31 Temmuz 2012 Salı

Samsun Uçuyor Mu Göçüyor Mu?

İstanbul Sanayi Odası’nın geçen hafta yayınlanan “İlk 500 Sanayi Kuruluşu” araştırmasının ışığında bu soruyu bir kere daha sormanın ve tartışmanın tam zamanıdır. Ama lafı eğip bükmeden, gerçekleri yüze vuranları bazı siyasilerin yaptığı gibi “felaket tellalı” ya da reklam avcısı yeni yetme sözde ekonomist gazetecilerin(!) sık başvurduğu gavurca bir iki kelimeyle ucuz yoldan suçlamadan değil; kısacası adam gibi tartışmadan bahsediyorum.

Siyasetçiler ve onlarla işleri olanlar, bazı meslek odalarını yönetenler ve onlardan reklam kovalayanlar, “Samsun’un uçtuğunu” söyleseler de İSO’nun araştırması ve rakamlar; bunun aksini gösteriyor. Samsun çöküyor. Üstelik sadece Samsun değil tüm Karadeniz çöküyor.

 “Türkiye’nin İlk 500 Sanayi Kuruluşu” listesinde Samsun’dan beş, Ordu’dan dört, Trabzon’dan üç, Giresun ve Rize’den birer firma var. Bunlar arasında teknoloji kullanan ve yüksek katma değer üreten gerçek anlamda sanayici diyebileceğimiz firma sayısı dördü geçmez. Gerisi sanayici olmaktan uzak ticari kuruluşlar. Cirolarındaki yükseklik üretimlerinden değil Allah’ın Karadeniz’e bahşettiği ve Karadeniz köylüsünün ürettiği fındık ve çayı alıp satmalarından kaynaklanıyor. Fındık kırma tesislerine isteyen fabrika diyedursun istemeyen de değirmen desin sonuç değişmez. Bu tesislerde teknoloji yoktur, bu tesislerde katma değer üretilmez, bu tesislerde fındık kırılır. Bir de bazılarında kırma işlemine ilave olarak fındık kavrulur, beyazlatılır, dilinir ve iç piyasa için paketlenir; hepsi budur.

Samsun’da ilk 500’e beş firma girmiştir. İkinci 500’de de beş ya da altı firmamız yer alacaktır. Yıllarca üç aşağı üç yukarı bu böyledir, ilk 500 üçle beş, ikinci 500 de dörtle altı arası gider gelir. O firmalar da hemen hemen aynıdır. Hepi topu on onbeş firmadır; ikisi çıkar üçü girer, dördü çıkar ikisi girer ama yeni bir firma bir iki istisna dışında girmez, giremez. Kısacası Samsun yeni firmalar üretememekte, mevcut firmalarını ülke ölçeğinde büyütememektedir. İrdelenmesi gereken budur ve ülkenin teşvik haritasıdır. Ne yazık ki Samsun yıllardır sanayi teşvik politikalarından hak ettiğini alamamış, adeta gizli bir el veya eller tarafından olması gereken yerin dışına itilmiştir.

Samsun Bafra ve Çarşamba gibi Türkiye’nin en bereketli ovalarından ikisine sahiptir. Türkiye’de hava, kara, deniz ve demiryolu ulaşım ağına sahip üç ilden birisidir. Karadeniz’in geçiş noktasıdır. Arkasında Ortadoğu ve Doğu Akdeniz dahil, önünde dev Karadeniz çanağı vardır. Allah büyümesi için her şeyi vermiştir. Buna rağmen Samsun yıllardır yerinde saymakta ve hatta geriye gitmektedir. Şurası çok kesin ki, siyasetçilerin parlak nutuklarına, bazı meslek odası temsilcilerinin akıl almaz demeçlerine ve reklam avcısı bazı sözde gazetecilerin yıkayıp yağlamasına aldandığımız sürece kalkınan illerle aramızdaki mesafe daha da açılacaktır.

Eskiden Eskişehir, Kayseri, Gaziantep, Denizli gibi illerle kıyaslardık Samsun’u. Şimdilerde artık bazı ilçeler de bizim önümüze geçmeye başladı bazı göstergelerde. Sözgelişi, Hatay’ın Dörtyol İlçesi; bizim Bafra’dan küçük, nüfusu da Bafra’dan az. Bereketli ovası falan da yok ama İlk 500’de tamı tamına yedi firması var. Bu firmaların ciroları bizim beş firmamızın cirosunu ikiye katlıyor, neredeyse üçe katlayacak. Tüm Karadeniz’in cirosuna yakın ve firmaların tamamı sanayi kuruluşu. Cirolarının öyle Allah’ın verdiği ve köylünün topladığı ürünü kırıp çuvallayıp satmakla uzaktan yakından ilgisi yok.

Kimse sakın ola Samsun’da ve de Karadeniz’in diğer illerinde İlk 500’e giren firmaları küçümsediğimi öne sürmeye kalkmasın. Onları sanayici değil ticaret erbabı olarak tanımlamak asla küçümsemek değildir. Tam tersine gerçeği vurgulamak ve hem kentin hem de bölgenin kendi gerçeğiyle yüzleşmesine bir nebze olsun katkıda bulunabilmek gayretidir.

Kendi gerçeğiyle yüzleşmeyenlerin daldıkları hayal aleminden çıkmaları mümkün değildir. O hayal aleminin sonu ise hüsrandır.

/Osman KARA
31.07.2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder