Detroit ABD’nin en önemi kentlerinden birisi idi.
Detroit denince akla Amerikan rüyasının en önemli şehirlerinden birisi idi.
Otomotiv endüstrisinin ABD’deki ve dünyadaki kalbi idi. Ama geçen gün Detroit şehir
olarak iflasını açıkladı. Detroit’in iflasını açıklaması; dünyaya bomba etkisi
yarattı. Detroit kentindeki evlerin fiyatları konusunda birçok spekülatif haber
ortaya çıktı. Birkaç bin dolara ev alınabileceği konusunda televizyonlarda ve
gazetelerde birçok haber yayınlandı. Birçok insanın rüyası olan ABD’de ev
sahibi olma konusu tekrar gündeme geldi. Herkes acaba ben de Detroit kentinde
evim olabilir mi diye hesap yapmaya başladı.
Peki Detroit’in iflas etmesine neden ne idi?
Detroit’in iflas etmesine neden olan etken, ABD
otomotiv endüstrisinin dünyadaki otomotiv endüstrisinin rekabet koşullarına
ayak uyduramamasıdır. ABD menşeili arabalara baktığımızda hepsinin çok büyük ve
yakıt olarak da fazla yakan arabalar olduğunu görmekteyiz. Halbuki tüketici artık
çok büyük ve çok yakan arabalar değil yakıt olarak ekonomik ve görece olarak
daha küçük arabalar tercih etmeye başladı. ABD otomotiv endüstrisi, bu
değişimin farkına maalesef varamadı ve Detroit gibi otomotivin kalbi olan bir
şehri bugün hayalet şehir durumuna getirdi.
Buradan çıkarılması gereken en önemli derslerden
birisi tüketicinin tercihlerini iyi takip etmek gerektiğidir. Gerek işletmeler
olsun gerekse turizm pazarlaması açısından Samsun olsun insanların neleri
tercih ettiği ve neleri tercih etmediğini iyi analiz etmek gerekli. Örneğin
konaklama işi ile uğraşan otelcilerimizin bu konuda iyi bir araştırma yapması
gerekiyor. İnsanlar neden Samsun’da konaklamıyor sorusunun cevabı tespit
edilirse oteller de bu sorunun cevabına göre strateji geliştirebilir. Benzer
soruyu kendisine sorması gereken bir diğer sektör de tur operatörlerimiz.
Konuyla ilgili tüm sektörler, bir masa etrafında biraraya gelmeli ve ortak bir eylem planı
hazırlanmalı. Hazırlanan eylem planına da herkesin harfiyen uyması gerekiyor ki
plan başarıya ulaşsın. Planda tüm paydaşlar
birarada olmalı ve paydaşlar da kendilerine düşen eksikleri
gidermelidir.
Burada tespit edilmesi gereken ikinci nokta ise
hedef pazarımızı iyi tanımaktan geçiyor. Hedef pazarı iyi tanımamız durumunda
da ortaya çıkan değişikliklere anında ve hatta ortaya çıkmadan müdahale etme
şansını elde ederiz ki bu da rekabette bizi bir adım öne geçirir. Bunun
olabilmesi için de ilgili kişi ve kurumların konu ile ilgili olarak periyodik
olarak araştırma yapması gerekmektedir. Çıkan sonuçlara göre strateji mutlak
geliştirilmelidir.
Detroit, tüm dünyaya rekabetin ne kadar çetin ve
önemli olduğunu bir kez daha gösterdi. Rekabette bir adım önde olmak için ise
pazarda ortaya çıkacak olan fırsat ve tehditleri önceden öngörerek hedef pazarımızı iyi tanımalı ve hedef
pazarımızdaki değişiklikleri yakından ve sıkı bir şekilde takip etmemiz
gerekli. Rekabette sizi rakiplerinizden bir adım öne geçirecek en önemli
unsurlardan bir tanesi de farklı olabilmektir. Gerek şirketler olsun, gerek kar
amacı gütmeyen kuruluşlar olsun gerekse de kentler olsun farklı olduğu sürece
tüketiciler tarafından tercih edilir. Bu gerçeği hiç unutmamak lazım.
Farklılaşamayanlar ise maalesef ölüyor.
Tüm bu yaşananlardan çıkarılacak temel ders ise
oyunun gidişini iyi okuyup ona göre strateji geliştirmek gerekiyor ki
farklılaşalım ve rekabette bir değil birkaç adım önde olalım. Yoksa sonumuz
Detroit gibi olur.
25.07.2013
/Yetkin BULUT
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder