30 Mayıs 2012 Çarşamba

Bu Kent Ve Ben

Bu kent benim; ben bu kentte doğmadım ama çocuklarım bu kentte doğdu; babam, babaannem, kayınbabam ve nice can dostum bu topraklarda yatıyor; kaderdir bilinmez ama görünen o ki ben de kısmet olursa eğer- son uykuma bu topraklarda dalacağım.

Bu kentte girdim ilk işime 21 Mart 1969da Tekel Başmüdürlüğünde geçici işçi olarak. Azot Fabrikasının inşaatında ambar, Mutfakgazda satış elemanı sıfatıyla çalıştım. Gazeteciliğe bu kentte başladım 1 Aralık 1969da Tük Haberler Ajansında muhabir olarak.

Hukuk Fakültesini bu kentte çalışarak dışarıdan bitirdim, avukatlık stajımı bu kentte yaptım, ilk büromu da bu kentte açtım. Yani hem gazeteciyim hem avukat. İster birini yaparım ister öbürünü, kime ne?

Hakkı da bilirim hukuku da, adabı da bilirim edebi de. Ama yalanı, riyayı, iftirayı, isnadı, şantajı, tehdidi bilmem. Zimmeti, irtikabı, ihtilası, ihaleye fesat katmayı, kamuyu zarara uğratmayı bilmem. Milletin karısına kızına sövmeyi sonra da yerlerde sürünmeyi de bilmem.

Ne kimsenin aşına, işine, eşine göz dikmişizdir ne de haysiyetine laf etmişizdir. Ne dostumuzu satmış ne de düşmanımıza sırt dönmüşüzdür. Biz bu kenti biliriz, bu kent de bizi bilir. Hamdolsun, bu kentte yüzüne bakmayacaklarımız bulunsa da yüzüne bakamayacağımız insan yoktur.

Ne tüyü bitmedik yetimin hakkı olan beytülmale el atmışlığımız vardır ne de kıçı kırık bir makam ve üç paralık bir nafaka uğruna birilerinin kapısında yatmışlığımız vakidir. Ne de zor karşısında gri vitese takmışlığımız. Ne de ite köpeğe pabuç bırakıp paçamızı kaptırmışlığımız söz konusudur ne de itin sahiplerinden pervamız.

İtin hesabını sahibine sorarız. Sahibi ister sade bir vatandaş, ister il başkanı, ister belediye başkanı, ister milletvekili olsun, fark etmez. İtin kentin içine pislemesinin faturasını onlara çıkartırız. Onlar, itin önüne kemik atanlar, onlar, çanağına yal koyanlar ve onlar, tasmasından tutup önüne gelene havlatanlar. Ya itlerine sahip olacaklar ya da üst perdeden seslendirdikleri fazilet söylemlerinden vazgeçecekler.

Erdem erdemsizlikle, temizlik kirlilikle birarada olmaz ve ak pak günlere itle köpekle, şantajcı, yalancı, sahtekar, müfteri, mürtekip ve fitne fücurla gidilmez. Çevresini temizlemekten uzak insanların kent ve ülkeyi temizlemek iddiasına inanılmaz, sadece gülünür.

Birilerinin geleceğin olacak mı olmayacak mı belli olmayan gelip geçici bir makam ve mevki uğruna geçmişine ihanet etmesi, ne hazin. Geçmişin katili geleceğe lanet olsun…

/Osman KARA
30.05.2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder