25 Mart 2014 Salı

Tersaneden Ne Haber?

Bir yanlış yatırım daha trilyonları batırdıktan sonra kent gündeminden çıktı gitti. Binlerce ailenin, binlerce gencin iş ve aş umutları ile güzel günlere kavuşma hayallerini de beraberinde sürükleyerek gitti.

Her şey 2004 Mart seçimlerine birkaç ay kala başladı. Samsun’a tersane kurulacak ve binlerce insan hem de yüksek ücretlerle işe alınacaktı. İşçi sayısı açık artırması 10.000’le başladı ve 17.500’e kadar çıktı. İşsiz gençlerin kimlikleri toplandı, fotokopileri alındı ve karşılıklı sözler verildi. Vatandaş sözünde durdu, oyunu verdi ama siyaset sözünü tutamadı.

Zamanın Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz, 1 Mayıs 2004’te toplanan Kent Kurultayı’nda “ilk geminin 1 Kasım’da denize ineceğini” açıkladı basının ve dinleyicilerin önünde. Hatta merkezi idareyi beklemeden Samsun-Ordu Devlet Karayolu’nun Gelemen mevkiinde devasa tabelalar dikti “Gelemen Tersanesi İnşaat Alanına gider” diye. “Ortada tersane yok ki 6 ay sonra denize gemi indiresiniz” diyenlere  “açık deniz tersaneciliği yapacağız” dediler. Karadeniz’de açık deniz tersaneciliğinin olmayacağını anlayınca; trilyonlar harcayarak liman yapmaya başladılar. Bu arada yetişmiş binlerce çam ağacını kestiler, araziyi “yatırım ve istihdam sözü” verenlere bedava tahsis ettiler. Törenler düzenlediler, “olmaz” diyenlere “felaket tellalları” ve de “şer cephesi” diye laf çaktılar.

Samsun Tersanesi bir büyük fiyasko olarak tarihe kaydedildi. Ne denize indirilmiş bir gemi ne de gemiyi kızağa alacak bir tersane söz konusu. Bin dönümlük arazide şimdi elli kadar işçinin çalıştığı bir atölyeden başka bir şey yok. Orada da tersaneyle uzaktan yakından ilgisi olmayan bir iş yapılıyor, çelik konstrüksiyon üretiliyor.

Siyasetin sömürdüğü iş ve aş umutlarına mı, hesapsız kitapsız, plansız programsız bir şekilde tarım alanında çıkartılan bin dönüme mi, kesilen binlerce çama mı yoksa denize atılan trilyonlara mı yanmalı? Bilemiyorum. Ama birisinin toplumun karşısına çıkıp yanlışı itiraf etmesi ve en azından özür dilemesi gerektiğini iyi biliyorum.

Bu tüm çağdaş demokrasilerde böyledir. Bizde de böyle olması gerekir

/Osman KARA
25.03.2014

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder