2 Haziran 2013 Pazar

Tarihe Geçmek

Bafra’da tarih yazmak mı? Bafra’nın tarihini yazmak mı? Mademki ortak sevdanın adı Bafra, o zaman Bafra için bir görev üstlenmeli Bafralı… Hayır öyle ‘Dünyayı Kurtaran Adam’ edasında değil! Sorumlulukların bilincinde, görev disiplininde hayatın hakkını vererek ama zarar vermeden, incitmeden. Mesela evinin önünü süpürerek, Mesela kaldırımı işgal etmeyerek, Mesela izmaritini sokaklara atmayarak. Kısaca “E falanca yapıyor ama” basitliğine sığınmayarak. Ve hatta araştırarak bilgi sahibi olunarak…

Bafra için yapılan, yapılmayan, yapılması gerekeni bilerek. Yapılamamanın nedenini araştırarak hatta demokrasinin emrettiği sınırlar içerisinde hesap sorarak… Ne eleştirmek için eleştirmek ne yanlış anlaşılma korkusuyla susarak… Her şeyi devlet kademelerinden beklemek, kendinden kaynaklanan eksikliği bile söz konusu birimlere fatura etmek kolaycılıktan ibaret değil midir?

Başta belirttiğimiz tarih yazmak ifadesinde sanırım en manalı olanı işaret tam da bu noktada yer buluyor kendine; Bafra’nın tarihine katkıda bulunmak… Evet, yıllar sonra öncülüğünü ettiğin girişimden bahsederken isminiz geçmeyecek kitaplarda, fakat siz ve sizden sonra hayata hediye ettiklerinizin ömürleri boyunca gurur vesilesi olacak öncülüğünüz…

Nasıl ki hiçbir başarıya çiçekli yollardan gidilmemişse, dikenli yollardan oldukça meşakkatli ise her adım, not düştüğünüz tarihteki yerinizde o denli anlamlı olacak… Kentli olmanın ilk koşulu “kentte yaşamak” değil, o kenti sevmek. İnsan ve kent ikilisinde, sevgi temelinde geliştirilecek her ilişki kentliyi yüceltirken; kenti de güzelleştirerek farklılaştıracaktır mutlaka. Bu muhteşem gelişme bir yandan aidiyet duygusunu oluştururken; aynı zamanda kenti tanıma ve değerlerini algılama duyarlılığının da kapılarını aralar…

Yaşadığımız yöreyi bir daha birlikte keşfetmeli... Henüz zaman varken dokunalım ona, tarihine, kültürüne, doğasına, kısacası yüreğine dokunulmalı. Memleketimizin ılık soluğunu duyumsayalım kulağımızda. Kentin fısıldayışını, sessizliğinin sesini dinlenmeli. İçindeki aynaya yansıtılmalı yürekteki ışığı kente doğru. En tenha sokaklarında şen çocukların oynayışını, yorgun pazarcıların zerzevat satışlarını ve ellerinde ekmekle babaların akşam eve dönüşlerini birlikte izlenmeli. Emin olun böyle de geçersiniz tarihe… Böyle de helallik alırsınız memleketinizden… Ve böylece dokur bir gün mezar taşınıza bir “Bafra” sevdalısı minnetle… Bakın işte geçtiniz tarihe…

02.06.2013
/Birol BİRCAN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder