Sayın Prof. Dr. Nabi Avcı Milli Eğitim Bakanlığı’na
getirildikten sonra bugünkü başlığımız altında beklentilerimizi dile getirmeye
çalışıyoruz. Her gün halkın, velilerin ve öğrencilerin arasındayız. Yaşayarak
ve gözlemleyerek yazıyoruz. Türkiye eğitiminin, üzerine oturtulmaya çalışılan 4
4 4 omurgasının son dördünde ciddi sıkıntılar yaşandığını biliyoruz.
Zorunlu eğitimin 8 yıldan 12 yıla çıkarılış
avantajlarını ya da dezavantajlarını tartışmıyoruz. Ancak son dört yılının
konumlandırılmasının yeniden gözden geçirilmesi gereğine inanıyoruz. Yaşları
göz önünde bulundurulduğunda çocuklarımızın en bunalımlı ve sorunlu
dönemlerinin lise çağları olduğunu da biliyoruz.
Fiziki ve öğretmen altyapısından mahrum bir lise
öğretiminin en büyük handikabı tüm lise birinci sınıflarında hemen hemen aynı
müfredatın uygulanmış olmasıdır. Fen lisesi öğrencisi ile Anadolu ve Meslek
Lisesi öğrencileri birinci sınıfta aynı müfredatı göreceklerse; neden ayrı ayrı
mekanlarda okutuyoruz? Tüm liseler öğrencilerini üniversiteye hazırlamak
zorunda mıdır?
Çocuğu, velisi ile birlikte istemediği ve başaramadığı bir okula mahkum
etmek doğru mudur? Bunun sonucunda oluşan değerler erozyonunu kim, nasıl telafi
edecektir? Avrupa’da bu işin güzel örnekleri vardır. Özellikle büyük kent
merkezlerinde hızla erimekte olan bazı değerler nasıl inşa edilecektir?
Sayın Milli Eğitim Bakanımızdan bu konuyu ciddi ve
acil bir şekilde irdelemesini bekliyoruz. “Yarın”, demiyoruz, “ bugünden geç
kalmış” olduğumuzu söylüyoruz. Selam ve
sevgi ile…
/Mustafa GENÇ
14.11.2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder