15 Mayıs 2016 Pazar

Savaş Uçakları Samsun'u mu Bombalayacaktı?

Yıl 1917… Birinci Dünya Savaşı bütün hızıyla devam ediyor. Osmanlı orduları, Kafkasya’dan Yemen’e, Tuna kıyılarından Basra Körfezine, Çanakkale’den Filistin’e can siperane bir mücadelenin içinde… Hal böyleyken barut kokusundan nispeten uzak kalmanın rehaveti içindeki Samsun semalarında kimliği belirsiz bir uçak beliriyor. Şehirdeki askeri birlikler teyakkuza geçiyor. Ahali korkuyla kaçışıyor.  “Kaçın! Tayyare başımıza bomba yağdıracak!” diye bağırıyor bir teyze… Lakin korkulan olmuyor. Kimliği belirsiz uçak kentin üzerinden birkaç tur attıktan sonra geldiği gibi Karadeniz semalarında kayboluyor.

Üç dört kuşak önce Samsunlulara dehşet dolu dakikalar yaşatan bu olay, zamanla unutulup gidiyor. Peki, bu uçak neyin nesiydi, Samsun semalarında ne arıyordu? Doksan dokuz sene önce yaşanan, ancak şahit olanların ölümlerinden sonra unutulup giden bu acayip olayın sırrı, Samsun’un iki yerel tarih meraklısı Kenan Hazneci ve Recep Yılmaz olmasaydı, belki hiçbir zaman ortaya çıkmayacaktı.

Gerçek birer Samsun ve tarih sevdalısı olan bu iki dostumuz, bir müzayedede tarihi hava fotoğraflarını görünce adeta donakalıyor: Yaklaşık 300 metre kadar yüksekten çekildiği anlaşılan bu hava fotoğrafları, 1917’de Romanya hava kuvvetleri arşivinden çıkmış. O tarihlerde Osmanlılarla ölümüne bir savaşın içinde olan Romenler, bu fotoğrafı askeri amaçlarla çekmiş. İhtimal ki kenti bombalamadan önce bir keşif yapmış olmalılar. Demek ki sonra amaçlarından vazgeçmişler. Zira bildiğimiz kadarıyla Samsun, havadan bombalanmıyor.

Bu fotoğraf, aslında Samsun’un cumhuriyet öncesi tarihi hakkında altın değerinde bir belge niteliğinde… Nitekim Sayın Hazneci, bu fotoğrafı numaralandırarak bizlerin hizmetine sunmuş. Ben de kendisinden izin alarak bunu sizlerle paylaşıyorum. Anlaşılması için ifade edelim, fotoğraf deniz tarafından çekilmiş. Numaralandırmaya sadık kalarak birkaç önemli binayı da okuyucularımıza izah edelim:

Önce, bugün ayakta olan önemli binalar… 9 numara, Mithat Paşa okulu, 11 numara bugünkü Konak sinemasının olduğu arazi,  12 numara, askeri hastane…   13 numara eski Tekel, bugünkü Bulvar AVM… 14 numarada Mc Donalds açıldı, malum… 18 numara, Zafer Sineması…  20, Borluoğlu konağı diyeceğim ama galiba Kültür ve Turizm müdürlüğü binası desek daha iyi bilinecek. 21 Samsun şehir kulübü, o zamanlar Rum Tüccar kulübüymüş tabii…  Sağ üstte, biraz uzakta 22 numarayla bugünkü askerlik şubesi görülüyor.

O dönem kentin nüfusunda belli bir ağırlığı olan Hıristiyanların dini yapıları da resimde görünüyor: 3 numarada büyük katedral, 1 numarada rahibeler koleji ve 6 numarada, bugünkü İnce Sokak ile Sanat sokağın birleştiği noktadaki Rahipler lojmanı…

8 numarayla işaretli yerde bir zamanlar “kuleli ev” diye bilinen, bugünkü Çiftlik caddesinin girişindeki enfes yapıyı görüyoruz.  23 numarayla işaretli yer, bugünkü Atatürk Parkı içinde kalan reji deposu, o da yıllar evvel yıkılmış binalardan…

O yıllarda ne Ondokuz Mayıs Bulvarı, ne 100. Yıl Bulvarı, ne Cumhuriyet Meydanı, ne de Site Camii var… Çiftlik Caddesi ise yeni yeni kendini gösteriyor belki…

Fotoğraftaki diğer ayrıntıları merak edenler, Sayın Hazneci ve Sayın Yılmaz’ı ziyaret edip bilgi alabilirler…

Ama ben gördüğümü söyleyeyim:  Romen savaş uçakları o gün bu güzel şehre kıyıp da iki bomba sallamamışlar ama daha sonra gelenler el birliğiyle Samsun’u bombalanmıştan beter etmişler… Yazık… Nasıl acımadan katletmişiz bu güzellikleri, bilmem.
*************************

Seyyahların İzinde Çakallı…
Tarih öğretmeni Mehmet Köseoğlu, sıra dışı bir eğitimci… Kitap yazar,  birçok tarihçi bilim adamını kıskandıracak kadar akademik çalışmalar yapar, üstelik bu çalışmaları sadece kütüphanelere kapanarak değil bizzat tarihin izinde sahayı kolaçan ederek icra eder. İyi bir Samsunlu ve candan bir Kavaklı olarak araştırmalarında çoğu zaman bu güzel ilçemizin tarihine odaklandığını söylersek yanlış yapmış olmayız herhalde.

Kalitesine alışık olduğumuz Mehmet Hoca, bugünlerde yine örnek olacak farklı bir hizmetin peşinde: Osmanlı döneminde Çakallı köyüne yolu düşen yabancı seyyahların anılarını, biraz da mizahi bir dil ile süsleyen harika bir belgesel filmi tamamına erdirmekle meşgul…

Kendisine emsal değerli bir eğitimci olan İbrahim Yıldırım’la beraber senaryosunu ve yönetmenliğini üstlendiği “BenÇakallı” isimli belgeselin oyuncu kadrosu da büyük ölçüde Kavaklı gönüllülerden oluşuyor.

Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Yusuf Ziya YILMAZ’ın “Atayolu belgesellere konu olmalı” sözünden ilham alarak yola çıktıklarını söyleyen bu iki eğitimci, yetkililere çekimlerini arz etmek ve ardından izleyicinin beğenisine sunmayı düşünüyor. Destek bulabilirlerse Saathane’den Havza’ya kadar geniş ölçekli bir başka belgesel çekmeyi hayal ediyorlar.

Mehmet Köseoğlu, elinden tutulması gereken bir değer… Kalitenin prim yapmadığı bu dönemde bakalım değerini anlayan çıkacak mı?
(…)

/Akın ÜNER
15 Mayıs 2016

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder