
kararlarını hiçe saydı bir başka deyişle..
Dün merak ettim Avusturya'da çevre kirliliğiyle
ilgili mücadeleye baktım.. Siz de google'ye girin bakın.. Türkçe çevirisiyle
okuyun.. Adamlar kendi ülkelerinde öyle önem veriyorlar ki; bu olaya,
otobüsleri teçhizatlarla doldurmuş belediyeler, ilgili kurumlar 'gezici kirlilik
ölçerler kurmuşlar'.. Ayrıca sürekli kentteki egzoz gazındaki kirlilik bile an
ve an ölçülüyor... Biz de otobüsler
sadece, "şuraya bunu yaptık, şuraya bu yapıldı" deyip makyajlanmış
hizmetleri göstermekte kullanılıyor.. Ama iş Samsun'un Kozluk Beldesi'ne
gelince, 'hadi bakalım kim nasıl ölçecek' kirlilik boyutunu..
Deneme üretimine geçeli 3 gün oldu. Siz ne
belediyeden ne Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü'nden 'kirlilik ile ilgili tek
satır açıklama' duydunuz mu?.. OMV deneme üretimi yapıyor ama bizim kurumlar
'deneme kirlilik ölçümü yapmıyor'.. Bu kadar 'şaşkın vaziyetteyiz' açıkçası.. Daha
da ilginç var.. Asıl soru yargı kararlarına rağmen bu deneme üretimi nasıl
yapılıyor.. Avusturya, 25 euroluk trafik cezanın üstünü, araç hangi ülkeye
aitse evine gönderebilecek kadar 'cezalarda katı' ama biz evimizde 'yargı
kararına rağmen' bacasından atmosferimizi kirletmesine, 'nasıl oluyor bu
diyemiyoruz'..
Cumhuriyet Savcılığı şikayet üzerine EPDK hakkında
soruşturma başlatmış.. Yerel yöneticiler için ise takipsizlik vermiş.. Doğru da
yapmış.. Çünkü santral lisansını veren Devletin Enerji Piyasası Denetleme
Kurulu (EPDK).. Ama EPDK, Samsun'dan haberdar mı.. Yargı kararına rağmen
gereğini şu ana kadar yaptı mı?.. Samsun Valiliği acaba, EPDK ne derse desin,
soruşturmanın tamamlanmasına kadar 'yerel bazda ben tedbirimi alırım' diyor
mu?.. Hepsinden bihaberiz, sevgili okurlarım..
Herkes durumu ötelemiş.. Kurumlar işi birbirine
bırakmış.. Savcılık EPDK'yı soruşturuyor, EPDK, devlet izin vermiş bu enerji
yatırımına ben ne yapayım diyor, Danıştay yürütmeyi durdur derken, Samsun
Valiliği de sanırım 'Bu kadar kurum işin içindeyken çözemiyorsa, ben ne
yapabilirim' modunda olmalı.. Eee haliyle Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü de
'Ağır toplar duruyor, ben niye devreye gireyim' diye şu an sessizliğini koruyor.. Geriye Kozluk Belediye Başkanı
Şenol Kul kalıyor.. Yani izin verin de burada onu günah keçisi yapmayalım.. O
küçücük bir karınca misali olarak, "Bu kadar dev ve gücün arasında zaten
ezildi, ezileceği kadar'.. Bitti mi bitmedi.. Devletin kurumları arasında
paslaşma, öteleme ve kaosla ilgisi demetten bir örnekte Pelitköy TOKİ
Konutları'ndan var..
TOKİ Türkiye'nin örnek konut projesini 2001'de
Pelitköy'te gerçekleştirdi.. Samsun için o dönemde oldukça uzak bölgeydi ama
yeşili, doğası, villa tipi evleri, dev binaları, sosyal konutlarıyla 400
hanelik bir yaşam alanı oluşturdu.. Şimdilerde Büyükşehir Belediyesi'nin ulaşım
kaosu nedeniyle oldukça değer kaybetmesine rağmen, kişi başına düşen yeşil
alanı, kendi parkları, mini hayvanat bahçesi, marketleri, karakolu ve
eczanesiyle halen 'iyi bir yaşam alanı'..
Ama gelin görün ki; Devletin TOKİ'si ile Devleti'in
Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü girmiş birine.. Çevre Bakanlığı diyor ki; buranın
bir kısmında bizim ormanımız var, sen oraya konut yapmışsın o nedenle evlerin
tapularına şerh koyduk.. Devletin TOKİ
ise; ben konutları teslim ettim, vatandaşla çöz.. Mahkeme, yazışma derken, konu
çözüldü zannedilirken, önceki gün Pelitköy TOKİ Konutları Yönetim Kurulu
Başkanı Musa Topal aradı.. Evini satmak isteyen satamıyor. Tapusunu almak
isteyen alamıyor. Çünkü tapularda ve evler üzerinde Çevre Müdürlüğü'nün 'orman
alanı' gerekçesiyle şerhi var..
Şimdi çık işin içinden çıkabilirsen.. Konunun
çözülmesine rağmen sorun büyük.. Vatandaş ulaşım sıkıntısı nedeniyle, son
zamanlarda konutlarını satmaya başlayınca çıktı bu olay ortaya.. Hadi
Büyükşehir'in 'vatandaşın psikolojisini ulaşımla bozmasını bir yana bıraktık',
kimse evini satamıyor da.. Şimdi Devletin TOKİ'si vatandaşı kandırdı mı diyor
Musa Topal haklı olarak.. Yakında 'Çıkın evlerden derlerse şaşmayın'.. Devletin
kurumları girmiş birbirine 'vatandaş çilesini çekiyor'.. Hem malıyla, hem
zamanıyla, hem de çevreye verilen zararla bedelini ödüyor, ödemeye de devam
edecek gibi görülüyor.. Kısacası, bindik bir alamete gidiyoruz, kıyamete
misali.. Bakalım nereye kadar..
13.12.2012
/A.YENER
CABBAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder