Samsun’un sahipsizliğini kanıtlayan bir darbe de
gözbebeğimiz diye tanımladığımız Ondokuzmayıs Üniversitesi’nden geldi. Geçtiğimiz
haftaya damgasını vuran olay, Ondokuzmayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi
Dekanlığının akıl dışı uygulamasıydı. Bir başka kentin üniversitesinde görev
yaptığını sananların talimatıyla, Tıp Fakültesi’nin öğrenci amfilerinin
kapısında ki eski levhalar kaldırılıyor ve onların yerine renkli tabelalar
konuluyordu. Bu levhalardan bordo renkli olanın üzerinde yazı ile “BORDO”
yazısı, mavi olanın üzerinde ise, “MAVİ” yazısı yer alıyordu. Yani renklerin ne
anlama geldiğini anlamayanların da, bu renklerin bir başka kentin takımının
renkleri olduğunu daha iyi anlayabilmeleri için olacak ki, yazı ile yazılarak
iş sağlama alınmıştı.
Daha sonra anlaşılıyor ki, iş bununla da kalmamış
ve amfilerin koltukları da bordo-mavi olarak değiştirilmiş. Bu da yetmemiş,
aman anlamayan kalmasın denircesine, üniversitenin Samsun-Bafra karayoluna
bakan dış duvarlarının üzerinde ki demir korkuluklarda bordo-mavi renkte
boyanmıştı. Bir bilim yuvasında ve bilim adamı olduğu unvanlarında yazanlar
böylesine bir yanlışı nasıl yapar? Akıl alacak gibi değil.
Kent insanlarını ayrıştırarak karşı karşıya
getirecek bu kışkırtıcı tavrı sergileyenler, neyi amaçlamıştır? Topluma örnek
olması gerekenlerin yaptığı bu uygulamanın geçiştirilecek tarafı yoktur.
Ülkemizin zaten gergin olan ortamın da, olabilecek tatsız olaylara davetiye
çıkartılmaktadır. İşi yatıştırmak isterken söylenenler ise, çok daha
inciticidir. Hele de, yapılan yanlışa gerekçe yaratmak için Samsunluların çok
sevdiği Ondokuzmayıs Üniversitesin de görev yapan değerli bir hekimin adının
karıştırılması, yanlıştan da öte, ayıptır. Yapılan yanlış değil ise, bu
yanlışın fotoğraflanması nasıl yanlış olur? Bunun fotoğraflanmasından neden
rahatsız olunur?
Bir eğitim yuvasında, bilim adamlarınca bir kentin
sosyal yaşamına ayrıcalık sokacak bir tavır nasıl sergilenir? Bu cüretkârlık
nasıl yapılır? Anlaşılır gibi değil. Hem de, aralarında kıyasıya sportif
rekabet olan iki kentin taraftarlarını karşı karşıya getirecek kışkırtma ile
kimin eline ne geçecektir? Bu haberlerin medyaya yansıması üzerine, Samsun ve
Samsunspor konusunda hassasiyeti olanların tepkisi büyük olmuştur. Bu gibi
durumlarda beklenen şey, bu kentin yönetiminden sorumlu olanların bu yanlışın
üzerine giderek, üniversite yönetiminden bunun düzeltilmesini sağlamaları
olmalıydı.
Alınacak sonucun da kamuoyuna yansıtılması ile
tepkilerin daha ileri boyutlara gitmesi önlenebilirdi. Sayın Valimizin kent
dışında olması, bu açıdan belki bir şansızlık olmuştur. Ama üzülerek söylemek
gerekirse, bir başka kent yöneticisinin de olayın üzerine gitmemesi, taraftar dernekleri
ile üniversite yönetiminin karşı karşıya getirmiştir.
Bu kenti yönetsinler ve bu kentin çıkarlarına sahip
çıksınlar diye oy verdiklerimiz, ne zaman bu kentin insanlarına, kurumlarına ve çıkarlarına sahip çıkacaklar?
Merak ediyorum. Üniversite yetkililerinin de ilk etapta ki açıklamalarının, işi
geçiştirmek anlamında olması, tepkilerin büyümesine ve Samsunsporlu taraftar
derneklerinin sert açıklamalarına zemin hazırlamıştır.
Bu arada Samsunspor Yönetiminin de yanlış yorumlara
neden olabilecek açıklamaları üzerine tepkiler, Samsunspor Yönetimini de içine
alarak genişlemiştir.. Olayın medyaya yansıması üzerine, SAM-SEV Başkanı Sayın
Rüştü Araboğlu’nun Rektör Prof. Dr. Hüseyin Akan ile yaptığı görüşme sonrası,
Sayın Rektör’ün “Yanlışın düzeltileceği sözleri” tansiyonu kısmen düşürmüştür. Bunlar
olurken, bazı kendini bilmezlerin sosyal medyada üniversite yönetimine karşı
sarf ettikleri çirkin sözlerin de hoş görülmesi mümkün değildir. Bundan sonrası
ne olur? Bilemiyorum.
Umarım, başka boyutlara ulaşmadan sorun çözülür.
Ama işin asıl acı olan yanı, bu kentin “Sahipsizlik duygusunu” artık her konuda sıkça yaşar olmasıdır. Bu konuda da kimler bu yanlışın düzeltilmesi
için çaba harcayacak? Onu da izleyerek göreceğiz.
Başta kentimizde ki kurum yetkilileri olmak üzere
herkesi, çeşitli illerden gelen insanların bir arada yaşamaktan mutlu olduğu
kentimizin yapısını ve huzurunu bozacak her türlü hesapsız uygulamalardan
kaçınmaya davet ediyorum..
İyi haftalar.. 24. 11. 2013
---ÇOCUKLARIMIZI GELECEĞE HAZIRLAMAK İÇİN HER
TÜRLÜ ZOR ŞARTA GÖĞÜS GEREREK BÜYÜK BİR ÖZVERİ İLE TER DÖKEN, CEFAKÂR
ÖĞRETMENLERİMİZİN “24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜ” KUTLUYORUM. ARAMIZDAN AYRILAN
EĞİTİMCİLERİMİZİ RAHMET VE MİNNETLE ANIYORUM.----
/Sadi SUBAŞI
25 Kasım 2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder