25 Haziran 2013 Salı

Tülay Bakır Ve Hızlı Tren

AK Parti Samsun Milletvekili Prof. Dr. Tülay Bakır iyi bir doktor, iyi bir hoca ve daha da önemlisi iyi bir insan, deneyimsiz ama samimi bir siyasetçi. Alışkın olduğumuz siyasette pek yeri olmasa da inandığı, en azından içinden geldiği gibi konuşuyor. “Hızlı trende Samsun’a haksızlık yapıldı” demiş. Bu söz siyaseten yanlış, eğer gerçekten bir haksızlık söz konusuysa, haksızlığı yapan mensup olduğu parti. İnsana “Derdini bize yanma, partine anlat” derler.

Sayın Bakır; Samsun’a haksızlık yapıldı ama hızlı trende değil, teşvikte yapıldı. Bugün yakındığınız ve ileride yakınacağınız tüm haksızlıklar o gün yakınmadığınız/yakınamadığınız ana haksızlığın yavrularıdır. Samsun’un bugün yaşadığı ve gelecekte de yaşamaya mahkum edildiği sıkıntıların temelinde AK Parti iktidarının teşvik yasasının kapsamını otuz altı ilden kırk dokuza çıkarırken Samsun’u kapsam dışında bırakması vardır. Teşvik üretimin hayat damarıdır ve teşvik dışı bırakılarak Samsun’un hayat damarları kurutulmuştur. Teşvikli illerle çepeçevre kuşatılan Samsun; yıllardır sanayi yatırımı almamakta, sanayi yatırımı almadığı için üretememekte, üretemediği için de satamamaktadır. Bir türlü istenilen, söylenen hedefe ulaşamayan, bırakın ulaşmayı hatta yaklaşamayan ihracatın yetersizliğinin altında da bu üretimsizlik ve dolayısıyla teşvik dışılık vardır.  

Üretmeyen Samsun’un kendi temel sorununu bir kenara bırakarak, bazı siyasetçilerin ve gazetecilerin oraya attığı hızlı tren hayalinin peşinde koşması kaynak, zaman ve enerji israfıdır. Şunu herkes kafasına yazsın ki, bugüne kadar Samsun ve hızlı trenle ilgili olarak “geldi, geliyor, ihale edildi, ediliyor” yollu söylemlerin tümü bir koca yalandır; ne geldiği vardır ne de geleceği. AK Parti’nin “2023 Vizyon” açıklamasında yoktur, Ulaştırma Bakanlığı’nın 2023 ve hatta 2030 plan, program ve hedeflerinde yoktur. İnanmayan internette kısa bir gezinti yaparak acı gerçekle doğrudan yüzleşebilir.

“Planda yoktur ama bastırırsak olur” söylemi gerçekçi değildir. Ülkenin kaynakları ve ihtiyaçların bölgesel dağılımları bellidir. Bu şartlar altında siz ne kadar bağırırsanız bağırınız ülkenin asıl tüketim ve üretim merkezlerini birbirine bağlayacak ana arterler dururken kimse dönüp sizin cılız feryadınıza kulak vermez. O demiryolunu besleyecek ne yolcunuz vardır ne de o demiryolundan ülkenin diğer hatlarına pazarlayacak üretiminiz söz konusudur.

Samsun Hava Kargo Terminali’ni hatırlar mısınız? Siyasilerin uzun süre dilinden düşmeyen ve “Samsun’un taze meyve sebze ihracatında havalara uçuracak” denilen tesis. Ben o zaman ona da karşı çıkmıştım. “Mal ve pazar olmadan kargo tesisi yapsanız ne yazar yapmasanız ne yazar” demiştim.  “Siz ihracata yönelik malı üretin ve pazarı bulun kargo tesisi kolay, bu Türkiye, artık böyle bir tesisi altı ayda yapar” demiştim. Siyaset zoru sevmez, siyasetçiler devlete yaptıramadıklarını özel teşebbüse yaptırdılar. Altı yedi yıl oldu, hala boş durur, ne bir gram mal gitmiştir oradan, ne de bir gram mal gelmiştir yurtdışından. Sadece emek ve kaynak değildir heba olan umutlar ve güven duygusu da yara almıştır. Asıl onarılmaz yara da odur.

Bunları yazdım diye kimse bana “Sen bu şehri sevmiyorsun” diye saldırmaya kalkmasın. Ben bu şehri seviyorum ve sevdiğim için bu şehrin gerçeklerini siyasetin şimşeklerini üzerime çekme pahasına açık seçik dile getiriyorum. Bu halkın enerjisini olmayacak duaya amin dedirterek harcatmayın.  Bu kentin önceliği hızlı tren değildir, ikinci bir devlet üniversitesinin bir an önce ve en kapsamlı şekliyle kurulmasıdır. Samsun’un tüm üretimsizliğine rağmen hala ayakta kalmasının birinci sebebi OMÜ’nün bu kente yaptığı ekonomik katkıdır. Bu katkıyı ikinci bir üniversiteyle çoğaltmak zorundayız. Siz ikinci ve hatta üçüncü üniversiteyi açar, sanayi bölgelerinizi kağıt üzerinde istismarı yapılan değil de gerçekten üretim yapan merkezler haline getirirseniz, istemeseniz de yol da gelir, hızlı tren de gelir.

/Osman KARA

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder