AK Parti Samsun Milletvekili Prof. Dr. Tülay Bakır
iyi bir doktor, iyi bir hoca ve daha da önemlisi iyi bir insan, deneyimsiz ama
samimi bir siyasetçi. Alışkın olduğumuz siyasette pek yeri olmasa da inandığı,
en azından içinden geldiği gibi konuşuyor. “Hızlı trende Samsun’a haksızlık
yapıldı” demiş. Bu söz siyaseten yanlış, eğer gerçekten bir haksızlık söz
konusuysa, haksızlığı yapan mensup olduğu parti. İnsana “Derdini bize yanma,
partine anlat” derler.
Sayın Bakır; Samsun’a haksızlık yapıldı ama hızlı
trende değil, teşvikte yapıldı. Bugün yakındığınız ve ileride yakınacağınız tüm
haksızlıklar o gün yakınmadığınız/yakınamadığınız ana haksızlığın yavrularıdır.
Samsun’un bugün yaşadığı ve gelecekte de yaşamaya mahkum edildiği sıkıntıların
temelinde AK Parti iktidarının teşvik yasasının kapsamını otuz altı ilden kırk
dokuza çıkarırken Samsun’u kapsam dışında bırakması vardır. Teşvik üretimin
hayat damarıdır ve teşvik dışı bırakılarak Samsun’un hayat damarları
kurutulmuştur. Teşvikli illerle çepeçevre kuşatılan Samsun; yıllardır sanayi
yatırımı almamakta, sanayi yatırımı almadığı için üretememekte, üretemediği
için de satamamaktadır. Bir türlü istenilen, söylenen hedefe ulaşamayan,
bırakın ulaşmayı hatta yaklaşamayan ihracatın yetersizliğinin altında da bu
üretimsizlik ve dolayısıyla teşvik dışılık vardır.
Üretmeyen Samsun’un kendi temel sorununu bir kenara
bırakarak, bazı siyasetçilerin ve gazetecilerin oraya attığı hızlı tren
hayalinin peşinde koşması kaynak, zaman ve enerji israfıdır. Şunu herkes
kafasına yazsın ki, bugüne kadar Samsun ve hızlı trenle ilgili olarak “geldi,
geliyor, ihale edildi, ediliyor” yollu söylemlerin tümü bir koca yalandır; ne
geldiği vardır ne de geleceği. AK Parti’nin “2023 Vizyon” açıklamasında yoktur,
Ulaştırma Bakanlığı’nın 2023 ve hatta 2030 plan, program ve hedeflerinde
yoktur. İnanmayan internette kısa bir gezinti yaparak acı gerçekle doğrudan
yüzleşebilir.
“Planda yoktur ama bastırırsak olur” söylemi
gerçekçi değildir. Ülkenin kaynakları ve ihtiyaçların bölgesel dağılımları
bellidir. Bu şartlar altında siz ne kadar bağırırsanız bağırınız ülkenin asıl
tüketim ve üretim merkezlerini birbirine bağlayacak ana arterler dururken kimse
dönüp sizin cılız feryadınıza kulak vermez. O demiryolunu besleyecek ne
yolcunuz vardır ne de o demiryolundan ülkenin diğer hatlarına pazarlayacak
üretiminiz söz konusudur.
Samsun Hava Kargo Terminali’ni hatırlar mısınız?
Siyasilerin uzun süre dilinden düşmeyen ve “Samsun’un taze meyve sebze
ihracatında havalara uçuracak” denilen tesis. Ben o zaman ona da karşı
çıkmıştım. “Mal ve pazar olmadan kargo tesisi yapsanız ne yazar yapmasanız ne
yazar” demiştim. “Siz ihracata yönelik
malı üretin ve pazarı bulun kargo tesisi kolay, bu Türkiye, artık böyle bir
tesisi altı ayda yapar” demiştim. Siyaset zoru sevmez, siyasetçiler devlete
yaptıramadıklarını özel teşebbüse yaptırdılar. Altı yedi yıl oldu, hala boş
durur, ne bir gram mal gitmiştir oradan, ne de bir gram mal gelmiştir
yurtdışından. Sadece emek ve kaynak değildir heba olan umutlar ve güven duygusu
da yara almıştır. Asıl onarılmaz yara da odur.
Bunları yazdım diye kimse bana “Sen bu şehri
sevmiyorsun” diye saldırmaya kalkmasın. Ben bu şehri seviyorum ve sevdiğim için
bu şehrin gerçeklerini siyasetin şimşeklerini üzerime çekme pahasına açık seçik
dile getiriyorum. Bu halkın enerjisini olmayacak duaya amin dedirterek harcatmayın. Bu kentin önceliği hızlı tren değildir,
ikinci bir devlet üniversitesinin bir an önce ve en kapsamlı şekliyle
kurulmasıdır. Samsun’un tüm üretimsizliğine rağmen hala ayakta kalmasının
birinci sebebi OMÜ’nün bu kente yaptığı ekonomik katkıdır. Bu katkıyı ikinci
bir üniversiteyle çoğaltmak zorundayız. Siz ikinci ve hatta üçüncü üniversiteyi
açar, sanayi bölgelerinizi kağıt üzerinde istismarı yapılan değil de gerçekten
üretim yapan merkezler haline getirirseniz, istemeseniz de yol da gelir, hızlı
tren de gelir.
/Osman KARA
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder