İstanbul’dayken Samsunlu bir çocukluk arkadaşım
beni telefonla aradı. Kendisi ile uzunca bir sohbet yaptık. Aklımda kalanları
sizlere özetliyeyim : Kandil gecesi Samsun büyük camiinden yapılan mevlüt
naklen yayınından bir Samsunlu olarak çok etkilenmiş. Büyük cami ekrana
geldikçe çocukluk günlerim aklıma geldi.
Adeta o günlere geri döndüm. Büyük Cami önünden demiryolunu geçip denize
kaçtığımız günler i. Saathane de taksi durağının arkasındaki köşede yediğimiz
dondurmaların içtiğimiz şıraların
çocukluk haşlığımızın çoğunu götürdüğünü. Lezzet lokantasının hala tadını
damağımda hissettiğim o nefis dönerini, babamın beni çarıkçılar sokaktaki
berbere götürüp şuna yaz traşı yap diyerek üç numaraya vurulan saçlarıma
duyduğum isyanı tekrar yaşar gibi oldum. Son yıllara kadar hakiki toz salep
almak için Samsunlu arkadaşlarımı görevlendirdiğim aktar dükkanını , Taşhanın
köşesindeki benzinci Seyit amcadan aldığımız gaz yağını, saathanedeki
dükkanların hareketliliğini, balıkçı dükkanlarındaki fayans havuzlarda yüzen
kalkanlar bir bir gözümün önünden geçti. Ne bereketli ve güzel günlerdi değil
mi. Bu sohbetin sonunda esas merak ettiği konuya girdi. Televizyonda mevlüt
naklen yayınını izlerken takıldığım bir konu oldu. Naklen yayında caminin
dışını gösterirken giriş kapısı yanındaki pencerelerle onlara komşu pençelerin
çerçeveleri beyaz renkli görünüyordu. Yoksa ahşabı beyaza mı boyadılar hiç
gitmemiş dedi. Bende cevaben yakında Samsun’a gideceğim, söylediğin konuyu
inceleyip sana bilgi veririm dedim. Samsun’a geldiğimde ilk işim birazda
merakla gittiğim Büyük cami oldu. Hakikaten arkadaşımın dediği gibi o çerçeveler beyaz renkliydi. Demekki yanlış
görmemişti. Yanıldığı nokta ise çerçevelerin beyaza boyanmış ahşap değil de PVC
malzemeden yapılmış olmasıydı. Yani tarihi cami restorasyon da PVC kasalı
camları ile hem de beyaz renkli olarak yenilenmişti. Hangi akıl hangi denetim
buna izin verdi bilmiyorum. Ama bu kadar vurdumduymazlık sanıyorum her
Samsunluyu üzmüştür. Bir Samsunlu olarak utancımdan arkadaşımı arayıp konuyu
ona henüz iletemedim. İlgili merciler belki bu hatayı süratle düzeltir diye de
bir beklenti içerisindeyim. Şayet bir sonuç çıkmazsa konuyu cumhurbaşkanımızın
sayın eşi Hayrünnisa Gül’e nakletmeyi düşünüyorum. Beni buna yönlendiren
düşünce ise kendisinin Kayseri’ye götürdüğü bir yabancı misafirine Gevher
Nesibe Sultan adına kardeşi 1.Gıyasettin
Keyhüsrev tarafından yaptırılan Şifahane ve Medreseye vakıflarca yaptırılan
restorasyonda oda döşemelerinin tabanlarını laminant parke ile kaplanmasından
duyduğu üzüntünün neden olduğunu söylemesi üzerine vakıfların yeniden aslına
uygun bir malzeme kullanılarak bu utandıran yanlışlığı düzeltme yoluna
gittiğinin basında yayınlanmasıydı. Umarım yöneticiler Samsun’daki bu tarihi hiçe sayan yanlışıda bir an önce
aslına uygun olarak değiştirirler yoksa cumhurbaşkanının sayın eşine bu konuyu
ileterek Büyükcami için de yardımlarını
rica edeceğim.
/Yücel TÜRE
18 Temmuz 2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder