3 Mayıs 2016 Salı

Samsun'a Orkestra Şefi Şart

Sahili, yeşili, doğal güzellikleri, sıcakkanlı insanları, tarihi güzellikleri ile bütün halinde bakarsanız Karadeniz’in incisidir Samsun...

İnci kentimiz Samsun’u çarpık yapılaşma, enerji yatırımlarına tahsis edilen yanlış yerler, sahil katliamı derken her geçen gün ne yazık ki daha yaşanmaz hale getirildi. Tekkeköy’e yanlış yer seçimleri nedeniyle yapılan enerji santralleri ve kömür depoları ilçe halkını hayattan bezdirildi. Tarımla uğraşan Tekkeköy sakinleri her geçen yıl artan kanser vakaları ile boğuşurken, elde ettikleri zehiri üstünde tarım ürünlerini Bafra Hali’ne göndererek oradan piyasaya sürmeye başladı.

Dereköy’e yapılan balıkçı barınağı ise sahildeki dalga aksiyonunu bozarak Atakum ilçesine kadar uzanan toprak kayma olaylarına neden oldu. Buna sahili doldurarak ve T’ler yaparak çözüm bulunmaya çalışılsa da denize doğru toprak kaymaları devam ediyor. Tehlikenin boyutu bir tez çalışması olabilecek cinsten. Atakum sahili tehdit altında...

Ramsar sözleşmesi ile korunan Kızılırmak Deltası’ndan Mimarlar Odası'nın açtığı davaya rağmen yol geçirildi. Birde deltanın tam ortasından su basar ormanlarının içerisinde yol geçiriliyor, iş makineleri ile. Çevre aşığı bir mimar doğayı fotoğraflarken durumu görüyor ve durumu Milli Parklar Genel Müdürlüğü’ne bildiriyor, yol çalışması durduruluyor. Bu olay birkaç gün önce yaşanıyor. Samsun’daki plansız kentleşmeyi birçok örnek vererek çoğaltabiliriz, ancak son olay yaşananları özetler nitelikte.

Yüzlerce yılda oluşan su basar ormanlarını ve nadir görülen yok olma tehlikesi altındaki bitki çeşitlerini, yol çalışması ile yok ediyoruz. Sadece canlı ve bitki çeşitliliğini yok etmiyorsunuz,  orman ve yakın çevresinde taban suyu seviyesinin yüksek olmasına bağlı olarak yetişen saz ve kamışlar ile goga bitkilerini de yok ediyorsunuz. Bu ürünler yöre sakinleri tarafından Avrupa’ya ihraç ediliyor ve ekonomik kazanç kapısı durumunda. Yörede su kaynaklarının zengin olması nedeniyle deltanın her yıl 348’in üzerinde kuş türüne ev sahipliği yaptığı unutulmamalıdır. Bir planlama yapılırken tepeden inme değil, ‘bakış açısı’ değiştirilerek bütüncül bir planlama yapılması gerektiği her defasında unutuluyor.

Samsun’un bütünü ile karar alanlar planlama açısından her zaman sınıfta kalmaya alışmış durumda görünüyor. Samsun Makine Sanayi, kente küstü ve yatırımını Adana’ya yaptı. ‘Samsun Makine Sanayi Adana Tesisleri’ adıyla Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan tarafından açılışı yapıldı.

Samsun Makine Sanayi yıllardır kendisine talep ettiği arazinin verilmemesi üzerine yatırımını Adana’ya kaydırmıştı. Dünya’da içme suyu hatlarının yüzde 50’sinden fazlasında kullanılan düktil borunun Türkiye’deki tek üreticisi olan Samsun Makine Sanayi, 2 yıl öncede vergi kaydını da başka ile kaydırmıştı.  Samsun Makine Sanayi’de Genel Müdürlük yapan, Adana'da faaliyete geçen yeni fabrikada da aynı görevi yürüten Ali Galip Baş, basına verdiği demeçte, Samsunlu bir firma olarak ‘Karnımız Samsun’da doydu derken, "Tüm Adana elbirliği ile bize sahip çıktı. Samsun'da bunu yakalayamadık. Samsun'da fevri hareket ediliyor gibi geliyor bize.” sözleri ile hayal kırıklığını özetledi.

Evet ‘Samsun hava, demiryolu, kara ve deniz yolu ulaşımı açısından oldukça önemli bir potansiyele sahip, Kuzeye açılan kent konumundayız’ bu cümleleri her açılış programında duyarız. Ancak iş uygulamaya geldiğinde Samsun Ticaret Sanayi Odası Başkanı Salih Zeki Murzioğlu ve Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz gibi yatırımcıları suçlayan ‘Samsun’un ihracat rakamı 500 milyon doların üzerindedir, vergi kayıtları başka ildedir’ imalarını duymaya başladık.  Vergi kayıtlarını neden başka illere kaydırdıklarını sorgulamıyoruz. Birliktelik hareket etme içgüdüsünü Diyarbakır’a atanan Samsun’un Eski Valisi Hüseyin Aksoy döneminde yakalar gibi olduk, Lojistik Köy, Turizm Mastır Planı gibi önemli projelere imzalar atıldı derken, yeniden Samsun’a herkes kendi penceresinden başladı.

Kendi penceremizden bakarsak kimimiz deniz manzarasını, kimimiz Tekkeköy’ün zehirli bacalarını, kimimiz golf sahasını, kimimiz ise Atakum’a sahilin dibine kondurulan Emniyet Müdürlüğü, SGK binalarını görürüz. Ortak baktığımız pencere ‘Samsun’ olmalı. Benim görüşüm, yerel yönetimler ihtirasların tatmin edildiği, yanlış planlamaların hayata geçirildiği, ‘Ortak aklın yok sayıldığı’ yerler olmamalı. 'Samsun Valisi Hüseyin Aksoy’un döneminde ki diyaloğun nasıl sağlandığına iyi bakmalı, o dönemi incelemeli.’

/Zekeriya FIRAT
03.05.2016

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder