Her ne kadar işsizlik oranlarının DİE’ye göre tek
haneli rakamlara indiği belirtilmiş olsa da, ekonomide belirgin ve sağlıklı bir
canlılığın olmadığı gerçeğini ortadan kaldırmamaktadır. Protesto olan senetler,
yazdırılan çekler, kredi kartları mağdurlarının her geçen gün artış kaydetmesi
ve borçla yaşamaya mahkum olan insanların sayısının artması ve özellikle
AVM’lerin de etkisi ile kepenklerini kapatan küçük esnafların mağduriyeti,
ekonomide yaşanan sıkıntılı sürecin işaretleridir.
Siyasilerin gözlüğü ile bu tablo elbette farklı
değerlendirilmektedir. IMF’ye olan borçların sıfırlandığı günü nerede ise
bayram ilan edecek olan hükümet, diğer yandan 337 milyar dolarlık bir borç yükü
ile karşı karşıya kalınan bir tablo yaratmıştır.
Kredi derecelendirme kuruluşlarının kredibilitemizi
yükselterek yatırım yapılabilir ülke konumuna getirmeleri elbette arzulanan
sonuçtur. Ancak sürdürülebilir bir ekonomik istikrar olması halinde, not
artırımlarının ekonomiye yansıması en az 6 ay sürecektir. Fon girişlerindeki
artış beraber TL.de değer artışı görülecektir. Ekonomide canlılık yaşanıp
yaşanmadığının barometresi sokaklardır. Esnaf mutlu ise, işçi ve memurlar
kazançları ile aybaşına kadar müreffeh bir yaşam standardı içinde hayatını
idame ettirip, birde yılda en az 15 gün dilediğince tatilini yapabiliyor ise,
gerçekten her şey yolunda demektir.
Bugün AB ülkelerinde yaşayan vatandaşlar yılda
birkaç gün bir başka ülkede tatilini rahatça geçirebilecek ekonomik düzeye
sahiptir. Ancak bir Türk işçisinin bırakın tatile gitmeyi, işten eve giriş ve
gelişlerindeki dolmuş ücretlerini dahi ödeyemez konumda yaşamaktadırlar. Siyasi
istikrar açısından her ne kadar liderlerin belden aşağı söylemleri ile her gün
yeni bir gündem yaratılmış olsa da, hükümet tek sesliliğin avantajlarını layıkı
ile kullanmaktadır. Son olarak alkol konusunda yaratılan gündem daha uzun süre
kamuoyunda tartışılacaktır. Ancak ABD ve AB ülkelerinde de gece belirli
saatlerden sonra büfelerde alkol satışının yasaklanmış olması hükümetin elini
güçlendirmektedir.
Konunun Türk kamuoyu için yeni ve uygulanmayan bir
sistem olması, iktidarın da dini bir parti hüviyetine sahip olması,
tartışmaları başka boyutlara taşımaktadır. Oysa Avrupalılar yıllardır bu
uygulamayı yapmaktadırlar. Bakan Suat Kılıç’ın Samsun’da yapacağı açıklamalar
elbette ekonomik verilerin tekrarı olacaktır. Üretilen projeler Samsun
kamuoyunun bilgisine sunulacaktır.
Ancak üretilen projeler, Samsun’da yaşayanların yaşam standartlarının
yükselmesinde ne derecede etkili olmuştur.
Üzerinde durulması gereken en önemli konu budur. Çünkü karmaşık ekonomik
terimler ve sadece hükümete bağlı kurumların açıkladığı istatistiki veriler,
sadece cümleler ile sınırlı kalacaktır. Gerçekler Samsun’un cadde ve
sokaklarında kısaca hanelerdedir.
/Süleyman
SALUR
01 Haziran 2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder