Elimizde silah yok ya nasıl da mazlum edebiyatı
yapıyor ve darbelere ve darbecilere lanetler yağdırıyoruz.. İddia ediyorum;
güçlü olsak şimdiye çoktan Suriye’ye, Mısır’a girmiş ve çokça edebiyatını
yaptığımız, kendisi nerededir ne yapar bilinmez demokrasinin adını biz dahi
ağzımıza almazdık.. Mısır’a askeri güçle girerek Mursi’yi yeniden
cumhurbaşkanlığı makamına oturtmak çözüm gibi görünüyor ama değil.. Neden,
çünkü yarın da daha başka bir güç sahibi gelecek ve her şey sil baştan olacak..
İşte tam da bu nedenlerden dolayı darbelere karşı çıkmak gerekiyor.. Yani bir
meşru zemin üzerinde insan hak ve özgürlüklerine koşulsuz saygılı olmak
gerekiyor..
Bu meşruiyetin kaynağı Veda Hutbesi de olabilir,
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi de olabilir.. Referans tartışması sonraki iş
öncelikli olan topyekün insanın
hürriyeti.. Ve fakat biz eğer hakiki darbe karşıtı olabilseydik; solcu, sağcı,
hatta darbeci diye ayırt etmeden herkesin ve her kesimin meşru haklarını
savunuyor olurduk.. Olmadık, olamadık.. Tuttuğumuz tarafın holiganlığını yaptık,
yapmaya devam ediyoruz... Zaten bizim geçmişimiz de şaibeli.. Biz dediğim dünya
görüşü olarak her hangi bir yerde mevzi tutmuş bu memleketin insanları.. Hepimizin
geçmişinde darbesever bir kara leke var.. Öyle olmasaydı bu memleketin adı her
on yılda bir darbe yapılan ülke olarak kalır mıydı..
O veya bu sebeplerden dolayı Türkiye’de tıpkı şimdi
Mısır’da olduğu gibi silahlı kuvvetler anayasayı askıya alarak meşruiyetini
nerden aldığı belli olmayan bir cesaretle (ki bu silahın insana verdiği
cesarettir) yönetime el koydu, başbakanı astı, bir dönem solcuları bir dönem
sağcıları bir dönem de karıştır barıştır olarak sol sağ ayırmadan darağacına
gencecik fidanlarımızı yolladı bizim gıkımız çıkmadı.. Şimdi Mısır’da
yaşananlardan dolayı sokağa dökülüyoruz.. Uzaktan davulun sesi hoş geliyor ya…
Kim inanır.. tarafımızı mı tutuyoruz, darbeye mi karşı çıkıyoruz o da belli
değil.. Bu ülkede asılan, işkence gören solcuların, Kürtlerin veya aynı görüşte
olmadığı herhangi birisinin hakkını müdafaa etmek için serçe parmağını dahi
olsun kımıldatan bir sağcı, bir muhafazakar, bir milliyetçi var mıydı.. Yoktu..
Şimdi dengeler değişti, o oldu, bu oldu
başkalarının haklarını aramasını öğrenir olduk.. Onu da nerden öğreniyoruz bakar mısınız.. Hiçbir
zaman demokrasiye yönetilmemiş sokağa çıkmanın bile tehlikeli olduğu Mısır gibi
bir ülkenin insanlarından öğreniyoruz.. Daha dün demiyorlar mıydı bizim düşünce
kuruluşlarımız (düşünce kuruluşu da ne demek) Ortadoğu da demokrasi geleneği
yok diye..
Bakın Mısır halkı sokaklarda, bize Cumhurbaşkanına
sahip çıkmasını öğretiyorlar.. Biz Erbakan’a bile sahip çıkamadık.. Adamı
gözümüzün önünde alaşağı ettiler.. Şimdi de büyük laflar ediyoruz; Mısır’daki
darbe 28 Şubat’a çok benziyor.. Yalan.. 28 Şubat’a biz sınıfta kaldık.. İnşallah
Mısır halkı başarır.. Biz sınıfta kalmaya da devam ediyoruz;
Şuurlu Öğretmenler Derneği Samsun Şubesi, Şuurlu
Öğretmenler Derneği Genel Başkanı İsmail Akkiraz tarafından feshediliyor.. Akkiraz
ile telefonda yarım saati aşkın konuşuyorum.. Söyleyebildiği yegane şey “Bu
bizim iç işleyişimiz.. Bunun haber değeri yok!” Diyorum ki, “Bu anti demokratik
değil mi, neden böyle bir yola başvuruyorsunuz” Şu komik cevaba bakın; “Mısır’da
darbe yapıldı, bu demokratik miydi” Diyesi
ki, ‘28 Şubat demokratik miydi’ Rövanşist ruh.. Ama hangi taraftan rövanş
alacağını karıştırmış..
Ya benimle kafa buluyor ya da, Hocaları Erbakan’ı
Başbakanlık makamından alan güç ile ÖĞDER Samsun Şube Başkanı İsmail Okudan’ı
makamından alan güç arasında empati yapmasını beceremiyor.. Bu insanların 28
Şubat’tan yeterince ders aldıklarını ve Hocalarının ardından döktükleri
gözyaşlarında samimiyet olduğunu söyleyebilir miyiz?
Ellerinde gücü kendi makamları, mevkileri veya
ikballeri için kullanan ve bu uğurda önüne çıkan engelleri hesapsız, kitapsız,
sorgusuz ve tüzük maddesinin her yöne çekilebilecek “Yönetim kurulunun şubeleri
feshetme yetkisi vardır” maddesini silah olarak kullanan bu zihniyet ile
Mısır’da Mursi’yi ve Türkiye’de Erbakan’ı makamından indiren zihniyet arasında
hiçbir fark yok bana göre.. Düzeltiyorum; hiçbir fark olmamalı herkese göre..
Bu olgunluğa erişebilecek miyiz?
İsmail Akkiraz söyleyemedi ama bana gelen bilgiye
göre, ÖĞDER Samsun Şubesi’nin feshedilme nedeni Erbakan’ın oğlu Fatih
Erbakan’ın konuşmacı olarak bir panel için Samsun’a davet edilmiş olması.. Hey
Allahım.. Nedir bu..
07 Temmuz 2013
/Recep YAZGAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder